'Başbakan ne anamızı bıraktı ne babamızı...'
Referandum mitinglerinin 39.sunu Nevşehir’de yapan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, NTV’den Levent Eke’nin sorularını yanıtladı.
Ramazan hoşgörü ayı ama meydanlarda üslup sertleşiyor, sizce yumuşayacak mı?
“Ben sert üslup kullanan birisi değilim. Ama bir şey yanlış söyleniyorsa bunu ortaya koymak isterim. 'Yanlış yaptınız, özür dileyin' diyorum. Başbakan öfkeyi seven ve bunu hitabete katan biri. Ne babamızı bıraktı ne anamızı bıraktı, her şeyden söz etmeye başladı. Kendisi geçmişten beri böyle.
Siyasette tartışma olur ama bunun daha iyi şekilde; kırmadan, dökmeden olması lazım. Ben doğruları anlatmaya çalışıyorum ama bu doğrular Başbakan’ı rahatsız ediyor ve sertleşiyor. Ama ben sertleşmeyeceğim."
Ana konularınızdan biri dokunulmazlıklar. Tanımınız nedir?
"Siyasiler yani milletvekilleri, düşüncelerini özgürce dile getirebilmelidirler. Kürsüde dilediklerini söyleyebilmelidirler. Adli ve organize suçlar içindeki siyasetçi ise yargılanabilmelidir."
Başbakan'la aranızda bir emeklilik polemiği yaşanıyor. Başbakan, ‘işçi emeklisiyim’ diyor siz ise memur emeklisi olduğunu söylüyorsunuz...
"Başbakan, uzun yıllar SGK’ya tabi olarak çalışmış. Belediye başkanlığı ve milletvekilliği dönemi var. SGK'ya emekli olmak için başvuruyor, milletvekili olduktan sonra emekli sandığı emeklisi oluyor; benim gibi...
Kendisi ‘işçi emeklisiyim’ diyor. İnsaf diye bir şey var. Hiçbir milletvekili işçi emeklisi değil. Niye doğruları söylemiyorsunuz deyince de alıngalnlık gösteriyor. Özür dilemek ayıp bir şey değil ama Başbakan ‘işçi emeklisiyim’ derse bu doğru değil.
Ben ne emeklisi olduğuna değinmedim. Benim söylediğim, Başbakan aylığıyla geçinemediğini söylüyor. 10 bin TL’ye geçinemiyor ve şirket kuruyor. ‘Emekli olan vatandaş nasıl geçiniyor, bunu vicdanınıza sordunuz mu?' diyorum.
Benim söylediğim çok iyi algılanmalı. Yanıt verecekse, söylediklerim açık. Bu cümleleri gezeterlerden, televizyonlardan alır yanıt verir ve ben de karşılığında yanıt veirim. İlle de bana yanıt versin denmiyorum.
Benim söylediğim, geçmişte de Başbakan’ın söyledikleridir. ‘Dokunulmazlıklar için parti programımıza bakın’ diyor. Milletvekili ve bürokratların dokunulmazlıkları kalkacak yazıyor. Anayasada bürokratların dokunulmazlığı yok ki...
Benim, ‘niye kaldırmadınız?’ diye sorma hakkım yok mu? Temiz siyaset olsun, milletvekili sadece halkın sorunlarıyla ilgiliensin."
38 il geride kaldı, vatandaşın nabzı nasıldı?
"Ben politikacı olarak ilk kez mitinglere katılıyorum. Belediye başkanlığı adaylığım sırasında başladım. Başbakan’a göre yeniyim.
Meydanlara baktığımda, gençlerin ilgisi beni umutlandırıyor. Bu bakımdan, gelecek açısından kaygı taşımıyorum. Kadınlar ilgi gösteriyor. Gençler ve kadınlar böyleyse, demokrasinin geleceği iyi demektir.
Büyük bir heyecan var. Kalabalık olur, heyecan olmazsa sorundur. Ama ben o heyecanı görüyorum ve bu bana umut veriyor.
39 ili gezgik ve bütün illere gideceğiz. Bazı yurttaşlarla konuşuyoruz, tepki gösteren ve eleştirenler oluyor. Onları saygıyla karşılıyorum. Dertlerini bir poltikacıya özgürce aktarabilmeliler. Onlarla konuşuyorum; insani ve derin bir ilişki kuruyoruz."
Bizim gözlemimiz, sizin MHP’li belediyelerce sıcak karşılandığınız yönünde...
"Evet, güzel karşılıyorlar, çiçek veriyorlar. AKP’li belediyelerden bazıları da aynı şekilde yaklaşıyor. Bu, demokrasinin uygarlaşması açısından önemli. Birbirimizi daha iyi anlamanın vesilesi olacaktır. Bunlar güzel şeyler.
Bizim belediye başkanlarımız da liderleri karşılayabilirler. ‘Niye karşıladınız?’ demeyiz. Sorun şurada: biz siyasette yeni üslup başlatmak ve geliştirmek istiyoruz. İnsani ilişkiler, söylemler olsun, yumuşak ve güzel diyaloglar olsun istiyoruz. Halka umut vaadeden söylemlerden yanayız."
39. il olarak Nevşehir’de giden CHP lideri, yarın Kırşehir ve Kırıkkale’de olacak.