T24 - Barçın Yinanç, "soykırım"ı reddetmeyi yaptırıma bağlayan Fransa'daki tasarıya karşı tepki veren Türkiye'nin İsverçe'ye karşı gaf yaptığını yazdı. Türkiye, 4. Büyükelçiler Konferansı'na 1998’de İsviçre’nin Cenevre Kantonu'nun 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan kararın altında imzası bulunan İsviçre Dışişleri Bakanı Micheline Calmy Rey’i davet etti.
Yinanç'ın Hürriyet Daily News'te "Türkiye’nin ölçüsü yok: Fransızı döver İsviçre’yi affederiz" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin yerinde olsam Türkiye’nin tepkilerini fazla ciddiye almazdım.
Hele de İsviçre Dışişleri Bakanı Micheline Calmy Rey’in Türk Büyükelçilerin Ankara’daki yıllık toplantılarına davet edilme şerefine nail olduğunu gördükten sonra.
İsviçre’nin, 1915 olayları soykırım değildir diyen bir Türk vatandaşını mahkum ettiği hatırlatılınca, Dışişleri Bakanlığı, Fransa ile İsviçre’deki durum birbirinden farklı diyor. Bakanlık, İsviçre devlet olarak 1915’i soykırım olarak tanıyan bir karar almadı üstelik Doğu Perinçek ırkçılığa karşı bir yasadan mahkum oldu savunması yapıyor.
Fransa ile İsviçre’nin “ermeni dosyası” aynı olmayabilir: ama İsviçre’nin dosyası, Calmy Rey’i Ankara’ya davet edilmesini gerektirecek bir parlaklıkta da değil.
1998’de İsviçre’nin Cenevre Kantonu 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan bir karar aldı. Bu kararın altında o dönemde kantonun maliye bakanı olan Calmy Rey’in de imzası var.
Lausanne Mahkemesi 2007’de Perinçek’i mahkum eden kararını açıklarken, gerekçesinde Cenevre Kantonu’nun aldığı bu karara atıfta bulundu ve üstelik o dönemde bu kararda imzası bulunan Calmy Rey’in dışişleri bakanı olduğuna dikkat çekti; yani “soykırım” diyen o dönemin yerel yöneticileri şimdi devletün üst düzeyinde demeye getirdi.
Perinçek’in mahkum olması o dönemde de İsviçre ile Türkiye arasında soğuk rüzgarların esmesine neden olmuştu. Ama o rüzgarların etkisi çabuk geçmiş olacak ki, 2009’da Türkiye, Ermenilerle ilişkilerin normalleşmesine götürecek olan tarihi protokollerle ilgili gizli görüşmelerde İsviçre’nin arabulucu olmasına izin verdi. Meşhur imza töreninde Calmy Rey baş roldeydi.
Dışişleri diyor ki; ilişkilerimiz kötü olsa, İsviçre’ye o zaman niye bu önemli rolü verelim. Zaten bu rolü onlara vermek baştan yanlıştı ve bu görüşümü 2009’da yazdığım bir makalede iletmiş; “barış yapıcı” gibi müthiş prestijli bir role İsviçre’nin layık görülmesi, Ermeni meselesi nedeniyle gösterdiğimiz tepkilerle çelişki oluşturur demiştim.
Yine Bakanlık diyor ki; Calmy Rey değişti. İsviçre hükümetleri 1915’in federal düzeyde soykırım olarak tanınması girişimlerine hep karşı çıktı. Olabilir. Ama bu konuda Türkiye başka bir platformda İsviçre ile karşı karşıya gelmiş durumda.
Doğu Perinçek’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açtığı davaya Türkiye de müdahil olmuş durumda. AİHM, taraflara, bu konudaki savunmanızı sadece ifade özgürlüğü konusuyla sınırlı tutun çağrısında buluhdu. Yani soykırım oldu mu olmadı mı beni ikna etmeye çalışmayın diye dolaylı olarak uyarmış oldu. Bu uyarıya rağmen, İsviçre gönderdiği savunmada soykırım konusunu da gündeme getiriyor. 20’yi aşkın ülke 1915 olaylarını soykırım olarak tanımıştır, Avrupa Parlamentosu Türkiye’ye bu konuda çağrıda bulunmuştur diyor.
En önemlisi İsviçre dostane çözüm önerisini de reddetti.
Karar aşamasındaki AİHM, kendi koyduğu sınırları aşıp, aldığı kararın bir noktasına, 1915 olayları genel olarak soykırım olarak kabul görmektedir gibi bir cümlecik yerleştirse, bu Türkiye’yi son derece zor bir noktada bırakacak ve biz bu noktaya bir anlamda İsviçre sayesinde gelmiş olacağız.
Calmy Rey’i düşman ilan edelim; İsviçre’yle ilişkileri keselim diyen yok. Hatta Fransa’ya verilen tepkilerin bile çok abartılı olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte İsviçre ile Ermeni meselesindeki tablo ortada iken, Calmy Rey’i Ankara’da niye başköşeye oturtuyoruz anlayamıyorum.
“Kendisi Türkiye’ye çok yardımcı olan bir Avrupa’lı bakandır,” deniyor. İsviçre AB üyesi bile değil; hangi alanda bu desteği hissediyoruz merak ediyorum.
Dış politikada sadece tutarlı değil, aynı zamanda ölçülü de olmak gerekir. Bir yanda vur deyince öldürüyoruz, öte yanda haketmeyenlere olmayacak taltiflerde bulunuyoruz.