Almanya'da AB-ABD Transatlantik Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Anlaşması'na karşı sesler giderek yükselirken Foodwatch adlı tüketiciyi koruma kuruluşunun kurucusu ve Genel Müdürü Thilo Bode, anlaşmanın tehlikelerine dikkat çeken bir kitap yazdı. "Serbest Ticaret Yalanı TTIP" (TTIP Die Freihandels Lüge) adlı kitap, Almanya’da çoktan en çok okunanlar listesinde yerini aldı. Bode, Deutsche Welle’den Gero Rueter’in sorularını yanıtladı:
Deutsche Welle: Sayın Bode, kitabınızın isminde atıfta bulunduğunuz yalan bu anlaşmanın neresinde?
Thilo Bode: Yalan, AB ile ABD arasında yapılması planlanan anlaşmada gümrük mevzuatlarında kolaylığa gidilmesi gibi klasik bir serbest ticaretin söz konusu olmaması. Bu anlaşmada önemli olan iki nokta var. Bunlardan biri, önemli sosyo politik düzenlemelerin de dahil olduğu ticari engeller kalkacak, bir diğeri de yasa koymada ekonomik çıkarların etkisi daha çok artacak. Ve işte bu noktada demokrasi için büyük tehlikeler görüyoruz. O nedenle anlaşmayı reddediyoruz.
DW: Anlaşmanın gıda maddeleri üzerindeki etkisi nedir?
Bode: Mevcut gıda maddelerinin kalitesi zaten iyi değil. Bizim endişemiz, anlaşmanın gelecekte bu kalitenin artırılmasını engellemesi. Anlaşma, çok yönlü tedbirler öngörüyor ve devletin birçok alanda yeni düzenlemelere gitmesini engelliyor.
DW: Devleti nasıl engelleyebilir bu anlaşma, açıklayabilir misiniz?
Bode: TTIP kapsamındaki kuralların devletler hukuku açısından bağlayıcılığı bulunuyor ve bu kurallar, ulusal ve AB yasalarının üstünde tutuluyor. Gelecekte yapılacak yasaların o nedenle TTIP’ye uyumlu olması gerekiyor. Örneğin anlaşmada hayvancılık ile ilgili bir standart belirlenmişse, Avrupa bunu tek yönlü olarak değiştiremez, hayvanları daha fazla korumaya kalkışırsanız o zaman ABD’yi de ikna etmeniz gerekecek.
Oysa biz tüm hayvancılık koşullarının iyileştirilmesini istiyoruz. Yığınla antibiyotik kullanımını, civcivlerin öldürülmesini, kümeslerde kapalı tutulan hayvanların koşullarını düşündüğünüzde, burada önemli değişikliklerin yapılması gerekiyor. Ancak bu koşulları düzeltmeye yönelik düzenlemeler TTIP mekanizması sayesinde zorlaşacak: Çünkü karşılıklı kabul edilen standartlar tek yönlü olarak değiştirilemeyecek veya iyileştirilemeyecek. Ortağınızın onayı olmadan bu tarz değişiklikler yapmakla kanunlara karşı gelirsiniz. İşte o nedenle TTIP yasa koyucuların esnekliğini sınırlandırmaktadır. Yani TTIP sayesinde bizim parlamenterlerimizin gücü kısmen ellerinden alınmaktadır ve bu da bizim en büyük eleştirimiz. Ancak TTIP yanlıları bunu açıkça dile getirmiyor.
DW: Peki siz TTIP’ye nasıl bir alternatif öneriyorsunuz?
Bode: Gümrük ve ticari engeller bu karmaşık anlaşma olmadan da giderilebilir. Bu şekilde örneğin otomobil üreticileri bir araya gelip sinyal renklerini standartlaştırabilir ve AB de ABD ile görüşüp buna uygun kararlar alır. Bunun avantajı, hiçbir sözleşmeyi bozma cezasına veya ticari ortağın hiçbir yaptırımına maruz kalmadan standartları tek yönlü olarak değiştirme olanağı sunması. Oysa bunu TTIP gibi kapsamlı bir anlaşmada yapmanızın imkanı yok.
Daha açık konuşmak gerekirse, TTIP tamamen büyük firmalar tarafından tetiklenen bir proje ve bu firmalar gelecekte yapılacak düzenlemelerde mümkün olduğunca söz hakkı sahibi olmak, onları mümkün olduğunca ertelemek, sulandırmak ve engellemek istiyor.
DW: Kitabınızda kamuoyuna sunulan birçok bilginin yanlış olduğunu ortaya çıkardınız. Acaba nasıl tepkiler aldınız?
Bode: İlk başlarda TTIP için harika olacak, istihdam yaratacak ve ekonomik büyümeyi sağlayacak gibi övgüler yazıldı çizildi. Sonra bu belirtilen rakamların kamuoyuna 10 kat daha fazla, bazen de tamamen yanlış yansıtıldığını fark ettik. Avrupa’da beklenen yaklaşık 120 milyar euroluk gayri safi yurtiçi hasılanın 10 yıl içerisinde bir trilyonu geçeceği gibi. Anlaşmanın istihdama etkisi ölçüsüzce abartıldı, varsayımlar tamamen hayal ürünüydü. O nedenle şimdi birçok kuruluş kamuoyuna yansıttığı rakamları düzeltmek zorunda kaldı. Örneğin Alman Sanayiciler Birliği (BDI) ve Alman Otomobil Endüstrisi Birliği gibi. Şimdi ise TTIP yanlıları rakam vermekten uzak duruyor, bunun yerine yoksulluğa düşmemek için TTIP'nin gerekli olduğunu savunuyor.
DW: Peki, size göre anlaşma bu haliyle suya düşer mi?
Bode: Almanya’da kamuoyu çok tepkili. Bu tepki diğer AB ülkelerinde de giderek büyüyor, politikacılar huzursuz oluyor. Sanırım birçok politikacı, toplumdan bir şeyler sakladığı ve açık kartlarla oynamadığı için vicdan azabı duymaya başladı. Ve bu tutum, bu şeffaflıktan uzak müzakereler daha fazla tepkiyi de beraberinde getirdi… Emin değiliz. Ama Fransa’daki kamuoyunu da Almanya’daki kadar harekete geçirebilirsek, o zaman anlaşmanın bu hali ile suya düşmesi için bir şansımız var demektir. Bu da tabii harika olur.