Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu, şarkıcı Sıla'yı darp eden oyuncu Ahmet Kural için "İnsanlıktan nasibini alamamış kişi" ifadesini kullandı. Uğuroğlu çağrıda bulunarak, "Sinema filmi, televizyon dizisi ve reklam filmi yaptıran yapımcılar ve şirketler bu Ahmet Kural denen insanlıktan nasibini alamamış kişiye asla iş vermemeliler" dedi.
"Ahmet Kural iş bulamamalı" başlığıyla bir yazı kalame alan Uğuroğlu, 3 ay uzaklaştırma alan Kural için "Ben yargıç olsam ömür boyu yaklaşmama cezası verirdim" ifadesini kullandı. Uğuroğlu şunları kaydetti:
Şarkıcı Sıla'nın sevgilisi oyuncu Ahmet Kural tarafından darp edilmesi gündemde yer alıyor.
Öncelikle lafı uzatmadan bu konudaki net görüşümü bir çağrı da yaparak sizlerle paylaşayım.
Sinema filmi, televizyon dizisi ve reklam filmi yaptıran yapımcılar ve şirketler bu Ahmet Kural denen insanlıktan nasibini alamamış kişiye asla iş vermemeliler.
Yargı 3 ay Sıla'ya yaklaşmama cezası vermiş.
Ben yargıç olsam ömür boyu yaklaşmama cezası verirdim.
Değerli okurlarım 31 Ekim'de, "Sevgi var, hoşgörü var, şiddet yok" konulu söyleşiye, gazeteci, yazar, akademisyen Hulki Cevizoğlu, Uzman Psikolog Şenay Ölmez ve Avukat Faruk Enes ile birlikte konuşmacı olarak katıldım.
Şiddetsiz Toplum Derneği ve Çiğdemim Derneği'nin iş birliğinde Çankaya Belediyesi'nin Çiğdem Mahallesindeki Çiğdem Evi'nde düzenlendi bu güzel toplantı.
Önce Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen'in önceki hiçbir belediye başkanının başaramadığı harika bir tesisi Çiğdem Mahallesine kazandırması nedeniyle kutlayayım. Başkan Taşdelen'den mahalle sakinlerinin kullanımına tahsis ettiği çok amaçlı bu yatırımı her mahalleye kazandırmasını da isteyeyim.
Gelelim kendilerini, "Bağımsız, tarafsız ve gönüllü bir hareket" olarak tanımlayan Çiğdemim Derneği'ne.
1996 yılında o zamanın muhtarının çevresinde örgütlenen 14 mahalleli tarafından mahallenin sorunlarının çözülmesi için kurulmuş ve üye sayısı son beş yılda 620'ye çıkmış.
Temel amacı semt sakinlerinin yaşam kalitesini artırmak, giderek unutulmaya yüz tutan komşuluk ilişkilerini güçlendirmek olan Çiğdemim Derneği harika bir sivil toplum örneği olarak Avrupa Birliği fonlarından maddi destek de almış durumda.
Başkanı Fatih Aksoy'u, yönetimini ve üyelerini yürekten kutluyorum.
Sırada Şiddetsiz Toplum Derneği kurucusu ve başkanı değerli ağabeyim duayen gazeteci, spor adamı ve kurucusu olduğu sivil toplum kuruluşları ile farklılık yaratan Rıza Sümer var.
Rıza Sümer, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinin Bankacılık İşletmesi Bölümünü 1969 yılında iyi derece ile bitirdi. 1966-72 yılları arasında, Ankara'nın Yeni Tanin Gazetesi'nde spor yazarlığı yaptı. 1969'da çaylak olarak gazeteciliğe başladığım Yeni Tanin Gazetesinde merhum gazeteci babam Faik ve merhum gazeteci ağabeyim Alirıza Uğuroğlu ile benim gazeteci olmamda emeği olan insandır Rıza Sümer.
Ankara Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (1974), Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu (1980), Türkiye Gençlik Birliği derneği (1997), Türkiye Gençlik Federasyonu (2004) ve son olarak Şiddetsiz Toplum Derneği'nin (2015) kurucu başkanıdır.
Rıza Sümer'in başlattığı, milletvekili seçilme yaşının 30'dan 22'ye indirilmesi girişimi sonucunda seçilme yaşının 25'e indirilmesi unutamadığım başarılarından sadece bir tanesidir.
Sümer söyleşinin açış konuşmasında, "İnsanlık tarihi ne zaman başlayacak biliyor musunuz? Dünyada hayvana, çevreye ve insana karşı şiddetin son bulduğu gün işte o zaman insanlık tarihi başlayacaktır" diye harika bir saptama yaptı.
Sözlerime tam tersi bir cümle ile ülkemizde ne yazık ki "Sevgi yok, hoşgörü yok, şiddet var" diye başladım. Siyaset ve medya konularındaki şiddetten bahsettim.
Danıştay'ın Andımız kararı sonrası uğradığı siyasi şiddeti, televizyon haberleri ile çizgi filmlerinde yer alan şiddeti örnekleyerek anlatıp RTÜK'ün şiddet konusunda etkisiz kalmasının yasasına aykırı olduğunu vurguladım.
Şu cümlelerle konuşmamı tamamladım: Bazen düşünüyorum bu kadar şiddet, hırsızlık, uğursuzluk olan ülkemizde bir de yüzde 99'umuz Müslümanız diyoruz. İnanılır gibi değil. Kul korkusu yok, Allah korkusu yok. İnsanın içinden gelen bir dürtü yok. Bu kadar şiddetin olduğu bir yerde ne konuşacağız? Sevgiden, hoşgörüden mi bahsedeceğiz? Nasıl bahsedeceğiz?
Gazeteci, yazar, akademisyen Hulki Cevizoğlu kardeşim çok güzel bir konuşma yaptı. Ama şunu da vurgulayayım ki Hulki hâlâ öğrenci, hâlâ okuyor, psikoloji yüksek lisansını bitirip uzman psikolog oldu, şimdi de sosyoloji doktorasını bitirmek üzere.
Ne yazık ki Cevizoğlu'nun "Ceviz Kabuğu" programı hâlâ televizyon ekranlarında yok. Söyleşiye katılanların tamamı Hulki'yi ekranlarda görmek istediklerini dile getirdiler.
Cevizoğlu, "Şiddetin kökenlerini araştırdığımız zaman çok farklı yerlere geliyoruz. Bizler sonuç olarak şiddetsiz, Pollyanna gibi bir toplum isteyebiliriz ama bu mümkün değil. O zaman ne yapacağız? Hukuk düzenleyici olarak devreye girecek ve kurallar koyacak ki insanlar bu kuralların dışına çıkmasın" diye konuştu.
Uzman Psikolog Şenay Ölmez ve Avukat Faruk Enes de şiddet konusundaki görüşlerini açıkladılar.
İzleyiciler arasında bulunan Bağımsız Arabulucular Derneği Başkanı Avukat ve arabulucu Dursun Yassıkaya ile futbol hakemliğini "taraftar şiddeti" nedeniyle bırakan Serdar Çakan da görüşleri ile söyleşiye katkı sağladılar.
Bu toplantı sonrası haberlerde bir baktık ki Ahmet Kural adlı saldırgan sevgilisi şarkıcı Sıla'ya şiddet uygulamış.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da "Kendisini aradım, üzüntülerimi dile getirdim. Türkiye'nin sevilen sanatçısı. Kadına, sanatçıya şiddeti kabul etmiyoruz. Sanatçı toplumun dinlediği, beğendiği bir kişi. Geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Üzülmemesini söyledim. Toplum sizin yanınızda dedim" diye konuştu bir televizyon programında.
Ve aklıma, "Sevgi yok, hoşgörü yok, şiddet var" sözüm geldi.
Ahmet sevgilisi Sıla'ya şiddet uygulamış.
Ne kadar acı ne kadar vahşice, ne kadar insanlık dışı, ne kadar utanç verici değil mi sevdiğine şiddet uygulamak?