Dünya

Siyasi vizyonsuz müdahale

Afganistan’da yine sivillerin kanı akıyor. DW editörü Sandra Petersmann, siyasi görevlerin askerlerin omzuna yüklenmesinin, yabancı birliklerin ülkeyi barışa kavuşturmasına mani olduğu görüşünde.

30 Eylül 2015 20:18


"Kunduz'un düşmesinden kim sorumlu? Taliban, rejiminin yıkıldığı 2001 yılından bu yana ilk kez Kunduz'da zafer kutlamaları yapıyor. Almanya'daki siyasi sorumlular bilmelidirler ki Almanya'nın 13 yıl süren, milyarlarca euro ve Alman askerlerinin hayatına mal olan misyonu Kunduz'a barış getirememiştir.

Ama artık sadece Kunduz ve Alman silahlı kuvvetleri değil söz konusu olan. Zaman zaman 130 bin asker üslendiren NATO da Afganistan'ı barışa kavuşturamamıştır. Son NATO birlikleri dokuz ay önce Afganistan'dan ayrıldı. Şimdi Afgan vilayetlerinin çoğunda yeniden kan dökülüyor. Öncelikle de sivillerin. Kunduz'un düşmesi bütün Afganistan'ın akıbeti bağlamında değerlendirilmeli.

Afganistan karmaşası

Afganistan bağlamı ezelden beri beynelmileldi. Hiçbir zaman akla kara, iyiyle kötü ayrımı yapılamazdı. Afganistan'daki durumun ne kadar komplike olduğu Kunduz'un düşmesiyle bir daha anlaşılmış oldu. Ülkenin önemli ticaret ve kaçakçılık yolları kuzeydeki aynı adı taşıyan vilayetten geçiyor. Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı bu güzergâhtan yapılıyor.

Taliban, El Kaide, IŞİD ve yerel savaş baronları ceplerini bu sayede dolduruyor. Hükümet çevreleri de. Hemen hepsinin Pakistan, İran, Özbekistan, Tacikistan, Rusya, Arap dünyası ve Batı'da müttefikleri var.

Vizyonsuzluğun sonu

Kunduzlu siviller düşman kuşatması altında. Sayısız ve belirsiz bir dizi cephe arasında sıkışıp kalmışlar. Bu teşhis bütün Afganistan için de geçerli. Ekim 2001'de ABD liderliğindeki Afganistan askeri müdahalesi başladığında ülkenin demokrasiyle yeniden imarı değil, Usame Bin Ladin'den intikam alma hırsı rol oynuyordu. Ordulara, siyasetin çözüm bulamadığı görevler yüklenmişti. Kesin siyasi hedefler koyan bir vizyon oluşturulmamıştı.

Bunun acısı şimdi çıkıyor. NATO'nun savaş baronlarıyla ortaklık kurmasının bedeli şimdi ödeniyor. Güçlü baronların çoğu devletin kilit noktalarında oturuyor. Çoğu para içinde yüzüyor, silahlı militanları da halka terör uyguluyor. Kunduz'da da durum böyle olduğundan Taliban kaybettiği toprakları zorlanmadan yeniden ele geçiriyor.

Diplomatik çaba

Afganistan'ı kaderine terk etmek en basit çözüm yolu olur. Ama bu çözüm benim gözümde ahlaki bir suç. Afganistan'daki iktidar yapısının yenilenmesinde ve halkın büyük umutlar beslemesinde biz Almanların da payı oldu. Afgan mültecilerin Almanya'ya kaçmak istemesi rastlantı olabilir mi?

Afganistan'ın, 2001 yılında gösterilmeyen samimi siyasi ve diplomatik çabaya ihtiyacı var. Ancak siyasi hedefler hakkında uzlaşmaya varılabildiği takdirde Afganistan'da Alman askerlerine daha ne kadar ihtiyaç var, sorusuna yanıt bulunabilir. Bu kez de askeri çözümü siyasi girişimlere tercih edecek olursak, yine diplomatik hezimete uğrarız."