Gündem

'Soma'nın 37 sanığı için 32 aylık hapis istemi'

İddianamede yapılan değişikliklerle 8 tutuklu 45 sanıktan, tutuklu olmayan 37’sinin bir gün hapis yatmadan kurtulmasının önü açıldı

27 Şubat 2015 13:54

Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği maden faciasına ilişkin iddianame hazırlanarak Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İddianamede yapılan değişikliklerle 8 tutuklu 45 sanıktan, tutuklu olmayan 37’sinin bir gün hapis yatmadan kurtulmasının önü açıldı. Yeni iddanamede 37 sanık için bilinçli taksir suçu kapsamına alınarak 32 ay hapis cezaları isteniyor. Evrensel’den Muzaffer Özkurt’a konuşan Manisa Barosu eski Başkanı Zeynel Balkız, bu yanlışın yargılama sürecinde değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Hazırlanan yeni iddianameyi de yeterli bulmadıklarını söyleyen Balkız, “Daha önceki iddianamede eleştirdiğimiz hususlardan biri şuydu. Tutuklu 8 kişi, yani asıl şirket yöneticileri müebbet hapis yerine 20 yıl hapisle cezalandırılıyordu. İkinci derece şirket yöneticileri bilinçli taksirle yargılanıyordu. Kalan üçüncü derece yöneticiler de, ki aralarında Ege Linyit İşletmesi ve TKİ yöneticileri de var, kusurlu davranışlarıyla ölüme neden olmadan yargılanıyorlardı. Yeni iddianamede üçüncü ve ikinci grup birleştirilerek, 37 sanık için bilinçli taksir suçu kapsamına alınarak 32 ay hapis cezaları isteniyor. Bu şu anlama geliyor. 32 aylık bir ceza 3 yıl hapis cezasının altında kaldığı için infaz hükümlerinde erteleme sınırları içinde kalıyor. 8 tutuklu sanığın dışındaki yöneticiler 301 madencinin şehit olmasının ardından bir gün bile hapis yatmadan dışarıda olmaları mümkündür. Bu kamuoyu vicdanını yaralar” diye konuştu.

 

Danıştay 5 ay sonra savunma istedi

 

Bu kişilerin ihmali davranışlarını sürdürmek suretiyle ölüme neden olmak suçundan müebbet hapis yerine 15, diğer hapis cezaları yerine de 10 yılla cezalandırılmaları gerektiğini ifade eden Balkız, “Biz bunu öngörüyoruz. İddianamenin kabulünden sonra mahkeme başkanlığı da bu sanıkların ek savunmaların almak suretiyle bahsettiğimiz maddeden yargılamaları mümkündür” dedi.

Balkız bir diğer eksikliğin ise ölümlerden sorumlu olan kamu görevlilerinin yargılanmasına izin verilmemesi olduğunu söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 15 Eylül 2014 tarihinde verdiği yanıtla kamu görevlilerinin yargılanmasına izin vermediğini hatırlatan Balkız, şöyle devam etti: “Biz de Danıştay 1. Dairede dava açtık. 2014/1726 sayılı dava. Ama davanın akıbetini sorduğumuzda ancak 5 ay sonra 20 Şubat 2015 tarihiyle bakanlıktan savunma istendiğini gördük. Gecikmiş adalet adalet değildir diyoruz. Acil yargılama bekliyoruz. 301 kişin ölümüne neden olan olayda ihmali olan müfettişlerin soruşturulması bakanın iki dudağı arasında olmamalı. Buna hukuk devleti denmez.”

İddianamenin iadesi nedeniyle davanın geç başladığını söyleyen Balkız, bundan sonraki yargılama sürecinin hızlı ve adil olmasını beklediklerini ifade etti.