Soner Sezer
Twitter: @Sonerchik
Fransız Libération gazetesinin Paris’teki ofisine 18 Kasım 2013 Pazartesi günü saat 10.12’de bir silahlı saldırı gerçekleştirildi. 35-40 yaşlarında olan erkek saldırgan, çantasında taşıdığı pompalı tüfekle gazete binasının girişinde 23 yaşındaki bir fotoğrafçıyı iki kurşunla ciddi şekilde yaraladıktan sonra hiç bir şey söylemeden binadan ayrıldı.
Olayın üzerinden bir saat geçmeden Kültür Bakanı Aurélie Filippetti, İçişleri Bakanı Manuel Valls ve Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoë gazetenin genel merkezine gelerek Genel Yayın Yönetmeni Nicolas Demorand’a geçmiş olsun dileklerini ilettiler. Olaydan yaklaşık bir buçuk saat sonra ise bu kez, yakınlardaki Société Générale bankasının bir şubesinde silah sesleri duyuldu. Olaydan 3 gün önce, Cuma günü BFM TV’ye de bir silahlı saldırı düzenlenmesi, saldırganın aynı kişi olabileceği şüphesini arttırdı ve polis birimleri ile diğer yetkililer olaya büyük bir ciddiyetle yaklaştılar. Olayda hedefin bilgi alma özgürlüğü olduğunun altını çizen devlet başkanı François Hollande’ın İçişleri Bakanı’na verdiği talimat üzerine, Paris’teki tüm gazete ofislerine koruma polisleri yerleştirildi. Saldırının ardından birkaç saat geçtikten sonra ise bu kez gazetenin internet sitesi siber bir saldırının hedefi oldu ve bir süreliğine siteye erişim kesildi. Yaşadığı saldırı üzerine Liberation gazetesinin dünkü manşeti; “Silahını çıkardı ve iki el ateş etti” oldu. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Nicolas Demorand, “Devam Edeceğiz” başlığını taşıyan yazısında, “bildiğimiz yolda, özgür gazetecilik yolunda yürümeye devam edeceğiz” dedi. Demorand’ın yazısının haber alma özgürlüğü ve basın ilkeleri açısından hepimize örnek teşkil etmesi gerekir. Yazının Türkçe tam metni şu şekilde:
'Devam Edeceğiz'
“Gazetemizin giriş holünde mutlak bir dehşet. Evimiz dediğimiz bu yerde hem de. Libération için giriş(accueil), gazetenin hepimize ait olması demek, caddenin hemen yanı başında, saklayacak hiç bir şeyi olmadığı için şeffaf bir ofise sahip olmak demek. Ofisimiz her zaman, yakından geçen komşularımızın bir selam vermek için uğradığı, bazı yazar ve muhabirlerimizin ilgisini çekeceklerini düşündüğü haberleri getirdiği bir yer oldu. Bizim inancımıza göre bir cadde, bir bina, bir ofis, bir gazete kamusal alandır ve tüm demokrasilerin temelinde de bu alan, fikirlerin, değerlerin ve inançların buluştuğu mekândır. Bir arada yaşamaktan mutlu olduğumuz bu yerde, biliyor ve kuvvetle hissediyoruz ki; bizi ayıran her şey, aynı zamanda bizleri birleştiriyor.
Dün sabah, bu mekânda elindeki silahıyla etrafa ateş açan bir adam, gencecik bir fotoğrafçının ciddi şekilde yaralanmasına sebep oldu. Birkaç saniye içinde, giriş holümüz, olay yerine, hatta İçişleri Bakanı Manuel Valls’ın da ifade ettiği gibi savaş alanına döndü. Koridorlarda gazetecilerin yerini polis memurları aldı. Görevli memurlar tüm gün, vahşice ve haince yapılmış bu ürkütücü saldırıyı aydınlatmak için çalıştılar.
Yaşanan bu acı olay ve Cuma günü meslektaşlarımızı hedef alan BFM TV saldırısı ertesinde tüm medya organlarının genel merkezleri koruma altına alındı. Burası Fransa’nın başkenti Paris, yıl 2013. Akıl almaz, utanç verici ama gerekli bir müdahale.
‘Gazete’ nedir? Demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru. Fikir alışverişinin taşıyıcısı, hatta zaman zaman fikirlerin çarpıştığı bir platform. Vatandaşların ‘özel yaşam’ haklarını kullanmalarına yardım etmek amacıyla fikirlerin toplandığı ve topluma nüfuz ettiği yer. Demokrasinin olduğu yerde doğan ve fikirlere tartışma alanı açan bir mecra. Bir gazeteye ateş etmek, sadece mesleklerini yapan kadın ve erkeklerin hayatına kastetmektir. Ve aynı zamanda, bizim için ‘Cumhuriyet’i oluşturan değerlere (ç.n. özgürlük, eşitlik, kardeşlik) yapılan bir saldırıdır.
Bu konuda büyük laflar etmeye gerek yok, sadece bu olayın maalesef 2013 yılı Fransa’sında gerçekleştiğini hatırlatmak yeterli. Libération’un maruz kaldığı bu trajedi sadece ürkütücü bir saldırı değil, aynı zamanda büyük bir kararlılıkla, anlaşılmaz bir nefretle yapılan korkunç bir taciz. Yaşadığımız üzüntü ve şokun ötesinde, sahip olduğumuz iyimserlik ve açık yüreklilik biz demokratları her zaman cesaretlendirmektedir.
Libération gazetesi değişmeyecek. Derinden bir sarsıntıya maruz kalsak da, kırk yıldan bu yana savunduğumuz ve yürekten bağlandığımız değerleri savunmaya her zaman devam edeceğiz. Biz yine şiddet içermeyen kendi silahlarımızla, yani özgürlük ve gazetecilikle bu saldırılara göğüs germeye devam edeceğiz. İnanıyoruz ki, bizi hedef alan bu hain saldırıya karşı bizi güçlü kılan en değerli şey, yanımızda olduğunu bildiğimiz tüm kamuoyunun desteğidir. İnandığımız değerlerin, gazetecilik ilkelerinin ve hiçbir fikrimizin bu saldırıya kurban gitmesine izin vermeyeceğiz. Takındığımız bu tutum, demokrasiye olan inancımızdan kaynaklanmaktadır. Libération ekibi olarak tüm okuyucularımıza, bilhassa da saldırıda ciddi şekilde yaralanan genç meslektaşımıza, ailesine ve yakınlarına geçmiş olsun dilerken, tüm arkadaşlarımla her zaman olduğu gibi güçlü ve birlikte olduğumuzu bilmenizi isterim.”