Gündem

"Siyasal İslamcıların eşcinsellik nefretinin ardında ne yatıyor?"

08 Temmuz 2019 12:06

Psikiyatri profesörü Selçuk Candansayar, son zamanlarda eşcinselliğe yönelik nefretin sebebini ele alan bir köşe yazısı kaleme aldı. "Niye şimdi?" diye soran Prof. Candansayar, "Çünkü çöküyorlar ve çok ama çok korkuyorlar da ondan. En çok da kadınların özgürleşmesi ödlerini patlatıyor" diye yazdı.

Candansayar'ın BirGün gazetesinde yayımlanan köşe yazısı şöyle:

Başta siyasal İslamcılar olmak üzere bu günün egemenleri, nefretlerini kusmak için 2019 Onur Yürüyüşü’ nü bahane ettiler. Diyanet İşleri Başkanı, son cuma hutbesinde açıkça LGBT+ bireylere karşı nefret suçu işletmekle kalmadı, felaket tellallığı örtüsü altında linç çağrısında bulunmaktan kaçınmadı.

Eşzamanlı olarak medyada “doğan görünümlü şahin misali” sanki seküler ve hatta gayet bilimsel kanıtlar dışında hiç bir şeyi kabul etmezmiş, hak ve özgürlüklerden yana insanlarmış havasında kişiler ortaya çıktı. Eşcinsellik doğaya aykırıymış, çünkü üremeyi önlüyormuş!

Komplocular da ellerinde tuzla koşuştular. Dünya Sağlık Örgütü’ nün eşcinselliği hastalık kategorisinden çıkarması emperyalist, siyonist bir komploymuş. Böylece eşcinselliği yayarak başta Müslümanlar olmak üzere sömürge ülkeleri çökerteceklermiş!

Alçakça saldırı ise pedofili ile eşcinsellik arasında nedensellik ilişkisi olduğu yalanını yaymaya çalışmaları. Drag festivalindeki çocuk görüntüsünü “henüz reşit olmayan bu çocuk istismar edilmiş olmuyor mu?” diye paylaştılar.

Niye, iki farklı kavram olmalarına karşın çocuk istismarı ile pedofiliyi aynı şeymiş gibi tanımlıyorlar? Pedofiliye maruz kalan her çocuğun istismara uğramış olduğunu ama her çocuk istismarcısının pedofil olmadığını bilmediklerinden mi? Kesinlikle hayır, o kadar ahlaksız ve alçaklar ki, çocuk istismarından yakalandıklarında psikiyatriyi yardıma çağırıp “ama ben hastayım, pedofiliyim” diye suçtan sıyırmaya çalışacaklarını biliyorlar? Demem o ki suçu işlediklerinde hastayım diye istismar etmeye çalıştıkları psikiyatriyi, heteroseksüellik dışı cinsel yönelimleri hastalık olarak kabul et diye yine istismar etmeye çalışıyorlar.

Hiç kusura bakmasınlar ama psikiyatri onların tenasül organlarının keyfine göre tanı icat etmiyor. Psikiyatri pedofiliyi eylem gerçekleşmemişse tedaviye kabul eder, suç işlenmişse önce yargıya ihbar ederek ceza almasına çalışır. Psikiyatrinin cinsellik ve cinsel yönelimle ilgili tarihi acı, ıstırap ve özeleştiriyle doludur. Heteroseksüel, erkek egemen psikiyatri kuramlarından eşitlikçi, özgürlükçü, eleştirel psikiyatriye öyle ha deyince ulaşılmadı.

Psikiyatrinin bize gösterdiği en temel hakikat, dile egemen olanın dünyaya da egemen olduğudur. Bu hakikat, kadını kontrol edenin dünyayı kontrol ettiğini de imler.

Siyasal İslamcıların ve bir takım “pabucumun liberalinin” eşcinsellik nefretinin ardında da bu yatıyor. LGBT+ bireylere cinsellik alanının Alevi’si, Kürdü muamelesi yapmalarının kaynağı da. Nasıl Alevi’yi, Çingeneyi, Kürdü düşmanlaştırarak toplumu içeriğini kendilerinin belirledikleri kurgusal bir “Sünni Türklük” kimliğine sıkıştırıyorlarsa, LGBT+ bireyler üzerinden inşa etmek istedikleri kadınlık ve erkeklik kimliğine de tabi kılmaya çalışıyorlar.

Peki niye şimdilerde nefretten ağızları köpük saçmaya başladı? Bu sorunun en açık yanıtı için sadece haziran ayında kaç kadının saldırıya uğradığına, öldürüldüğüne bakmak bile yeterli. Şule Çet davasına; çalışanı veteriner arkadaşımıza darp ederek tecavüz eden saldırganın en az cezayla yırtması, emeklilik hakkını koruması için savcısı, hakimi, rektörü, YÖK’ ünün elbirliğiyle çalışmasına bakın: ne görüyorsunuz?

Niye şimdi? Çünkü çöküyorlar ve çok ama çok korkuyorlar da ondan. En çok da kadınların özgürleşmesi ödlerini patlatıyor. Başı açığından kapalısına ve çarşaflısına kadınlar, erkeklerin dini, geleneği, örf ve adeti bilumum ideolojik aygıtı hayasızca kullanarak onları kontrol etmeye devam etmek istemelerine karşı çıkıyorlar. Tarikat evlerinde çocukları yakılan, tecavüz edilen kadınlar karşı çıkmaya ve karşı çıktıkça devletin de, dinin de, geleneğin de bir cinsiyeti olduğunu ve o cinsiyetin de “errrkek” olduğunu görüyorlar.

Ali Erbaş, boşuna aile aile diye yırtınıp, cinsiyet eşitliğine savaş açmıyor. Erkeğin reis olduğu, kadının ve çocuğun onun emrine amade olduğu aile!

LGBT+ bireylere yönelik saldırı kadına yönelik saldırının ideolojik aracı. Mücadele errrkek olmaktan özgürleşen erkeklerle ele ele mümkün olacak.