Eski Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, hayatında bu kadar üzerinde çalışılan IMF programı görmediğini belirterek ''Uzlaşmazlık noktası ne olursa olsun çok daha kısa zamanda halleder veya (Yapmıyorum) der işin içinden çıkarsın'' dedi.
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından Anemon Otel'de düzenlenen 'Küresel Kriz ve Türkiye' konusundaki seminere eski Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti konuşmacı olarak katıldı.
Serdengeçti, 1977 ile 1980 öncesi haricindeki krizlerin kısa sürdüğünü, Türkiye'nin birden bire krize girdiğini ama aynı hızla da krizden çıktığını anlattı.
1994 krizinin 9 ay, 2001 krizinin ise 1 yıl sürdüğünü belirten Serdengeçti, ''Her kriz geçirdiğimizde küçülüyoruz ama ertesi yıl büyüyoruz. Yaşadığımız şey düpe düz krizdir. Krizin en yaygın tanımına göre iki çeyrek bir ekonomi küçülürse o ekonomi krizde demektir. Buna göre Türkiye en son krizi 2001'de yaşamıştır, bir de şimdi yaşamaktadır. Kur ve faizin istikrarlı olması bizim bir kriz yaşadığımız gerçeğini değiştirmez'' diye konuştu.
Ekonomik programla toplumu etkileyip beklentileri olumlu yönde değiştirmek için yapılacak şeyin tüm belgeleri kenara koyup toplumun önüne bir belge koymak olduğunu ifade eden Serdengeçti şöyle konuştu:
''Niyet mektubu koyun. Niyet mektubu sadece IMF'ye verilir diye bir kaide yok. Hükümetler tarafından topluma da verilebilir. Bu niyet mektubunun içine (Ben şunu yapacağım şu tarihe kadar, yapmazsam da yaptırımı bu olacak) gibi hususları belirt. Maalesef o noktada değiliz. Maliye politikası ile ilgili üzüldüğüm bir konu ise Sayın Babacan, (2011'de, yeni mali kural koyacağız) diyor kamu maliyesi ile ilgili olarak. O politikanın kredibilitesini arttırmak için, anlamıyorum neden 2011. Yıllardır bu konularda çalışılıyor, tecrübemiz var. Ülkenin 2001 ve 2002'de konan mali kurallara ne oldu?. Burada bir sorun var. Yeni mali kuralı erteliyoruz, eskileri yıkıyoruz. Bu durumda mali politikamızın kredibilite sağlaması oldukça zordur. Merkez Bankası bir şeyler yapıyor, dayanamıyoruz. 10 puan faizleri düşürdükten sonra onu da eleştirmenin bir yolunu buluyoruz.''
-PARA POLİTİKASI VE IMF-
Para politikası ile ilgili doğru şeylerin yapıldığını, herhangi bir ülkede ekonomik programın başarılı olabilmesi için olmazsa olmaz olanın ''etkin iletişim politikası'' olduğunu, doğru politikaların topluma iyi bir şekilde anlatılması gerektiğini vurgulayan Serdengeçti, ''Maalesef burada çok eksiklikler görüyorum. Açık ve dürüst bir iletişim politikası göremediğim gibi insanları teşvik etmek yerine daha ziyade tehdit eder gibi görüyorum. Bazı hususlarda ise oyalama görüyorum, oysa gerçeklerin söylenmesi lazım. Ben yıllarca doğruları söyledim Merkez Bankası hiçbir şey kaybetmedi. Doğru iletişim politikası ile güven gelir, bekleyişler düzelir, tüketim ve yatırım artmaya başlar, bu da büyümenin geriye gelmesi demektir.'' dedi.
''IMF'nin parasına ihtiyacımız yok'' söylemlerini kötü iletişim politikası olarak değerlendiren Serdengeçti şöyle devam etti:
''Kendi programımız var dedik. Ama bana göre yok. Kusuruma bakmasınlar, 1,5 yıldır çalışmak ne demektir. Ben hayatımda bu kadar üzerinde çalışılan IMF programı görmedim. Uzlaşmazlık noktası ne olursa olsun çok daha kısa zamanda halledilir veya (yapmıyorum) der işin içinden çıkarsın. Enflasyon lobisi Türkiye'de iki tanedir. Birisi faiz, diğeri dövizdir. Kur ile faiz bu ülkede farklı gitmez. Galiba bizim döviz lobisi anladı ki IMF ile anlaşma yapılırsa Merkez Bankası faizi ne kadar düşürmüş olursa olsun kur yine aşağı doğru gidecek (yapmayın) diyor.''
Serdengeçti, krizi anlamak için geç kalınmış olmadığını, yaygın, derin ve uzun bir kriz ile karşı karşıya olunduğunu kaydetti.