Star yazarı Ahmet Kekeç, ABD'nin Kudüs kararı sonrası, "Erken davranılsaydı ABD bu işe cesaret edemezdi” eleştirilerine tepki gösterdi. Kekeç, "Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi, ABD Kudüs kararını alamayacaktı, buna cesaret edemeyecekti!" yorumlarına, "Bu 'dil'den kurtulamadıkları için, 'yeni kötü'nün karşısına mütemadiyen 'eski iyi'yi çıkarıyorlar. Bana sorarsanız, kalsaydı kuş konduracağını söyledikleri Davutoğlu’na kötülük ediyorlar" diye konuştu.
Karar yazarı Etyen Mahçupyan'ın “Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi kredi notumuz düşmezdi. Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi dolar yükselmezdi..." sözlerini hatırlatan Kekeç, "Neredeyse bütün yayınlarında ve tutum alışlarında, o değişiklikten kaynaklanan travmatik, yaralı, sinik bir muhalefet dili egemen..." ifadesini kullandı.
Ahmet Kekeç'in, "Başbakan değişmeseydi, Kudüs düşmeyecek miydi?" başlığıyla (12 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Bize mütemadiyen “Avrupa değerleri” dersi veren ve bu harikulade “birlik”le yaşadığımız problemi mevcut yönetime (daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a) fatura eden arkadaşlar bir taraftan bizatihi “Atatürkçülük” demek olan Avrupa değerleri üzerinden Erdoğan’ı pataklıyorlar (Erdoğan hamaset yapıyormuş), diğer taraftan “Atatürkçü mü oldunuz?” diyerek, İslamcı Erdoğan’a karşı “İslamcılık” pazarlıyorlar.
Duruma göre İslamcı...
Duruma göre AB’ci, Batıcı, seküler, serbest piyasacı, şucu bucu...
Bir dönemi böyle geçirdiler.
Şimdi yeniden “İslamcı” reflekslere döndüler.
Erdoğan’ın Kudüs hamlesini “yetersiz” buluyorlar.
Daha etkin ve sonuç alıcı hamlelere yönelmeliymiş.
Ne yapmalıymış?
İsrail’e savaş mı açmalıymış? Kudüs’e ordular mı göndermeliymiş?
Bunun cevabı yok.
Söyledikleri tek şey şu: “Geç kalındı.”
Neredeyse bütün yayınlarında “Erken davranılsaydı ABD bu işe cesaret edemezdi” demeye getiren yorumlar yapıyorlar ve ABD’yi durduracak yegâne formülün “erken diplomasi”olduğunu söylüyorlar.
Bunu yapacak tek isim varmış...
Kimmiş?
Doğrudan söylemiyorlar, lafı dolandırarak, bizden bazı çıkarsamalar yapmamızı bekliyorlar.
Kudüs konusunda Trump’ın böyle bir karar alacağı daha baştan belliymiş. Bu iş daha düşünce safahatındayken Türkiye devreye girip Trump’ın zihnini çelmeli, Amerika’yı bu tehlikeli oyundan vazgeçirmeliymiş.
Buna “önleyici diplomasi” adı veriliyormuş.
Peki, bu diplomasiyi kim uygulayacaktı?
Bu da soru mu?
Kim olacak, elbette diplomasinin şahı Ahmet Davutoğlu...
İlaveten, Davutoğlu’nun Kudüs konulu söylev ve demeçlerinden örnekler vererek, bu işin nasıl olacağını/olması gerektiğini anlatıyorlar.
Hemen aklımıza Erdoğan takıntılı eski Başbakan Başdanışmanının yazıları geliyor: “Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi kredi notumuz düşmezdi. Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi dolar yükselmezdi... Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi 15 Temmuz olmazdı.”
Demek ki Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi, ABD Kudüs kararını alamayacaktı, buna cesaret edemeyecekti!
Bu mu?
Doğrudur, böyle bir şey oldu. Mayıs 2016’da Başbakan değişti.
Daha doğrusu, dönemin Başbakanı, gördüğü lüzum üzerine görevinden istifa etti.
Bitti...
Böylece bir dönem kapandı.
Gelgelelim, bazı arkadaşlar hâlâ o travmadan çıkamadı.
Neredeyse bütün yayınlarında ve tutum alışlarında, o değişiklikten kaynaklanan travmatik, yaralı, sinik bir muhalefet dili egemen...
Bu “dil”den kurtulamadıkları için, “yeni kötü”nün karşısına mütemadiyen “eski iyi”yi çıkarıyorlar ve gerçekten çok ayıp ediyorlar.
Bana sorarsanız, kalsaydı kuş konduracağını söyledikleri Davutoğlu’na kötülük ediyorlar.
Hamiş
Siyasetin ve medyanın gizli Trump’çıları kim?
Bilmek istiyorum...
Trump’ın kötülükleri üzerinden mütemadiyen Erdoğan’a laf gönderen, Trump eleştirilerinin AK Parti’de alınganlık yaratacağını düşünen arkadaşlara sesleniyorum:
Kim bu gizli Trump’çılar?
Karnınızdan konuşmayın, dosdoğru söyleyin!
Hangi eleştirilerinize alınganlık gösterdiler?
Kime hangi itirazı yönelttiler?
Dahası, “küreselciler” ve “Soros” denildiğinde, siz neden buradan “Trump savunusu” çıkarıyorsunuz?