Anja König / Sabancı Üniversitesi
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, Ekim ayının sonunda Birleşmiş Milletler İstanbul Uluslararası Özel Sektör Geliştirme Merkezi (IICPSD), Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İklim ve İşletme Girişimi (CLIMBIZ) ortaklığında “Gelişen Avrupa Etki Günü” etkinliğini düzenledi. Konferansın amacı Türkiye ve Karadeniz Bölgesi’ndeki yeşile duyarlı girişimleri uluslararası etki yatırımcıları (impact investors) ile bir araya getirmek ve sosyal inovasyon ile etki yatırımcılığı konularında Türkiye’deki farkındalığı artırmaktı.
Etkinlik, Türkiye’de ilk defa etki yatırımcılığı konusunda geniş kapsamlı bir organizasyon olması açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca uluslararası tanınmış etki yatırımcılarının katılımı ile Türkiye bu alandaki uluslararası topluluğun -potansiyel etki yatırımı yapılabilecek bir ülke olarak- dikkatini çekti. Etkinliğin bir diğer katkısı ise, girişimcilere, Türkiye’deki çeşitli kurum temsilcileri tarafından danışmanlık sağlanması oldu. Böylelikle, Türkiye’de gelişen sosyal inovasyon ve etki yatırımcılığı ekosisteminde organizasyona katılan kişiler arasında bir topluluk hissi yaratılmış da oldu. Bu iyi başlangıcın ardından şimdi nereye gitmeliyiz?
Etki yatırımcılığı nedir?
Etki yatırımcılığı dünyada dinamik bir şekilde gelişiyor. Yatırım şirketi JP Morgan Chase’in etki yatırımcıları arasında yaptığı anket, bu yıl(2013) dokuz milyar dolar yatırım yapıldığını ortaya koyuyor.
Etki yatırımcılığı, yatırımcının sosyal ve/veya çevresel faydalar (positive screening) sağlayacak yatırımlara sermaye aktardığı, yüksek imtiyazlı getirilerden pazarın üzerinde getiriye uzanan bir yelpazede mali getiriler beklenen bir yatırım faaliyetidir. Etki yatırımcılığı, sosyal sorumluluk yatırımlarından veya çoğunlukla yatırımcıların olumsuz etkileri azaltmak adına (negative screening) kurumları çevresel, sosyal ve hükümet yatırımları konusunda teşvik ettiği sürdürülebilir finansmandan farklıdır.
Mali getiri unsuru etki yatırımını hayırseverlik ve diğer hibe odaklı etkinliklerden de ayırır. Sosyal yatırım da, kurumsal sosyal sorumluluğun (KSS) bir adım ötesindedir. Sosyal yatırımlarda “etki” organizasyonun özünü oluşturur ve sorumluluk felsefeleri geleneksel KSS ve hibe yaklaşımlarından farklılık gösterir.
Bununla birlikte, uygulamada bu farklılıklar olduğundan daha az belirgindir. Örneğin çok sayıdaki vakıf ve aile ofisi hibe projeleri için girişim sermayesi kullanıyor. Sosyal yatırımlara sermaye aktarırken en azından prensip olarak geri dönüş bekleniyor veya yardım fonu, sosyal bir şirkette yatırım teklifini ticari yatırımcılar için ilgi çekici bir hale getirmek için kullanılıyor. Aynı şekilde hayırseverlik anlayışı da sosyal yenilikçilere verimli bir ekosistem oluşturarak ve etki yatırımı pazarlarını güçlendirerek ön plana çıkıyor (örn: yatırım standartlarının geliştirilmesi, araştırma, derecelendirme). Ek olarak, büyük ölçekli işletmeler, KSS fikirleri yerine, yeni pazarlara ve farklı ürünlere ulaşmak için sosyal girişimlere (corporate social venturing) yatırım yapıyorlar.
Yatırım yapılan tipik bir kurum, öne sürülen iş vakasına uygun olarak sosyal ve/veya çevreye duyarlı bir misyon sürdürüyor. Kişiler, örneğin, uygun ücretli ürünlere; yüksek kaliteli eğitime ulaşımın veya gençliğe iş olanakları sağlayacak dijital servislerin geliştirilmesi üzerine çalışabilir; uzak bölgelerde sağlık servisi sağlayacak mobil çözümler geliştirebilirler. Aynı şekilde inovatif tarım ve sulama sistemlerinin tasarımı üzerine de çalışabilirler. Çoğunlukla bu girişimler, geçmişte alanda deneyimleri olmaksızın inovatif işletme modelleri peşinde olan öncülerdir. Dolayısıyla, sosyal girişimlerle işletmeler, finansman ve risk sermayesi ile danışmanlık ve networklere ulaşım konusunda zorluklarla -geleneksel emsallerine gore daha fazla zorlukla- karşılaşırlar.
Etki yatırımcıları kimdir?
Sosyal etki için yatırımda bulunmak IFC, EIB, KfW/DEG, Proparco/AfD gibi kalkınma finansmanı kurumlarının ilgi alanı oldu ve yatırım fonları iki veya çoklu DFI’lar tarafından sağlandı (örneğin, Türkiye’de ve bölgedeki Green for Growth Fonu). Ancak artık yeni yatırımcılar, yüksek risk, sınırlı bilgi, küçük işlem hacmi, sınırlı pazardan çıkış stratejileri sebebi ile kimsenin girmeye hazır olmadığı zorlu pazarlara giriyorlar. Bu yatırımcılar arasında; etki yatırımı fonları, sosyal işletme melekleri, yardımseverler veya vakıflar, geniş ölçekli işletmelerle birlikte emeklilik fonları ve varlık yönetim firmaları gibi profesyonel ve kurumsal yatırımcılar bulunuyor. Bazılarının riski azaltabilecek, bölgeye ilişkin özel uzmanlıkları ve istihbaratları var. Ortalama yatırımcının fark edemeyeceği fırsatları fark edebiliyorlar; Equilibrium Capital’den David Chen’in sözleri ile; “Senin görmediğin bir şeyi görüyorum.”
Diğerleri öncü fikirlerin olgunlaşmasına yardım etmek için imtiyazlı sermaye veya girişimlere çeşitli maddi olmayan ayrıcalıklar sağlarlar. Bu ayrıcalıklar arasında teknik destek, yakın danışmanlık ilişkileri veya pazara ulaşımın güçlendirilmesine yardım bulunur.
Melez nedir?
Bazı kişiler için sosyal bir amaç ile hareket eden bir organizasyona yatırım yapmak ve mali bir getiri beklemek çelişkili hatta ahlaki olarak sorgulanabilir olabilir. Onlar için sosyal amaç, artan maliyet ile kar ve etki arasındaki açık bir dengeyi ifade eder. Dünya çapında sayıları artmakta olan pek çok yatırım uzmanı, fon yöneticisi, aile ofisi veya yardım organizasyonu için etki yaratmak ve etki yatırımı küresel bir etki yatırımcıları ağı olan Toniic’in irtibat sorumlusu Nikolaus Hutter’ın on altıncı Yeşil ve Kapsayıcı İşletmeler üzerine Uluslararası İş Forumun’da öne sürdüğü üzere; “değer üretimi, rekabet avantajı ve büyüme fırsatı kaynağıdır.” Başka bir deyişle, kırılgan gruplar veya düşük gelirli topluluklar, sadece bir yardımın veya hayır işinin alıcısı konumunda değil, mal ve hizmet sağlama ve geliştirme açısından potansiyel tüketici, tedarikçi ve ortak olarak görülür.
Bu fırsatları mali getiriler ve sosyal etkiler için güvene almak istiyorsak, sermayenin arzı ve destek gereksinimleri, melez (hybrid) organizasyonların çeşitli evrelerdeki gelişmelerine uygun hale getirilmelidir. Bu durum net olarak hayırseverlikte, finansta ve yatırım hizmetlerinde inovasyonu gerektirir. Diğer yandan finans kuruluşları, devlet ofisleri, vakıflar, sivil toplum ve iş dünyasındaki alışılmışın dışında düşünmeye hazır olan profesyonellerin “melezi” benimsemesi, geleneksel sektörlerle ve kurumsal sınırlarıyla işbirliğini gevşetmesi gerekir.
Pazar veya sektörler yaratmak
60’lar ve 70’lerde ABD ve Avrupa’da sermaye arzının sosyal etki amaçlı kullanımı, yeni başlatılan girişimlerin mobilizasyonunun sağlanmasına yardım etmesi ve bütün endüstriyi kalkındırması, etki girişimciliği ile karşılaştırılıyor. Gelişmekte olan bir sosyal etki pazarında, belirgin bir çevresel ve sosyal etki yaratacak ve pazar payında mali getiriler oluşturacak super kahramanlar beklemek yıldırıcı olabilir. Onun yerine, pazarı beslemek adına ve sosyal girişimlerin ihtiyaç duyduğu pazar altyapılarının oluşturulması adına destekte bulunmak gerekir. Bu, örneğin kuluçka (incubation) ve ivme (acceleration) servislerini destekleyerek bir yandan da temel araştırma, veri oluşturma ve bütün tarafların ulaşabileceği ve faydalı yatırım eğitimleri ile sağlanabilir.
Hükümet sosyal etki için pazarların geliştirilmesinde önemli bir rol oynayabilir (yardımseverler de böyle bir rol oynayabilir). İngiltere’de hükümet Big Society Capital adı altında, sosyal yenilikçilere yatırım yapacak veya yardımda bulunacak sosyal inovasyon aracıları finanse etmek için, dokuz yüz milyon euro bütçeye sahip bir mekanizma kurdu. Benzer olarak, bu yılın başlarında Avrupa Komisyonu Sosyal İş İnsiyatifi, bütçesi doksan milyon euro olan Sosyal Etki Hızlandırıcı’sını (Social Impact Accelerator) piyasaya sürdü. Bu fon, Avrupa Yatırım Fasilitesi (European Investment Facility, EIF) tarafından yönetiliyor ve sosyal girişimcilere özkaynak sağlıyor.
Türkiye ise Türk sosyal yatırım fonu olmamasından dolayı bu fondan faydalanamayacak. Bunun sebebi Türkiye’nin müzakereci ülke olması bu sebeple insiyatif dahilinde sadece gözlemci statüsünde olması değildir. Aslında, henüz Türk Hükümeti bu dinamik sahada hem yerel hem de Avrupa seviyesinde ve uluslararası seviyede daha sorumluluk göstermedi.
Kişisel tatmin
Özellikle kurumsal sektörlerdeki pek çok profesyonel işlerine yabancılaşmış hissediyorlar. Oysa ki, etki yatırımcılığı alanında çalışanlara sorulduğunda, (başarılı yatırım bankacılığından veya kurumsal sektörlerden gelen) pek çoğu sosyal girişimlere destek vermenin ve yatırım yapmanın derin bir kişisel tatmin ve menuniyet duygusu bıraktığını söylüyor. Amerikalı zengin bir iş adamının sözlerine kulak verebiliriz:”Sonunda kendimi iki ayrı kişiliğe ayırmama gerek yok: iş ve kişilik, gelirimin çok küçük bir bölümünü bazı yardım kuruluşlarına verdiğim yer. Onun yerine, işteki yeteneklerimi ve çevremi kullanarak büyük sosyal yenilikçilerle bir arada olabilirim. Gurur duyabileceğim, hatırı sayılır miktarda sosyal etki ile birlikte yeterli gelir sağladım. Böylece sosyal zorluklarla uğraşan diğerlerine yardım için tekrar yatırımda bulunabilirim. Bir yardım kuruluşuna hibede bulunsaydım, para kaybolmuş olabilirdi!”