Almanya'nın deneyimli siyasetçilerinden Frank-Walter Steinmeier, ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi. Demokrasi söz konusu olduğunda tarafsız olmayacağını belirten Steinmeier, Ukrayna krizi konusunda da savaşın eşiğine gelinmesinden Rusya'yı sorumlu tuttu ve Putin'e "Ukrayna'nın boynundaki ilmeği çöz" çağrısı yaptı.
Bugün başkent Berlin'de toplanan Federal Seçiciler Kurulu'nda yapılan ilk tur oylamada, sosyal demokratlar, muhafazakarlar, Yeşiller ve liberallerin geniş desteğini alan Steinmeier, açık ara farkla seçimi kazandı.
Seçimde Steinmeier, 1425 geçerli oyun 1045'ini kazanırken, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin aday gösterdiği Max Otte 140 oy aldı. Sol Parti'nin adayı Gerhard Trabert'e 96, Hür Seçmenler'in adayı astrofizikçi Stefanie Gebauer'e ise 58 oy çıktı.
Federal Meclis Başkanı Baerbal Bas'ın oylama sonucunu açıklanmasının ardından delegeler tarafından uzun süre ayakta alkışlanan Steinmeier, ilk olarak eşi Elke Büdenbender'e sarıldı.
Steinmeier, yaptığı teşekkür konuşmasında kendisine oy verenlere duydukları güvenden dolayı teşekkür ederken, oy vermeyenlerden de kendisine güven duymalarını rica etti.
'Demokrasi konusunda tarafsız olamam'
Cumhurbaşkanlığı makamının partiler üstü konumuna vurgu yapan, Almanya'da yaşayan her bireye karşı sorumlu olduğunu söyleyen Steinmeier, "Ama, söz konusu olan demokrasi ise tarafsız olamam. Her kim demokrasi için mücadele ediyorsa, beni yanında bilsin. Her kim demokrasiye saldırıyorsa, beni karşısında bulur" dedi.
Steinmeier, liberal demokrasilerin özellikle Koronavirüs salgını nedeniyle kimi sınamalarla karşı karşıya bulunduğunu ancak hiç bir otokrat ya da ideolojinin demokrasiden daha iyi bir öneri sunamadığını söyledi.
"Korkak olmayalım! Onlara pabuç bırakmayalım! Bırakalım otoriterler buzdan saraylarını, golf tesislerini inşa etsinler" diyen Steinmeier, bunların hiç birinin, bireylerin zihinlerinde ve kalplerinde özgürlük ve demokrasinin sağladığı aydınlıktan daha güçlü ışık yayamayacağını, daha güçlü olamayacağını kaydetti.
- Almanya'da Ukrayna'ya silah gönderme tartışmaları, hükümeti zorluyor
- Biden’ın sona erdirmekle tehdit ettiği Kuzey Akım 2 hattı neden tartışılıyor?
Rusya'ya sert çıktı, Putin'e çağrı yaptı
Ukrayna krizi nedeniyle Avrupa'da askeri bir ihtilafın eşiğine gelindiğine dikkat çeken Steinmeier, "Bunun sorumlusu Rusya'dır" dedi.
Liberal demokrasilerde, güçlülerin kurallarının değil, hukukun gücünün üstün olduğunu söyleyen Almanya cumhurbaşkanı, "Putin'i ancak uyarabilirim: Demokrasilerin gücünü hafife almayın" sözlerini kaydetti.
Steinmeier, "Demokrasimiz, yurttaşları tarafından sahiplenildiği için güçlü. Gücünü baskıdan, dışarıya tehdit ve içerideki korkudan almadığı için güçlü, insanlara milli yücelik ve başkaları üzerinde hakimiyet fikirlerinden fazlasını sunduğu için güçlü" dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e bir çağrı yapmak istediğini söyleyen Steinmeier, şunları kaydetti:
"Başkan Putin'e sesleniyorum: Ukrayna'nın boynundaki ilmiği çözün. Ve Avrupa'da barışı koruyacak bir yolu bizimle bulun."
Çoğulcu demokrasiyi savunan lider olarak görülüyor
66 yaşındaki sosyal demokrat siyasetçi, ilk olarak 2005-2009 döneminde, sonra da 2013- 2017 yılları arasında Almanya dışişleri bakanı olarak görev yapmış, 2017 yılında da cumhurbaşkanı seçilmişti.
Steinmeier, koronavirüs salgını nedeniyle kutuplaşmanın daha da arttığı, aşırı sağcı popülist hareketlerin güçlendiği bir dönemde, özgürlükçü demokrasiyi ve çoğulculuğu savunan çizgisiyle birçok kesimin desteğine sahip bulunuyor.
Deneyimli siyasetçi, aşırı sağ ile mücadele, göç ülkesi Almanya'da çoğulculuğun kabulü, koronavirüs ile mücadele ve aşı karşıtlığı gibi toplumda tartışılan konularda, farklı kesimler arasında diyalog sağlanması için aktif çaba gösterdi.
Steinmeier, 5 yıllık görev süresi boyunca en dikkat çekici açıklamalarından birini de Türkiye ile Almanya arasındaki işgücü anlaşmasının 60'ıncı yıldönümü vesilesiyle yaptı.
Almanya'nın göç ile birlikte "yeni bir yüze kavuştuğunu" ve "Alman" olmanın tanımının değiştiğini söyleyen Steinmeier, 60'lı yıllardan itibaren Türkiye'den gelen göçmenler ve yeni nesillersiz bir Almanya'nın artık tasavvur edilmesinin söz konusu olamayacağını vurguladı.
"Göçmen kökenli Alman" ifadesini de eleştiren Steinmeier, aslında Almanya'nın "göçmen kökenli bir ülke" olduğunu söyledi.
- Kuzey Akım 2 boru hattı Ukrayna-Rusya krizini etkileyebilir mi?
- Almanya’da Russia Today'in, Rusya’da Deutsche Welle'nin yayını durduruldu
- Almanya'da Sosyal Demokratlar seçimleri kazandı, Merkel'in partisi tarihinin en düşük oyunu aldı, gözler koalisyon pazarlıklarında
Türkiye endişelerini açıkça dile getirdi
Dünyadaki gelişmeleri yakından izleyen Steinmeier, geri planda kalmaya özen göstermekle birlikte perde arkasında, uluslararası sorun ve ihtilafların çözümü konusunda da aktif görüşmeler yürütüyor; kanaat önderleri, uzmanlarla yuvarlak masa toplantıları düzenliyor.
Almanya'nın Türkiye ile ilişkilerine önem veren, Türkiye'deki gelişmeleri çok yakından izleyen Frank-Walter Steinmeier, iki ülke arasındaki gerginliklerin diyalog ve diplomasi yoluyla çözümü için ağırlığını koyan isimler arasında yer aldı.
Türkiye'de yargı bağımsızlığı, insan hakları ve demokrasi alanındaki sorunları kamuoyu önünde, açıktan eleştirmekten çekinmeyen Steinmeier, kendisinden önceki cumhurbaşkanlarından farklı olarak görev süresi boyunca Türkiye'ye resmi ziyaret yapmadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2018 yılındaki ziyareti sırasında da Türkiye'deki gelişmelerden duyduğu endişeyi açıkça dile getirdi. Erdoğan onuruna Bellevue Sarayı'nda verdiği akşam yemeğinde, Nazi döneminde yüzlerce bilim insanı ve sanatçıyı ağırlayan Türkiye'ye teşekkür eden Steinmeier, sivil toplum üzerinde artan baskı nedeniyle artık Türkiye'den çok sayıda kişinin Almanya'ya sığındığını söyleyerek, gelişmelerden duyduğu endişeyi dile getirmişti.
Almanya cumhurbaşkanı, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne atfettikleri önemi vurgulamış, Erdoğan'a demokratik, istikrarlı Avrupa yönelimli, ekonomik olarak da başarılı bir Türkiye arzu ettiklerini söyleyerek, aksi istikametteki gelişmelerin iki ülke ilişkilerini de olumsuz etkilediğini kaydetmişti.
Merkel de oyunu kullandı
Steinmeier'i 5 yıllık bir dönem için daha seçen Federal Seçiciler Kurulu, federal milletvekilleri ve eyaletlerin seçtiği delegelerden oluşuyor. Almanya Federal Cumhuriyeti'nin en büyük parlamenter birleşimi olan bu kurulun tek görevi beş yılda bir cumhurbaşkanını seçmek.
Aralık ayında aktif siyaseti bırakan Angela Merkel de, Federal Seçiciler Kurulu üyesi olarak Berlin'e gelip oyunu kullanırken, aylar sonra ilk kez görüntülendi.
Federal Meclis Başkanı Baerbal Bas'ın, kurul oturumunun açılışı sırasında Merkel'i selamlaması üzerine delegeler eski başbakanı uzun süre alkışladı.
Cumhurbaşkanı seçimlerinde delege olan isimler arasında Kimya Nobel Ödülü alan Benjamin List, astronot Alexander Gerst, Alman milli takımının direktörü Hansi Flick, Bayern Münihli futbolcu Leon Goretzka, Freiburg Teknik Direktörü Christian Streich, Koronavirüs salgını nedeniyle kamuoyunun yakından tanıdığı virolog Christian Dorsten, ünlü piyanist Igor Levit ve şarkıcı Roland Kaiser de yer aldı.
Türkiye kökenliler de seçiciler kurulunda yer aldı
Seçiciler kurulunun Türkiye kökenli isimleri de Berlin'deki oturuma katılarak, oylarını kullandılar.
Milletvekillerinin yanı sıra eyaletler tarafından seçilen Türkiye kökenli delegeler arasında şu isimler dikkat çekti:
Koronavirüse karşı ilk etkili aşıyı geliştiren BioNTech'in kurucularından Dr. Özlem Türeci, aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü tarafından öldürülen Enver Şimşek'in kızı Semiya Şimşek, Hanau'daki ırkçı saldırıda oğlu Ferhat Unvar'ı kaybeden Serpil Temiz Unvar, NSU davasının müdahil avukatlarından Seda Başay Yıldız ve Mehmet Daimagüler, oyuncular Sibel Kekili ile Renan Demirkan, Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) Sözcüsü Ayşe Demir, gazeteci Ferda Ataman, Hannover Belediye Başkanı Belit Onay.
Seçim, salgın önlemlerinin gölgesinde gerçekleşti
Cumhurbaşkanlığı seçimleri bu yıl Koronavirüs salgını nedeniyle Federal Meclis Genel Kurulu'nda yapılamadı.
Salgınla mücadele tedbirlerine uyulması için seçimler federal milletvekillerinin odalarının da bulunduğu meclisin ek binası olan Paul-Löbe-Haus'ta yapıldı.
Ancak negatif test sonucunu girişte gösteren delegelerin binaya girişine izin verildi.
Delegeler arasında güvenli mesafe korunacak şekilde, binanın beş katını kapsayan bir oturma düzeni öngörüldü. Her kata, salonlara, kurul toplantısının takip edilmesini sağlayacak ekran ve ses sistemleri konuşlandırıldı.