Gündem

Spiegel: Merkel cumhurbaşkanlığında Steinmeier'i destekleyebilir

Almanya Başbakanı Merkel'in 2017 yılı için başbakanlığa adaylığını koyup koymayacağı ve Martin Luther'in başlattığı reform hareketinin 500'üncü yıldönümü Alman basınında öne çıkan yorum konuları.

30 Ekim 2016 20:23

Angela Merkel gelecek yıl yapılacak genel seçimlerde başbakanlığa aday olup olmayacağını hâlâ açıklamadı. Der Tagesspiegel gazetesi Merkel'in hesaplanabilir bir siyaset yapmadığına dikkat çekiyor ve bunun nedenlerini şöyle irdeliyor:

"Muhtemelen Merkel kendisini de zaman zaman şaşırtıyor. Zira yaptığı ya da yapmadığı şeyleri belirleyen asla hesap değil, çoğu zaman sadece sezgi. Suriye'den binbir zahmetle ve yüklü bir biçimde gelen binlerce kişiye sınırı açmasını düşünelim. Orada da her şey olup bittikten sonra başbakanlık dairesindeki yorumcular sonradan bir plan tasarladılar. Belki tam da somut bir durum içerisinde göze çarpan bir dik kafalılıkla bağlantılı bu sezgi, Merkel'i her seferinde daha da güçlendiriyor, hem de bazıları onun tam da güç kaybettiğini zannederken. Basitçe bekleneni yapmaması, uzunca bir süre hiçbir şey yapmaması, sonunda hiç beklenmedik ve özel bir sonuç çıkacağı yönünde beklentiler yaratıyor. Ayrıca Merkel böylece başkalarının sinirlerini zorluyor; hem kendi saflarındaki hem de rakip partilerdeki karşıtlarının sinirlerini.”

Almanya'da 12 Şubat 2017 tarihinde yeni cumhurbaşkanı da belli olacak. Haftalık Der Spiegel dergisi Merkel'in bir cumhurbaşkanı adayı bulmakta zorlandığını dolayısıyla Sosyal Demokrat Frank-Walter Steinmeier'in adaylığını destekleyebileceğini yazıyor:

"Merkel cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Hrıstiyan Birlik Partileri için bir yenilgiyle sonuçlanmasını engellemek istiyor. Zira bu durum, Sosyal Demokrat Parti'ye bir canlılık getirebilir ve genel seçimlerde Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve Sol Parti'nin kuracağı bir koalisyonun gerçekçi bir seçenek olarak görünmesini sağlayabilir. Hrıstiyan Sosyal Birlik lideri Horst Seehofer de benzer görüşte. Eğer Merkel çoğunluğu alabilecek bir aday çıkartamazsa bir başka seçeneği var. Geçen hafta sonuna kadar başbakan partisini Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in arkasında toparlama umudu besliyordu.”

Keşiş ve ilahiyat profesörü Martin Luther 500 yıl önce günah çıkarmayı ve cennetin anahtarını satmayı kınayan 95 tezini Wittenberg'deki Schlosskirche’nin kapısına çiviledi. Bu adımla birlikte Avrupa, Protestanlık mezhebinin de doğuşuna sahne oldu. Reform hareketinin yıldönümü Alman gazetelerinde geniş yer buluyor. Frankfurter Rundschau reformasyonu "Hrıstiyanlığın İslamcılığı” olarak tanımlıyor:

"Bugün bile hâlâ konu İslam'ın bir reform hareketine ihtiyacı olduğu. Bu, reform hareketinin ne olduğuna dair tamamen bir yanlış anlamayı ifade ediyor. Reform hareketi Hristiyanlığın İslamcılığıydı. Saf öğretinin yeniden oluşturulması için fanatik bir girişimdi. Luther eleştirel bir düşünür değildi. Ateşliydi ve başkalarını da ateşe attı.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yer alan yorumda Papa Françesko'nun 500 yıl sonra Katolik Kilisesi'nde yeni bir reformun öncüsü olabileceği fikrini ortaya atıyor. "Yeni Luther Françesko mu?" başlıklı yazıdan bir bölüm şöyle:

"Kapsama ve çeşitliliğin hâkim kültür olması ve dini sistemlerin de bunun içinde kendi evrensel öğreti iddialarından soyunmaları elbette istenirdir. Bunu dışarıdan yapmak iyi ve aydınlanmacı bir teamüldür. Din eleştirisi öteden beri bireysel ve toplumsal hayata direktif vermek isteyen ruhani öğreti otoritelerini hedef alıyor. Seküler modernite içinde bunun hangi yöne gideceği öncelikle İslam üzerinden tartışılıyor. Ancak siyasi olarak harlanan İslam tartışmasının gölgesinde Katolik Kilisesi'nde uzun süredir başka bir gündem yürüyor: Kendi öğreti kürsüsünün lağvedip etmeme konusu. Bundan kasıt, dışarıdan zorlanmayan ama içeriden yürürlüğe konan, miras kalmış otoriter öğretiden teolojik bir çabayla kopuş ki bunun anlamı bir çıkıştır.”

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ercan Coşkun