Gündem

Şükrü Gülmüş: Öcalan, Kürtler'in başına gelmiş bir musibet

PKK medyasının eski sorumlusu Şükrü Gülmüş, PKK’lılar başta olmak üzere yurt dışındaki Kürtlere seslenerek “Açılım, dönmek için iyi bir f&#

10 Ocak 2011 02:00

T24 - PKK medyasının eski sorumlusu Şükrü Gülmüş, PKK’lılar başta olmak üzere yurt dışındaki Kürtlere seslenerek “Açılım, dönmek için iyi bir fırsat” dedi. Gülmüş, Abdullah Öcalan'ın Kürtlerin başına gelmiş bir musibet olduğunu belirterek, "Kürtlük, sosyalizm, bir halkın özgürlüğü gibi bir derdi yok. Diğer diktatörlerin özelliklerini taşımakla birlikte yeni unsurlar katarak Kürtlerin dinamiklerini tahrip eden biri. Kürtlerden intikam alan yeminli sözde Kürt, diktatörlüğü de tartışılmaz" dedi.

Türkiye Gazetesi'nin Adem Demir ve Osman Sağırlı'nın "Açılım fırsat herkes dönsün" başlığıyla yayımlanan özel haberi (9 Ocak 2011) yazısı şöyle:


Açılım fırsat herkes dönsün


Yıllar sonra Boğaz’da gezip “memleket hasreti” gideren Şükrü Gülmüş PKK’nın içyüzünü anlattı.


Turist gibi geldim

Türkiye’ye gelirken kontrol noktalarında en ufak bir problemle karşılaşmadığını söyleyen Şükrü Gülmüş, “Pasaportumu hemen mühürleyip verdiler. İstanbul sokaklarında özgürce dolaşmak müthiş bir duygu” dedi.


İstanbul sokakları Stockholm'ü aratmıyor

Sanki İstanbul’a değil de İsveç’in başkenti Stockholm’e inmiş gibiyim. Kontrol noktalarında en ufak bir sorunla karşılaşmadım. Pasaportumu hemen mühürleyip verdiler. Artık?İstanbul’daydım. Sokaklarında özgürce dolaşmak müthiş. Keşke bu duyguyu dışarıda yaşamak zorunda bırakılmış tüm Kürtler yaşasa. Onlara ‘korku duvarlarınızı yıkın ‘ diyorum.


Ağaç kanla sulanmaz!..

Bir zamanlar özgürlük için kullanılan silah “bumerang” gibi Kürtleri vurmaya başladı. PKK’nın temel felsefesi “özgürlük ağacı kanla sulanır” üzerine kuruldu. Şimdi bu ağacın dalları bizden intikam alıyor. Barış?için ağaçları kanla değil, suyla sulamak gerekiyor.

Çiçeği burnunda bir edebiyat öğretmeniyken 1978 yılında PKK’ya katıldı Batmanlı Şükrü Gülmüş. İlk kurucular arasında yer aldı. Abdullah Öcalan’ın talimatıyla görev yaptı. Diyarbakır cezaevinde 8, Urfa cezaevindeyse 3 yıl olmak üzere tam 11 yıl hapis yattı. Serbest kaldıktan sonra Şam’a gitti. Bekaa’da örgütsel eğitim aldı. Gülmüş’ün hayat öyküsü birçok PKK’lınınki gibi bir trajedi aslında. Kendisi de bunu açıklıkla ifade ediyor. Hem cezaevi, hem PKK medyasındaki macerası hem de Almanya’daki hayatı ızdırap dolu. “Almanya’daki iki yılım kumarhane, tımarhane ve hastane üçgeninde geçti” diyen Gülmüş, sevaplarıyla günahlarıyla yaşadıklarını ve İstanbul’a döndükten sonra neler hissettiğini anlattı...


Öğretmenlikten örgütçülüğe

Örgütle ilk temasınız ne zaman ve nasıl oldu?

PKK’nın ilk kurucularından Mazlum Doğan’la 1976’da Batman’da tanıştım. 1978’de Hayri Durmuş’un teklifiyle Mardin’de PKK’ya katıldım. Daha sonra 4 yıllık öğretmenliğimi bıraktım. Kızıltepe ve bölge üst düzey temsilciği yaptım. 1979’da Öcalan’ın Suriye’ye geçmesinden sonra bir grup arkadaşımla birlikte Lübnan’a gittim.


Niye Lübnan?

Örgüt, silahlı mücadele geliştirecekti. Filistinlilerle ilişki kurup askeri eğitim alacaktık. Kemal Pir, Halil Ataç, Seyfettin Zuhurlu, Suphi Çevrici gibi isimlerden oluşan 20 kişilik bir grupla Lübnan’da askerî eğitim gördüm. 1980’nin şubatında Beyrut’a Öcalan’ın yanına çağrıldım. Sadece isminin baş harflerini vereceğim Z.Y. ile birlikte götürüldük. Öcalan bizimle konuştu. Türkiye’den ayrıldıktan sonra içerideki PKK’lıların kendisini devre dışı bıraktığını belirtip, yeni bir parti programı ve stratejisiyle beraber altı konuşma kasetiyle beni ve Z:Y’i “direkt müdahale grubu” olarak Türkiye’ye gönderdi.


Kimlere müdahale edecektiniz?

PKK Merkez Komitesi üyelerine müdahale edecektik. O zaman merkez komitede Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mehmet Karasungur, Yıldırım Merkit, Mazlum Doğan, Hayri Durmuş vardı. Ama Doğan, Durmuş ve Merkit yakalanmıştı. Öcalan’ın esas olarak bizi göndermesindeki maksadı saf dışı edilmiş olma hissiydi. Suriye üzerinden Suruç’a geçtik. Cemil Bayık’la görüştüm. Durumu kendisine izah edip görevden aldım. O gece Bayık’la aynı köyde kaldım ama baskına uğradık. Kendimi feda edip ben cezaevine girerken Bayık dağa gitti.


Örgütte önemli biri miydiniz?

Etkindim ve sorumluydum. Çünkü PKK’nın Türkiye yapılanmasındaki ilk kurucularındanım. 11 yıllık cezaevi sürecinden sonra İzmir’e göçtüm. Örgütün o dönemki Avrupa sorumlusu Murat Karayılan beni telefonla aradı. Konuştuk. Öcalan’ın benimle konuşmak istediğini söyledi. Öcalan’ın araması için bir numara verdim, bekledim ama aramadı. Karayılan, ‘Telefonla iletişim kurulmuyor, APO senin 15 günlüğüne Şam’a misafir olarak gitmeni istiyor’ dedi. Gittim, Öcalan tarafından karşılandım. 7 ay Bekaa’da kaldım. Askerî ve siyasi eğitim aldım. Öcalan tekrar beni Türkiye’ye gönderdi. Bu seferTürkiye ve Kürdistan’daki basın yayın ve yasal parti sorumlusuydum.


Öcalan, Şam’dan telefon açıp sizlere direkt talimat veriyor muydu?

Haftanın 5 günü onunla görüşüyordum. Ben ve düzeyimdeki PKK’lılar Öcalan’la aynı telefonla konuşmak zorundaydı. Öcalan’ın görüşme yaptığı telefon direkt Suriye istihbaratı olan Muhaberat’a bağlıydı. Muhaberat’ın yanı sara MİT de rahatlıkla dinliyordu bu telefonu. Durumu bile bile İstanbul merkez postanesinden kendisiyle açık konuşuyordum. Ben ona patron veya şef diye hitap eder ve ticari işletmelerin ekonomik durumları hakkında rapor veriyormuş gibi konuşurdum. Ama şunu çok iyi biliyordu ki, Öcalan’ın yeri sağlam bizler ise topun ağzındaydık.


“Kürtlerin musibeti Öcalan"

Şükrü Gülmüş, Öcalan’ı nasıl tarif eder?

Bence Kürtler arasında liderlik vasıfları atfedilenler içerisinde Öcalan Kürtlerin başına gelmiş musibetlerin en büyüğü. Kürtlük, sosyalizm, bir halkın özgürlüğü gibi bir derdi yok. Diğer diktatörlerin özelliklerini taşımakla birlikte yeni unsurlar katarak Kürtlerin dinamiklerini tahrip eden biri. Kürtlerden intikam alan yeminli sözde Kürt, diktatörlüğü de tartışılmaz. 


Örgütten koptuktan sonra hangi şartlardan yurt dışına çıktınız?

Özgür Gündem gazetesinin yayın yönetmeniydim ve hastaydım. İnsan Hakları Derneği, Halkın Emek Partisi ve gazetenin açmış olduğu kampanya sonucunda yurt dışına çıktım. Tekerlekli sandalyeyle 1993’te Almanya’ya gittim. Orada tedavi oldum ve 18 yıl gurbet hayatı yaşadım.


Almanya yarı açık cezaevi

“Almanya’ya gittikten sonra bir daha Türkiye’ye dönemeyeceğimi düşündüm. Hatta cenazemin bile oraya götürülmemesini vasiyet ettim” diyen Şükrü?Gülmüş’ün şansı yaver gitmiş:?“Ancak Alman vatandaşı olunca Türkiye gelmem için kapı açıldı. Zaten Almanya benim için yarı açık cezaeviydi. Korku duvarlarının yersiz olduğunu göstermek için Türkiye’ye geldim.”


T.C. ile sözleşme yeniledim

1993 yılında PKK’dan kopup Almanya’ya giden Şükrü Gülmüş, hayatında yeni bir sayfa açtığını söylüyor.


Almanya’dan Türkiye’ye geldiğinize göre engelleri aşmışsınız?

Kolay olmadı. T.C. ile sözleşmemi yeniledim. Devletle barıştım. Devletin bir hukuku var. Kendisine silah çeken bir örgütün mensubuydum yargılandım ve cezamı çektim. Ama bu sefer devletin yerine geçen bir örgüt vardı karşımda. Ciddi bir mahalle baskısı var. En kötüsü de bilmeyenler bilenleri korkutuyor.


Türkiye küçük devrimler yaşıyor

Türkiye’de nasıl bir değişiklik olduğunu tarif eder misiniz?

Türkiye’de darbe dönemlerindeki manzaralar artık yok. Bunu insanların göz bebeklerindeki cıvıltıda görmek çok kolay. Artık pek çok konu rahatlıkla tartışılıp konuşuluyor. Demokratik bir ülke olma yolunda ilerliyor. Türkiye’yi yakından takip ediyorum. Son yıllarda sanki küçük devrimler yaşamış gibi. İnsanların yüzleri gülüyor. Hayata umutla bakıyorlar. Buradaki heyecan, sevinç ve coşku Avrupa’daki değişimden çok daha manalı.


Hangi adımlar dışardaki Kürtleri çeker?

Kürt sorunuyla birlikte tüm kırmızı çizgilerin tartışılabileceği sinyallerini alıyoruz. Alevi sorunu, Ermeni sorunu ve Kıbrıs sorunu gibi konular artık tabu değil. Türkiye’de iyi şeyler olacak umudu var. Eğer uzlaşma ortamı devam ettirilirse sadece Almanya’da geçmişte PKK’da görev yapmış 200 kişinin gelebileceğini söyleyebilirim. Genel anlamda bir güvensizlik söz konusu. Ayrıca bir de örgüt korkusu var.


Öcalan, PKK'yı avukatlara yönettiriyor

PKK’dan kopuşunuzun somut olguları nelerdir?

Öcalan ve PKK’da benim arzu ettiğim insani ve ahlaki değerleri bulamadım. Örgüt, her insana işlenmesi gereken “mamül” gözüyle bakar. Benim gibilerini kendi diledikleri gibi PKK’lılaştıramadılar. Ben bir birey ve Kürt’üm. Onlar örgütü, bir kumarhane ve şirket gibi kullandılar. Öcalan, İmralı’ya gittikten sonra avukatlar örgütü kurmuştur. PKK’nın en etkili kadroları avukatlar. İmralı’da hükümlü bulunan Öcalan avukatlar örgütü vasıtasıyla PKK’yı yönetmektedir. Örneğin, 2004’de PKK kongresinde de savaş kararı avukatlar aldırdı. Asrın Hukuk Bürosu’na her avukat üye olamaz. Her avukat da Öcalan’ı temsil edemez.