Dünya

'Sporla aklama' nedir ve Suudi Arabistan neden bununla suçlanıyor?

Uluslararası Af Örgütü, Suudi Arabistan'ın spor müsabakalarıyla, insan hakları ihlalleri sicilini unutturmaya çalıştığını söylüyor

23 Kasım 2019 12:15

Çok sayıda büyük spor organizasyonu, Suudi Arabistan'a gitmeye başladı.

Formula E sezonunun ilk yarışı Riyad'da yapılacak. Aralık'ta Anthony Joshua'nın Andy Ruiz ile yapacağı rövanş karşılaşması ve bir Formula 1 Grand Prix'in in de orada yapılmasına dair planlar gündemde.

İspanya'nın en üst düzey dört takımının, Real Madrid, Barcelona, Atletico Madrid ve Valencia'nın karşılaşacağı İspanya Süper Kupası'nın da, gelecek üç yıl boyunca Suudi Arabistan'da yapılacağını duyurdu.

Bu kararı ülkenin spor bakanı olan Maria Jose Rienda dahi eleştirdi ve hükümetin, "kadın haklarına saygı gösterilmeyen bir ülkede bu turnuvanın yapılmasını desteklemediğini" söyledi.

Ve bu açıklama aslında Suudi Arabistan'ın neden "sporla aklama"yla suçlandığını anlamakta anahtar önemde. Sporla aklama, spor organizasyonlarını, bir ülkenin kamuoyundaki algısını değiştirmek için kullanmaya verilen ad.

'Sporla aklama' terimi yeni olabilir ama uygulama yeni değil

Avrupa Ligi Finali, çok sayıda şikayete karşın Bakü'de oynanmıştı

"Sporla aklama" deyimi, ilk olarak 2015'te Azerbaycan'ın tanımlamak için kullanılmıştı.

Ülke petrol zenginliğine sahip, ancak aynı zamanda, Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşların belgelediği, işkence de dahil, insan haklarını ihlali geçmişi de bulunuyor.

Uzun süre Atletico Madrid'in forma sponsoru olan ülkenin adı, o yıl büyük spor organizasyonlarıyla anılmaya başlandı.

Yeni bir tür "Avrupa Olimpiyatları"na, Avrupa Oyunları için çok para harcadılar ve ilk organizasyonu da Bakü'de yaptılar. Bir yıl sonra ilk Grand Prix Bakü sokaklarında yapıldı, başta adı Avrupa Grand Prix'siydi, ancak daha sonra Azerbaycan Grand Prix'si oldu.

Bakü, bu yılki Avrupa Ligi finalinin de ev sahibiydi.

Bunun sonucunda da, arama motorlarına ülkenin adı girildiğinde örneğin ilk sıralarda Formula 1 ya da atletizm çıkıyor ve insan hakları ihlalleriyle ilgili haberleri alt sıralara itiyor.

Ülkenin adı haberlerde duyulduğunda da, ünlü isimlerin katıldığı, büyük, çekici spor organizasyonları bağlamında duyuluyor.

Ve stratejistler de, bu ünlü isimlerin hünerlerini sergilediği bir ülkeyi izleyenlerin, işlerin o kadar da kötü olmayacağını düşüneceğini umuyor.

"Bakın şu jimnastikçi, şu futbolcu ve şu pilot var ve iyi vakit geçiriyorlar" diye düşünülmesi isteniyor.

Tanımlama yeni olabilir, ancak uygulama değil. Irk ayrımcılığı döneminde Güney Afrika hükümeti de spor organizasyonları almak için çok çaba harcamıştı. Buna, 1980'lerde yapılan ve çok tartışma yaratan bir Grand Prix de dahildi.

Uluslararası Af Örgütü, bugünse Suudi Arabistan'ın aynı şeyi yaptığını söylüyor.

Bir ülkeyi, insan hakları ihlalleriyle değil, büyük spor organizasyonlarıyla ilişkilendirmek

2008 Pekin Olimpiyatları'ndaki güvenlik güçleri, protestoya yeltenen herkesi derhal etkisiz hale getirmişti

Uluslararası Af Örgütü, ülkenin "berbat" insan hakları siciline dikkat çekti.

Örgüt, ifade özgürlüğü, kadın hakları üzerindeki ağır kısıtlamalar ve uluslararası hukukta cürüm olarak tanımlanmayan suçlara ölüm cezası verilmesi gibi başlıkları gündeme getirdi.

Cemal Kaşıkçı'nın Türkiye'deki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürülmesi de, dünyanın vicdanındaki ağırlığını koruyor.

Belki de Suudiler spor sayesinde, insanların "Suudi Arabistan" kelimesini duyduklarında bunlardan çok, tarihe geçen spor anlarını hatırlayacağını umuyor.

Teori, "sporla aklamanın" iki nedenden çok işe yaradığı yönünde.

Birincisi, çoğu spor yönetim kurumu, organizasyonların apolitik olduğunda ısrar ediyor.

Birçoğu için spor ve siyasetin ayrı tutulması çok önemli. FIFA, hükümetlerin futbol federasyonların rol oynama girişiminde bulunduğu ülkeleri cezalandırıyor, hatta bazen turnuvalardan men ediyor.

Bu durum da, spor organizasyonlarına ev sahipliği yapmayı, siyasi tartışmaların bastırıldığı ülkeler için çekici hale getiriyor.

FIFA ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) gibi kuruluşlar, tartışmalı konuların organizasyonların dışında kalması için aktif bir şekilde baskı yapıyor.

IOC, 2008 Pekin Olimpiyatları sırasında Tibet yanlısı gösterilere karşı çok temkinliydi örneğin. Hatta İsviçreli Granit Xhaka ve Xerdan Shaqii, 2018 Dünya Kupası'nda Sırbistan'a karşı attıkları golü, Arnavut bayrağını andıran bir mimikle kutladıkları için ceza aldılar. Ancak daha sonra bu cezalar düşürüldü.

Ruiz-Joshua dövüşü "kum tepelerinde maç" diye tanımlanıyor

Streisand etkisi

Bu Teoriye göre sporla aklamanın işe yaramasının bir nedeni de, tartışmalı konuların organizasyondan önce konuşulması ve müsabakalar başlar başlamaz, odağın kaçınılmaz olarak spora kayması.

Büyük haber sayısı tanımı, gazetecilerin spordan başka bir şeye odaklanma fırsatı olmaması anlamına geliyor.

Olimpiyat oyunları başlar başlamaz, 2016 Rio Olimpiyatları için yapılan masrafa karşı yapılan gösteriler gündemden düşmüştü. Çünkü salonlarda ve stadyumlarda olup biten çok şey vardı.

Uluslararası Af Örgütü, Anthony Joshua'nın Suudi Arabistan'da dövüşmesi için "kandırıldığını" söyledi ve "rejimi eleştiren herkes sürgüne gönderildi, tutuklandı ya da tehdit edildi. İfade özgürlüğü ve protesto hakkı namına hiçbir şey yok" diye de ekledi.

Ancak Joshua, Af Örgütü'nün "görüşlerini açıklamasını" takdir ettiğini söylerken, "İngiltere'de oturup, suçlamalar yöneltip, parmak sallamaktansa, rejimle angaje olmanın daha iyi olduğunu düşündüğünü" söyledi.

Joshua ayrıca, tek bir adamın "pelerinini takıp, dünyayı kurtaramayacağını" da ekledi.