Gündem

Sözcü yazarı: FETÖ mensubu olduğu tespit edilmiş çoğu kurmay albay, darbe girişimine katılmadı; sebebi...

"O isimlerin darbecilerin sözde atama listesinde de adı geçmemektedir"

12 Temmuz 2017 14:23

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi ile ilgili olarak "FETÖ mensubu olduğu tespit edilmiş, çoğu kurmay albay, bir kısmı ByLock kullanıcısı olan 47 albaydan, ikisi hariç diğerleri darbe girişimine iştirak etmemiştir ve darbecilerin sözde atama listesinde de adı geçmemektedir" iddiasını ileri sürdü. Öztürk, "FETÖ mensuplarının daha az kısmı darbe girişimine iştirak etmiştir. Bunun sebebi darbe girişiminin başarısız olması halinde örgüt mensuplarının TSK içinde kalması ve daha kolay yükselmelerinin sağlanması, önlerinin açılması" diye yazdı.

Saygı Öztürk'ün "FETÖ'cüler nasıl gizlendi?" başlığıyla yayımlanan (12 Temmuz 2017) yazısı şöyle:

Devam eden onlarca Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve 15 Temmuz Darbe Girişimi davalarından 27 erin beraat etmesi, bir komutanın mahkum edilmesi dışında sonuçlanan dava da yok. İlk dereceli mahkemede bitse bile bunun daha temyiz aşamaları var. Yalnız bu davalar değil, yıllardır bitmeyen dava gerçeğiyle karşı karşıyayız. 4 bin 203 hakim ve savcının örgütsel bağ iddialarıyla meslekten ihraç edildiği, bunlardan çoğunun tutuklandığı, Yargıtay Başkanı'nın “adalete güven yüzde 30'un altında” dediği ülkemizde adaletten nasıl söz edeceksiniz? Bu sorunu aşmak için iktidarın, ana muhalefetle, barolarla işbirliği içinde olması gerekiyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun “adalet” demesi, açıkçası AKP'lileri etkilemiyor. Kılıçdaroğlu, cesur, yürekli ve kararlı bir tutum sergilerken, halk üzerindeki korku bulutlarını da dağıttı. “Adalet” diyenler hiç de yalnız olmadıklarını gördü. Üniversiteli Kadınlar Derneği Ankara Şube Başkanı Meral Güler de, yürüyüş ve mitingde kadınların daha fazla oluşuna dikkat çekti, “Korkmak, sinmek teslim olmaktır. Milyonlar, teslim olmayacaklarını çok net ortaya koydu” diyor.

Adalet ne zaman?

Belki 15 Temmuz davaları biter ama 28 Şubat Davası'nın sonuçlanmasını herhalde sanıkların çoğu göremez gibi gözüküyor. Anlatayım: 28 Şubat soruşturması kapsamında ilk gözaltılar 12 Nisan 2012'de, davanın ilk duruşması 2 Eylül 2013'te başladı. İddianameyi hazırlayan aynı zamanda Kozmik Oda soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili dahil, tutuklamaya karar veren hakimlerden meslekten çıkarılan, tutuklananlar oldu. Mahkeme başkanı üçüncü kez değişti.

23 Mayıs'ta davanın 88. celsesi yapıldı. 18 Temmuz'da, 89. duruşmaya hazırlanıyorlar. 104 kişiyle başlayan davada 4 sanık hayatını kaybetti. Tabii ki mahkemeye bir baskı yok ama şikayetçiler arasında Cumhurbaşkanı'nın iki kızının da bulunması karar verilmesini zorlaştırıyor. Eski Başbakan Tansu Çiller, mahkemeye davet edilmesine rağmen bir türlü gelmiyor. Peki, “adalet” nasıl sağlanacak?

Tansu Çiller getirilse, sanıklar ve avukatlarının yönelteceği önemli sorular var. Çiller, önümüzdeki salı günü yapılacak duruşmaya da katılmama eğiliminde... Kasım ayına kadar yurtdışı gezilerini gerekçe gösterip duruşmaya İstanbul'dan sesli‐görüntülü katılmayı istiyor. 28 Şubat davası sanıkları “Adalet” demesin de ne desin? Sanıklardan emekli Albay Alican Türk, soruşturma, dava ve cezaevi sürecini Alibi Yayınevi'nden çıkan “28 Şubat – Sincan'dan Tarihe Notlar” isimli iki ciltlik kitabında topladı.

İlginç iddialar

Devam eden darbe soruşturması ve davalarında da ilginç iddialar gündeme geliyor. İşte, iddianamede yer alan çarpıcı bilgilerden bir bölüm:
– FETÖ mensubu olduğu tespit edilmiş, çoğu kurmay albay, bir kısmı ByLock kullanıcısı olan 47 albaydan, ikisi hariç diğerleri darbe girişimine iştirak etmemiştir ve darbecilerin sözde atama listesinde de adı geçmemektedir.

– Genelkurmay Başkanlığı'nın, cumhuriyet başsavcılığına gönderdiği ByLock kullanıcısı 800 kişiden, 500'ü aşkın personel hakkında darbe girişimine iştirakten yahut FETÖ üyeliğinden işlem yapılmadığı tespit edildi.
– FETÖ mensuplarının daha az kısmı darbe girişimine iştirak etmiştir. Bunun sebebi darbe girişiminin başarısız olması halinde örgüt mensuplarının TSK içinde kalması ve daha kolay yükselmelerinin sağlanması, önlerinin açılması.

– Darbenin başarısız olması durumunda azami sayıda TSK personelinin bu işe bulaştırılıp soruşturmaların sulandırılması, TSK'nın zayıflatılması, kaos yaratılması amaçlanmış olabilir.

"Adalet" diyorlar

Darbecilerin sıkıyönetim komutanları listesinde, yeni görevlendirmelerde olup hakkında hiçbir işlem yapılmayanlar olduğu gibi, darbecilerin sözde atama listesinde görevden alınmış olan ancak halen tutuklu ve haklarında kovuşturma yapılan askerler de mevcut. Darbecilerin sözde atama listesinde bir göreve atanmış veya mevcut görevine devam ettirilen pek çok general‐amiral hakkında da herhangi bir yasal işlem yapılmadı.

FETÖ'cü olup sözde atama listelerine hiç dâhil edilmeyenlerin de bulunduğu bazı duruşmalarda gündeme getiriliyor. Darbecilerin sözde atama ve sıkıyönetim komutanları listesine darbeciler tarafından isimlerinin bilinçli olarak yazılabileceği gerçeği de göz ardı edilmemeli.
Darbeciler kendilerini Genelkurmay Başkanı'nın desteklediğini iddia edip adını da kullandı. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının isimlerinin darbeciler tarafından zikredilmesi suç unsuru olarak görülmedi ama bazı generallerin isimlerinin kullanılması onları sanık yaptı. Onlar da “adalet” diyor.