Ahmet Altan
(Taraf, 9 Mart 2012)
Dün Başbakan’ın iki danışmanından tekzip geldi.
Danışmanlardan biri, bizim gazetenin bir “karalama kampanyası” yaptığını da yazmış hiç çekinmeden.
Gazetelerde Başbakan’ın yandaşlarını okudum, bir “fitne” lafı dolaştırıyorlar.
Biz “fitne fücur” yapıyormuşuz.
Bak hele bak.
Başbakan’ı da dinlemiştik zaten önceden.
O da bizi “taşeronlukla” suçlamıştı.
Demek ki anlamamışlar.
Demek ki anlatamamışız.
Rimbaud’nun o muhteşem dizesini hatırladım, “ben hayatımı incelikler yüzünden kaybettim”.
Biz kırıp dökmeyelim derken bunlar utanmayı bir kenara bırakıp bizi suçlamaya kalkışıyorlar.
Normalde bir hükümeti götürecek bir skandalla karşı karşıyayız ama maşallah yüzsüzlük almış yürümüş.
Hadi bakalım o zaman, daha net, daha açık, daha “sopa” gibi anlatalım.
Önce size şunu söyleyeyim bu “istihbarat” kuruluşunun en sağlam kaynaklarının önemli bir kısmı AKP’nin içinden ve Başbakan’ın yakın çevresinden.
Başbakan’ın başdanışmanından başlayalım.
Başbakan’ın başdanışmanının, “gayrı resmî CIA” denen Stratfor isimli özel istihbarat şirketiyle çok yakın ilişkileri var.
Stratfor’un sahibi ve yöneticisi, Başbakan Erdoğan’ın başdanışmanını, şirketinin yönetim kuruluna yazdığı mektupta aynen şöyle tarif ediyor:
“Bu adam çok büyük bir kaynak.”
Bütün dünyaya “istihbarat” satan Amerikan şirketinin Türkiye’deki “çok büyük kaynağı” Başbakan’ın başdanışmanı.
Ve, bu başdanışmanla ilişkileri konusunda yönetim kurulunu aynen şöyle uyarıyor.
"Bu adamla ilişkilerim sır olarak kalmalı.”
Tabii sır olarak kalmalı, Amerikalı bir istihbarat örgütünün Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlığındaki “kaynağı” elbette bütün gözlerden itinayla saklanmalı.
Ama kalmamış.
WikiLeaks, bu istihbarat örgütünün gizli yazışmalarını ele geçirmiş ve Taraf dâhil yeryüzündeki 28 gazeteyle paylaşmış.
Biz de gerçekleri yayımlamaya başlamışız.
Başbakanlık’taki “çok önemli kaynağı” açıkladığımız için biz “fitne” yapıyoruz öyle mi?
Biz “karalama” yapıyoruz öyle mi?
Bu belgelerin hepsinin orijinal İngilizce metinleri de WikiLeaks sitesinde yayınlanıyor, bakmak isteyen, merak eden girer o siteye İngilizce orijinallerini de okur.
Başbakan bize “taşeron” demeye kalkışıyor.
Taşeron kim?
Etrafına bak biraz.
Sadece başdanışman da değil.
Bu Stratfor’un Türkiye’de ortağı olan gazeteler var.
Bu gazetelere açıkça istihbarat soruları soruyor ve cevaplarını alıyor.
Bu soruları da ayrıca yayımlıyoruz.
Sordukları sorular, “Güneydoğu’da İnsansız Hava Araçları’nı kimlerin uçurduğu” türünden istihbarat soruları.
İstihbarat şirketinin ortağı olan, ona istihbarat veren gazetenin yazarları, “istihbarat vermeyi”, bir istihbarat kuruluşuyla ortak olmayı, bir istihbarat şirketine kaynaklık etmeyi “fitne” olarak görmüyorlar da, bu “karanlık ilişkileri” açığa çıkaranların fitnecilik yaptığını söylemeye kalkışıyorlar.
Hiç mi utanmanız kalmadı sizin?
Hadi devam edelim.
Bu gazetenin yöneticileri kim?
Başbakan’ın çok yakınları.
“Parayı atınca müziği çalan müzik kutusu” arayan etrafına baksın bence.
Hiç mi izanınız, adabınız, ahlakınız kalmadı sizin?
Yabancı istihbarat kuruluşlarına “istihbarat” sağlamak meşrebinize, milliyetçiliğinize, inancınıza çok mu uygun ki o istihbaratı sağlayanları değil de, o istihbarat kaynaklarını açıklayanları suçlamaya yelteniyorsunuz?
Ha, bunlar gizli kalsın istiyorsunuz tabii.
Stratfor’un başkanı da öyle istiyor zaten.
Onu anlıyorum, adam hükümetin göbeğine kadar sızmış şıkır şıkır istihbarat topluyor, tabii ki gizli kalsın ister, siz niye gizli kalmasını istiyorsunuz peki, siz niye gerçekleri açıklayanları susturmaya çabalıyorsunuz?
İstihbarat çarkı dönsün diye mi?
Bunlar, bu işler devam etsin, halk gerçekleri bilmesin, her türlü karışık işi sürdürelim derdindeler, “istihbaratı” verenler hakkında başbakan da dâhil hiçbirinin bir eleştirisi yok, hepsinin derdi, bu ilişkileri açığa çıkaranlara saldırmak, bu gizli belgeleri halkın görmesini engellemek.
Bunu yapamazsınız, bu belgeler şu anda yeryüzünde 28 gazetenin elinde, birini tutsanız öbürü yazacak, bu karanlık oyunlar kaçınılmaz olarak ortaya çıkacak.
Bu çağda sır yok artık.
Bu istihbarat tezgâhlarını da, o tezgâhların savunucularını da insanlar görecek.
Ne bu halkı, ne de bu koca dünyayı kandırabilirsiniz.