T24 - Hem Ertuğrul Günay’ın protestosu hem de Semih Kaplanoğlu’nun resti ünlü yönetmen Emir Kusturica’yı tekrar ülkesine gönderdi. Geniş kitleler Kusturica’nın Türkiye’de pek bilinmeyen bir özelliğini öğrenmiş oldu. Balkanların yetiştirdiği en yetenekli yönetmen olan Kusturica’nın Miloseviç’i yeterince eleştirmemiş olması, tecavüze uğrayan kadınlar için de miktarın ve olayların abartıldığını söylemesi pek de şaşırtıcı değil aslında. Zira eski Sırbistan Başbakanı Zoran Cinciç de Miloseviç’i Lahey Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne teslim ederken “Çocuklarımızın geleceği için bunu yapmak zorundaydım” cümlesini kuralı neredeyse 10 yıl oluyor. Bir nevi Sırp halkının duygularına tercüman oluyordu eski başbakan. Yani Sırplar, yüzbinlerce insanın ölümünden ve milyonlarcasının dramından sorumlu olan Miloseviç’i suçlu görmüyor, ABD’den gelecek 5 milyon dolarla Sırbistan’ın gelecekteki refahı için milliyetçi bir evladını kurban olarak verdiklerini düşünüyordu. Yaşanan onca iç savaş, siyasi çekişmeler, parçalanan ülkeler, geride sinema yönetmenlerinin dahi milliyetçi olabildiği, muhafazakâr ve sağcı bir toplum yaratmış görünüyor. Ancak tarihin ilerlemeci yüzü Sırbistan için de geçerli.
Kusturica’nın Türkiye’yi terk ettiği günlerde kendi ülkesinde bir başka heyecan yaşanıyordu: Geçen sene güvenlik gerekçesiyle iptal edilmiş olan eşcinsellerin yürüyüşü.
Sırbistan’daki eşcinsellerin gösteri yürüyüşlerinin güvenlik gerekçesiyle iptal edildiğinin dünya ajanslarına düştüğü tarih 2009 yılının eylül ayı idi. Sırbistan’daki aşırı sağcı-milliyetçi-dinci gruplar Belgrad caddelerinde eşcinsellerin yürüyüşlerine izin vermeyeceklerini açıkladılar. Belgrad’ın farklı bölgelerinde “Sizleri bekliyoruz” afişleri asan aşırı sağcı gruplar nedeniyle polis eşcinsellere güvenliklerini sağlayamayacağını söyledi. Tüm bu güvenlik sorunları nedeniyle eşcinseller yürüyüşlerini iptal etmek zorunda kaldılar. Aşırı milliyetçi “1389 Sırp Halk Hareketi” iptal kararını Sırp halkının bir zaferi olarak nitelendirmiş ve vatansızlar ile satanistlerin kendi topraklarında barınamayacağını duyurmuştu.
Aradan 1 sene geçip takvim yaprakları 2010’un ekim ayını gösterdiğinde geçen sene yürüyüşleri iptal edilen eşcinselleri bu sefer renkli giysiler içinde, ellerinde gökkuşağının renklerine bürünmüş bayraklar, atkılar, flamalar ile Belgrad caddelerinde yürüyüşlerini yaparken görüyoruz. 10.10.10 tarihi Sırbistanlılar için de bir milat oldu belki de. Bir sene içinde aşırı milliyetçi-dinci grupların tehdidi azalmış, Sırbistan’ın hoşgörü bahçesinde çiçekler açmış ve eşcinseller üzerindeki ayrımcılığı körükleyen yasanın kalkması için adımlar mı atılmış? Bu Pazar Belgrad caddelerindeki polisin oluşturduğu güvenlik kordonunu kırmak için aşırı sağcılar tarafından hazırlanan molotof kokteyllerini, ufak kaya parçalarını, havada uçuşan göz yaşartıcı bombaları, “eşcincellere ölüm” pankartlarını görünce geçen seneden bu yana değişen şeyin Sırbistan’ın fikir dünyası olduğunu değil, olsa olsa emniyet teşkilatının artık eşcinsellerin yürüyüşünü koruyacak kadar polise sahip olması ile açıklayabiliyoruz. 5 bin polis aşırı sağcı protestocuları eşcinsellere iki bloktan daha fazla yaklaştırmadı. Tüm bu arbededen sonra birinin durumu ağır olmak üzere 40 kadar polis yaralandı, 270 protestocu gözaltına alındı ve 100'ü de şiddete başvurmak ve yağmacılık suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Binlerce aşırı sağcı, eşcinselliğin Sırpların dinine ve aile değerlerine aykırı olduğunu iddia ettikleri için bu yürüyüşlere izin verilmemesi gerektiğini söylüyor. Muhafazakâr ve milliyetçi olmalarıyla bilinen Sırbistan halkı için eşcinsellik hâlâ bir tabu. Ancak Avrupa Birliği’ne girmek isteyen Sırbistan’ın, özellikle de hükümetin azınlık haklarına saygılı, farklı cinsel tercihlere karşı hoşgörülü olduğunu göstermesi açısından önemli bir yürüyüştü. Pazar günü 5 bin polis memurunun güvenliği sağlamak için görev alması ve canları pahasına protestocuları eşcinsellere yaklaştırmaması Sırbistan’da gösteriden daha fazla konuşuldu. Sırplı yetkililer Avrupa ile bütünleşebilmek için herkesin insan haklarına saygı duyacaklarını göstermiş oldu.
Toplumdan gelen onca baskıya, dini liderlerin açıklamalarına, aşırı milliyetçilerin tehditlerine rağmen gösterinin arkasında durmaları, polislerin canları pahasına eşcinselleri protestoculardan koruması başka türlü açıklanamaz.