Gündem

STK'ların çözüm sürecindeki karnesi: Barış masasına dönüldüğünde güçlü olmak gerekiyor

Barış Vakfı’nın, “2013-2015 Çözüm Süreci’nde STK’lar” başlıklı kitabı 3 dilde yayımlandı

19 Aralık 2017 00:37

Ahmet Külsoy

Barış Vakfı, “Çözüm Süreci’nde STK’ların Rolü”nü konu alan 88 sayfalık raporunu kitap haline getirdi. Hazırlığına 2017 Mayıs’ında başlanan raporu Cuma Çiçek kaleme aldı, saha araştırmasını Reha Ruhavioğlu ve Veysel Altıntaş yaptı, Alev Erkilet, Bekir Ağırdır ve Etyen Mahçupyan da  danışman olarak katkı sundu. Çalışma sırasında Ankara’da 11, İstanbul’da 10, Diyarbakır’da 13, Van’da 11 STK temsilcisinin yanı sıra üç uzman STK temsilcisiyle de görüşme yapıldı.

88 sayfalık rapor, Kürtçe ve İngilizce dillerine çevrildi. Kitap, önümüzdeki Çarşamba günü kamuoyuna tanıtılacak.

"Eski hataları sıfırlayamazsak bile en aza indirmeye çalışacağız"

Yeni yılda kapsamlı ‘Barış Çalıştayı’ düzenleyeceklerini ve Mersin, Urfa, İstanbul, Diyarbakır, İzmir ve Van’da toplantılar yapılacağını; sendikalar, meslek örgütleri ve odalar ile görüşülüp onların öneri ve görüşlerinden faydalanılacağını belirten Barış Vakfı Genel Sekreteri Hakan Tahmaz, "2018 yılında STK’lar üzerinde duracağız, çalışacağız. Şu anda barış için masa gözükmüyor olabilir. Ancak eninde sonunda taraflar masaya oturacak. Masaya dönüldüğünde, masanın kolay devrilmemesi için STK’ların güçlü olması gerekiyor. STK’ların, alanlarında uzmanlaşmış olması lazım. Özgünlüğünü, özerkliğini koruyan sivil toplum örgütlerine meslek odalarına, sendikalara ihtiyaç var. STK’ların eski hatalarını tekrarlamaması için görüş alışverişinde bulunacağız. Eski hataları sıfırlayamazsak bile en aza indirmeye çalışacağız” dedi.

Kitapta ‘STK’ların yetersizliği’ öne çıkarılıyor…

Kürtçe, Türkçe ve İngilizce dillerinde hazırlanan kitapta; “2013-2015 Çözüm Süreci’nde STK’ların yanlışları ve hatalarının bir bir sıralandığını” aktaran Tahmaz; asıl amaçlarının, “Çözüm sürecinde sivil toplumun eksiklerini, hatalarını hatırlatmak olduğunu” kaydetti. Tahmaz şöyle devam etti: 

“Kitapta çözüm sürecinin bir tür muhasebesini, analizini yapıyoruz. Bu, Türkiye’de içe dönük ilk eleştiridir. Bundan sonra neler yapacağımızı açığa çıkarmaktır. STK’lar ‘çözüm çağrısı’ yapıyor ama alanında uzman mı?

STK’lar ve akademisyenlerle yaptığımız görüşmelerde önemli bir konu açığa çıktı: Akademik dünya, sivil toplum ve medya arasında uyumsuzluk tespit ettik. Bu kurumlar arasında temas, ‘yok denecek kadar az’ veya yetersiz, diyalog yok. Barış alanına çıkıyorsanız; kendi içinizde uyumlu olmak zorundasınız. Akademisyenlerle STK’lar arasında uyum yoksa, diyalog yoksa; barış masasında eliniz zayıf olur. Diyaloğun geliştirilmesine yönelik önerilerimiz var.”

“Barış aktivistleri ve STK’lar siyasi iradenin gölgesinde kalmamalı”

“Sivil Toplum Örgütleri ve barış aktivistlerinin herhangi bir siyasi hareketin gölgesinde kalmamaları gerektiğini hatırlatan Tahmaz; “Taraflar, Sivil Toplum Örgütlerini “taraf” olmaya zorlamamalılar. Böyle bir şeye yöneldiği zaman, STK’ların işlevi güdükleşir. STK olma özelliği ortadan kalkar. Barışa, çözüme katkısı ortadan kalkar” diye konuştu.

Türkiye’de STK’ların alanlarında uzman olmadıklarının altını çizen Tahmaz; “Barış gibi hassas bir konuda laf edeceksen, alanında uzman olacaksın. Yurt dışında bu işler nasıl yapıldı, o deneyimlerden dersler çıkartacaksın. Sivil toplum iyi gözlemci olacak. Sivil toplum kuruluşları arasında eş güdüm olacak. Türkiye’de sivil toplum örgütlerine el kitabı lazım. Bunu yapabilir miyiz, bilmiyorum ama el kitabına ihtiyaç var. Gündemimizde böyle bir çalışma olacak. STK’ları güçlendirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.