Dünya

Smolensk faciası gündemden düşmüyor

Polonya Devlet Başkanı Leh Kaçinski, eşi ve birçok üst düzey politikacının da aralarında bulunduğu 96 kişi, 2010’da Smolensk yakınlarındaki uçak kazasında hayatını kaybetmişti. Kazaya ilişkin soru işaretleri sürüyor.

10 Nisan 2017 20:17

Mezar ve anıtlara çelenkler konuluyor, kiliselerde ayinler yapılıyor, meydanlarda sessiz gösteriler düzenleniyor... Polonya, 10 Nisan 2010 yılındaki uçak kazasında ölen 96 kişiyi her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli etkinliklerle andı. 1940 yılında Rusya’nın Katyn köyünde yaklaşık 22 bin Polonyalı’nın, dönemin Sovyet gizli polisi tarafından öldürülmesinin 70'inci yıldönümünde, kurbanları anma törenine katılmak üzere uçakla Rusya'ya giden kalabalık heyette, Devlet Başkanı Leh Kaçinski ve eşinin yanı sıra çok sayıda üst düzey Polonyalı politikacı, general, din adamı ve yüksek mevkilerdeki kamu görevlisi bulunuyordu. Elverişsiz hava koşullarına rağmen Smolensk’teki küçük havaalanına inmeye çalışan uçak, bilinmeyen bir nedenle çevredeki ağaçların tepelerine çarparak düştü. Parçalanıp alev alan uçakta bulunan 96 kişiden kurtulan olmadı.

Polonya hükümeti tarafından oluşturulan soruşturma komisyonu, uçağın muhtemelen pilotaj hatasından düşmüş olabileceğini, yoğun sise rağmen pilotların inmeye çalışmalarının kazaya neden olduğunun tahmin edildiğini açıkladı. Bu kanaat, Rusya’da oluşturulan soruşturma komisyonunun görüşleriyle de örtüşüyordu. Ardından Polonya’da konu büyük bir iç politik tartışma malzemesi haline geldi. Ölen Devlet Başkanı’nın ikiz kardeşi Yaroslav Kaçinski, Rusya’ya yalnız gitmeyi tercih eden dönemin başbakanı Donald Tusk'un da kazada "manevi sorumluluğu" olduğunu iddia etti.

Tusk’a 'vatana ihanet' suçlaması

Ancak aradan yedi yıl geçmesine rağmen konu, Polonya iç siyasetinin gündeminden düşmüyor. Son olarak Savunma Bakanı Antoni Macierewicz, halen Avrupa Birliği Konsey Başkanlığı görevinde bulunan Donald Tusk hakkında "diplomatik ihanet" gerekçesiyle suç duyurusnda bulundu. Polonya yasalarındaki bu tanım, diğer ülkelerdeki "vatana ihanet" suçunun muadili konumunda. Yasalar, bu suça 10 yıllık hapis cezası öngörüyor. Sadece uçak kazası ve sonrasındaki soruşturma sürecini kapsayan söz konusu suç duyurusunda, Tusk'un "Smolensk'teki kazanın aydınlatılması sürecinde ciddi hatalar yaptığı ve Rusya’ya karşı tavizkâr bir tutum sargilediği" iddia ediliyor.

Macierewicz’e göre Tusk, görevini layıkıyla yapmadı. Soruşturmada Rusya’nın dümen suyuna gitti ve enkaz parçaları ile karakutunun Polonya’ya iadesi konusunda ısrarcı olmadı. Oysa dönemin Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev bu konuda Polonya’ya söz vermişti.

Polonya meclisinde oluşturulan bir araştırma komisyonu 2015 yılından bu yana kazanın aydınlatılabilmesi için çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda otopsilerin yapılması ve patlayıcı madde kalıntılarının tespit edilmesi amaçlanıyor.

Hava trafik kontrolörleri de suçlanıyor

Smolensk kazasında hükümet temsilcilerinin muhtemel sorumluluğu konusunda devam eden bir başka davada, Donald Tusk döneminin Dışişleri Bakanı Radoslav Sikorski’nin Salı günü (11.04.) şahitlik yapması öngörülüyor.

Polonya makamlarının "potansiyel suçlular" listesine son olarak Rus hava trafik kontrol görevlileri de eklendi. Asıl amacın, Vladimir Putin karşıtı tutumuyla bilinen Leh Kaçinski’nin devre dışı bırakılması olduğu ve yoğun sise rağmen uçağa bu nedenle "bilinçli olarak" iniş izni verildiği iddia ediliyor. Uçakla kule arasındaki konuşmaların kaydında, kaza sırasında kulede görevli iki Rus hava trafik kontrolörünün, hem pilotlarla hem de kendi amirleriyle yoğun bir iletişim içinde bulundukları duyuluyor. Amirlerine görüş soran kuledeki kontrolörler, sonunda Polonya uçağına iniş izni veriyor.

Konunun sürekli olarak gündemde tutulmasını eleştiren kimi gözlemciye göre ise Smolensk faciası, neredeyse din kadar kutsal bir mevhum haline geldi. İç politikada sürekli etkili bir malzeme olarak kullanılan kaza, Leh Kaçinski ve diğer 95 kurbana da yüksek bir pâye kazandırdı. Smolensk kazası, Polonya'nın ulusal trajedileri arasındaki yerini çoktan almış durumda; tıpkı 1940’daki Katyn katliamı gibi.

©Deutsche Welle Türkçe

Gerhard Gnauck