Sevimli evcil hayvanlar ya da çok güzel görünen bir tabak yemek...
İnstagram'da paylaşılan birçok fotoğraf, "Hayat güzel" mesajı veriyor.
Fakat son araştırmalar, sosyal medyadaki bazı fotoğrafların da paylaşımcının yaşadığı depresyon hakkında ipuçları verebileceğini söylüyor.
Harvard Üniversitesi'nin çalışmasına göre, İnstagram'da paylaşılan 'mavi, gri ya da karanlık kareler' ya da fotoğrafları siyah-beyaza dönüştüren Inkwell filtresinin kullanımı, depresyon belirtileri olabilir.
Araştırmacılar, ruhsal bozuklukların erken teşhisi için fotoğraf paylaşım uygulaması İnstagram'ın yeni bir alan olabileceğine inanıyor.
Ama ya bizzat bu paylaşımlar, böbürlenmeler de insanları depresyona sokuyorsa?
İki Alman üniversitesi tarafından yapılan bir diğer çalışmaya göre, Facebook'ta başka kullanıcıların profillerine 'pasif takip' yapan bir çok kişi, kıskançlık ve kin duyguları besliyor. Özellikle de tatil fotoğraflarına bakarken.
Fakat gazeteci-yazar Jessica Winter'a göre, "Aslında Facebook, sosyal medya denilen kokteyl partide bu etkinin en güçlü hissedildiği ortam değil. Bu konuda şampiyon İnstagram."
İnstagram bol rötuşlu, güzel mi güzel öz çekimlerden ve ne mükemmel bir yaşam tarzı olduğunu tüm dünyaya ilan eden fotoğraflardan geçilmiyor."
'Beden algı bozukluğu' olarak bilinen psikolojik rahatsızlığı olan, aynı zamanda depresyon ve kaygı bozukluğu ile mücadele eden komedyen Juliette Burton da, sosyal medyanın bu rahatsızlıklarla baş etme konusunda hiç yardımcı olmadığı görüşünde.
Burton, "Bir fotoğraf binlerce kelimeye bedel derler. Ama bu fotoğraflar hiçbir zaman hikâyenin tamamını yansıtmıyor" diyor.
İnsanların çok nadir olarak hayatlarında kötü giden şeyleri paylaştığını söyleyen Burton, "Bu fotoğrafların arka planında neler olduğunu asla bilmiyorsunuz. Sosyal medya kimliklerimizi ifade etmenin, kim olduğumuzla ilgili herkese bir mesaj vermenin yeni aracı. Fakat tüm bu çabaların aslında ne anlama geldiğini yeniden keşfediyoruz" diyor.
Fakat gazeteci ve 'Mad Girl' kitabının yazarı Bryony Gordon, selfielerde insanların mutsuzluklarını hafiftletici şeylerin de olduğunu söylüyor.
Gordon obsesif kompulsif bozukluk, depresyon ve yeme bozukluğu ile mücadele edenlerin katıldığı 'Ruh Sağlığı Dostları / Mental Health Mates' grubunu sosyal medya yardımıyla kurduğunu anlatıyor.
Gordon "Ruhsal rahatsızlıkları olan herkes gibi ben de kendimi tamamen yalnız hissediyordum. Çünkü ruhsal rahatsızlıklar size kendinizi ucube gibi hissettiren yalanlar söyler" diyor.
Gordon bu yalnızlık hissinin üstesinden gelmek için Twitter hesabında, benzer rahatsızlıklarla mücadele eden kişileri buluşmaya davet ettiğini ve düzenlediği ilk yürüyüşe 20 kişinin katıldığını örnek göstererek, o günden beri İngiltere ve hatta ABD'de insanların buluştuğu geniş bir ağın kurulduğunu söylüyor.
Gordon bu soruyu şöyle yanıtlıyor: "Sosyal medyanın gücü yardımıyla birçok insanla tanıştım ve bunun bana çok faydası oldu. Bu, sizin tek yardım alma yönteminiz olmamalı tabii fakat yalnız olmadığınızı hissetmek, iyileşme yolunda bir başlangıç noktası."
Juliette Burton da öyle düşünüyor: "İnstagram çalışması bence oldukça ilginç çünkü teknolojinin sunduğu tüm imkanlardan nasıl faydalanabileceğimizi keşfetmemiz lazım. Aynı zamanda insanlar artık ruhsal sorunları hakkında daha fazla konuşmak istiyor. Kendinizde böyle bir rahatsızlık olmasa bile, olduğundan şüphelendiğiniz bir kişiyle nasıl konuşacağınızı, bu konudaki doğruları ve yanlışları öğrenmek gerçekten olumlu bir başlangıç."