Gündem

Soma davasında tanık işçi: Kömür çıkarma yarışı olduğu için işçiye baskı vardı, yarış olmasa olay yaşanmazdı

“Hayati tehlike gerektiren durumlar umursanmıyordu”

16 Aralık 2015 16:56

Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 46 sanıklı davaya, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde, devam edildi. Duruşmada, faciaya tanık olan işçilerden Fehmi Dinç, havasızlık ve sıcaktan zaman zaman bayılma noktasına geldiklerini söyleyip, "Kömür taşıyan bant durduğu zaman 30 yerden telefon gelirdi, ama hayati tehlike gerektiren durumlar umursanmıyordu. Kömür yarışı olduğu için işçiye baskı vardı. Bu yarış olmasa olay yaşanmazı. İçimden, kalbimden çok baskı yaptıkları için bu şirketin başına kötü bir olay gelecek diye geçiriyordum" dedi.

Doğan Haber Ajansı’ndan  Taylan Yıldırım ve Barış Gezici’nin haberine göre, Soma'da geçen yıl 13 Mayıs'ta meydana gelen faciada, 301 madencinin yaşamını yitirmesinin ardından başlatılan adli soruşturmada, haklarında, 'Olası kastla öldürme', 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma', 'Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama' suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 46 sanığın yargılanmasına, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Somalı işçilerin aileleri ile onlara destek veren STK üyeleri, polisin arama noktasından geçip salona girdi.

 

“Müfettişler geldiği zaman yemek masası koyardık”

 

Duruşmada Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın yemin ettirdiği bant görevlisi Serhat Üzer, tanık olarak dinlendi. Facianın yaşandığı ocakta, 2011 yılından beri çalıştığını anlatan Üzer, olay günü 4'üncü bant kuyruğunda görev yaptığını, saat 14.30 sıralarında malzeme almak için 2'nci bant bölgesine gittiği söyledi. Serhat Üzer, "Buraya ulaştığım zaman elektrikler, kesildi, bant durdu. Aşağıdan duman geldi. Dumanda kömür kokusu vardı. Biraz ilerledim, bazı arkadaşların dumandan etkilendiğini gördüm. Maskesini, takmayı tam bilmediklerinden ya da heyecandan takamayanlar vardı. Yürüyemeyecek durumda olanlarla yukarı çıktık" dedi.

Olaydan önceki son 3 ayda ocakta kısa ve uzun süreli elektrik kesintilerinin olduğunu, H ve S panolarındaki sıcaklığın arttığını, havalandırmanın yeterli olmadığını savunan Serhat Üzer, "Ocakta denetleme yapmak üzere müfettişlerin geleceğini önceden bilirdik. Onlar gelmeden ocak içindeki atık malzemeleri toplardık. Hatta ocakta normalde olmayan yemek masalarını bile kurardık" dedi.

 

“Peş peşe iki patlama sesi duydum”

 

Serhat Üzer'den sonra bu kez, iddianameye göre aynı zamanda mağdur da olan bant işçisi Fehmi Dinç, ifade verdi. Olay günü görev yaptığı 4'üncü bandın, saat 14.00 - 14.50 arasında aşırı yük nedeniyle zaman zaman durduğunu öne süren Dinç, “Bu sırada bir koku geldi, kokunun tamburların zorlanmasından kaynaklandığını düşündüm. Tavana baktığım zaman bir taşın kopup banda düştüğünü, taştan boşalan alandan da duman çıktını gördüm. Zaten bu andan sonra, kısa aralıklarla iki patlama sesi duydum" dedi. Patlamadan sonra yaşadıklarını da anlatan Dinç, “Yoğun duman oldu. Maskemi takmaya fırsat kalmadı. El yordamıyla temiz havaya çıktım. Daha sonra yukarıdan yardım için geldiler. Onlar da ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Şaşkınlardı. Yoğun dumandan yardıma bile gidemediler" dedi.

 

“Duyduğu hakaretin hırsıyla telefonu kırdı”

 

Zaman zaman ocaktaki aşırı sıcaktan ve havasızlıktan bayılma noktasına geldiğini söyleyen Fehmi Dinç, ifadesinde ocakta üretim zorlaması olduğunu, hatta vardiyalar ve üretimden sorumlu amirler arasında kömür çıkarma yarışının bulunduğunu savundu. Ocaktaki bu kömür yarışından kaynaklanan baskının kendisini kaygılandırdığını anlatan Fehmi Dinç, şunları söyledi:

"Ocakta son zamanlarda özellikle son üç ayda üretim baskını çok artmıştı. Ben üretimde olmamama rağmen benden bile fazla mesai yapmam isteniyordu. Çalışan işçilerini yukarı kolay çıkması içini kullanılan insan nakil bantlarında bile, kömür taşınıyordu. Bunun için işçiler o yorgunluktan sonra yürüyerek çıkmak zorunda kalırlardı. Ben kaç kez ya banyo yapamadım ya da servisi kaçırdım. Vardiya ve üretimden sorumlu amirler arasında kömür çıkarma yarışı vardı. Bu yarış olmasa olay yaşanmazdı. Yarıştan dolayı ilgisizlik ve önemsememe vardı. Bu baskı beni kaygılandırıyordu. İçimden, kalbimden çok baskı yaptıkları için bu şirketini başına kötü bir olay gelecek diye geçiriyordum."

Üretilen kömürün taşındığı bant durduğu zaman görevlilere 30 kez telefon geldiğini ifade eden Fehmi Dinç, “Bu durumda kalan bir arkadaşım, telefon konuşmasından sonra kendisine artık ne gibi hakaret edildiyse, ne dendiyse, geldi sinirden telefonu yere çarpıp kırdı" dedi.

Bu sırada sanık avukatlarının araya girip müdahale bulunmasına tepki gösteren mağdur ailelerini avukatlarından ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı, “Ne zaman konu üretim baskısına gelse, sanık avukatlarından ses yükseliyor. Karşıda ne zaman hareketlenme olsa, anlıyoruz ki sorun başlıyor" ifadelerini kullandı.

 

“Bant çalıştığı sırada bile tamir yapmamız isteniyordu”

 

Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın sorularını yanıtladıktan sonra sanık avukatlarından Yusuf Koçyiğit'in, bandın taşınan malzemelerden dolayı zorlanıp zorlanmadığına yönelik sorusu üzerine Dinç, “Bant üzerine ağır bir kömür ya da taş parçası geldiği zaman zorlanıyordu. O bant durduğu zaman 30 kez arıyorlardı ama ölüm tehlikesi olduğu zaman aranmıyordu. Benden bant çalıştığı sırada bile tamir yapmam istendi, ölüm tehlikesinde bile bant çalıştırılıyordu" dedi.

 

Tutuklu sanıklar imaj değiştirdi

 

Davanın tutuklu sanıklarının imaj değişikliklerine gittikleri de gözlendi. Madenci ailelerinin de dikkatini çeken yeni imajlarına tepki de gösterdiler. Sanıklardan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'ın, saçını ve zaten var olan sakallarını daha da uzattığı, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı'nın sakal, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'in de bıyık bıraktığı görüldü. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmaya ara verdi.