Libya'nın devrik lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi, 6 yıllık mahkûmiyetinin ardından hafta sonu serbest bırakıldı.
Oğul Kaddafi, üç ay kaçtıktan sonra, Kasım 2011'de Libya'nın güneyinde isyancılar tarafından yakalanmıştı.
Her ne kadar Libya yönetiminde resmi bir görevi olmasa da o, yıllarca babasının arkasındaki en etkili figür ve babasının olası varisi olarak görüldü.
İyi bir İngilizcesi olan Kaddafi, bazı çevreler tarafından Libya hükümetinin reformcu yüzü olarak algılandı.
2011'deki ayaklanmada isyancılar başkent Trablus'a yaklaşırken, Kaddafi'nin 9 oğlundan ikincisi olan Seyfülislam, sonuna kadar savaşacağını açıkladı.
Ona göre isyancılar "ayyaş, haydut, terörist" insanlardı.
Ancak diğer aile üyeleri kaçtıktan veya öldürüldükten sonra o da Zintan kentinde yakalandı.
Artık merkezi bir yönetimin ve hukuk sisteminin kalmadığı ülkede isyancılar tarafından ölüm cezasına çarptırıldı ve sonrasında 6 yıl boyunca esir tutuldu.
6 yıl sonra yayımlanan fotoğrafları, onun bazı parmaklarını kaybettiğini gösteriyor.
BBC muhabiri John Simpson, esaretinin ilk dönemlerindeki ilk mahkeme duruşmalarında ön dişlerinin bir bölümünü kaybettiğinin görüldüğünü de söylüyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, 2011'deki gösterilerin şiddetle bastırılmasında rolü olduğu iddiasıyla insanlığa karşı suç işlediğini savunarak Kaddafi'yi yargılamak istiyor ve müzakareler yürütüyordu.
1972'de doğan Kaddafi, Libya'nın 2000 ila 2011 yılları arasında Batı ile yakınlaşmasında önemli rol oynadı.
O, Kaddafi ailesinin vakfının başkanıydı ve Libya Yatırım Otoritesi'nde milyarlarca dolarlık servete sahipti. Ancak bu servete sahip olduğunu hep reddetti.
Kaddafi, elindeki maddi imkânları Batı ile ilişkiler kurulması için kullandı.
Babasının nükleer silah programından vazgeçmesi için yürütülen müzakerelerde yer aldı ve daha sonra, Libya'daki bir hastanedeki çocuklara HIV virüsü bulaştırmakla suçlanan altı Bulgar doktorun serbest bırakılması görüşmelerinde arabuluculuk yaptı.
1988'deki Lockerbie bombalı saldırısı, 1986'daki Berlin gece kulübü saldırısı ve 1989'daki UTA 772 uçağının düşürülmesi olaylarında hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat verilmesiyle ilgili müzakerelere katıldı.
Lockerbie bombalı saldırısı nedeniyle mahkûm olan Abdelbaset el-Megrahi'nin serbest bırakılması için yapılan görüşmelere katıldığı da belirtiliyor.
Bu anlaşmalardan sonra Libya'ya yönelik uluslararası yaptırımlar kaldırıldı.
Bu dönemde Libya hem siyasi hem de ekonomik açıdan yeni bir değişim sürecine girmişti.
Libya'daki petrol sektörü gelişmeye başladı ve ülke, Sahra Çölü'nün güneyindeki ülkelerden gelen göçmenlerin Avrupa'ya akışıyla mücadele etmeyi kabul etti.
Londra'da bir evi olan Seyfülislam Kaddafi'nin hem İngiliz siyasetçiler hem de Kraliyet ailesiyle bağlantısı vardı.
York Dükü Prens Andrew'le iki kez biraraya geldi. Görüşmelerden biri Buckingham Sarayı'nda, diğer Trablus'ta gerçekleşti.
Hayvan olarak iki kaplan besliyor, şahinlerle çölde ava çıkıyor (Bu, Arap kraliyet ailelerinin bir geleneğiydi) ve amatör olarak resim yapıyordu.
Kaddafi, babasının varisi olduğu iddiasını hep reddetti.
Siyasi reform çağrıları yapıyordu. Bu, İngiliz üniversitesi London School of Economics'teki (LSE) doktora tezinin de konusuydu.
Kaddafi'nin göstericilere karşı baskı uygulanmasındaki rolüyle ilgili iddialar gündeme gelince, LSE Rektörü Howard Davis görevinden istifa etti.
Bunun nedeni ise Davis'in, öğrenci Kaddafi'nin başında olduğu vakfın LSE'ye bağışlarını kabul ettiği için büyük eleştirilere maruz kalmasıydı.
Londra Üniversitesi ise Kaddafi'nin tezinin intihal olduğu iddiaları ardından tezin gerçekliğinin araştırılmasını istedi.
Kaddafi 19 Kasım 2011'de, babasının Sirte'de ele geçirilip öldürülmesinden bir ay sonra yakalandı.
İsyancılar Kaddafi'yi, Trablus'a ilerleyişleri sırasında Ağustos 2011'de yakaladıklarını iddia etmişti ancak o, daha sonra başkentteki bir otelin dışında ortaya çıkıp destekçilerini selamlamıştı.
Kaddafi daha sonra yeniden ortadan kaybolmuştu, ta ki yakalanana kadar.
Milis güçleri onu Zintan kentinde yakaladı. Sonunda 2015'te Trablus'ta gıyabi olarak yargılandı.
İlk yakalandığında avukatları Kaddafi'nin şunları söylediğini aktardı:
"Ölmekten korkmuyorum ama eğer beni böylesi bir yargılama sonrası infaz ederseniz buna cinayet demeniz gerekecektir."
Libya basınındaki haberler doğruysa Kaddafi ülkenin doğusuna gitti.
Muammer Kaddafi sonrası Libya, batıdaki başkent Trablus ve doğudaki Tobruk'ta bulunan iki farklı yönetim arasında bölünmüştü.
Şimdi Tobruk'taki hükümetin Kaddafi'ye af sağladığı iddia ediliyor.