Hakkari'nin Esendere beldesine bağlı Duranlar (Avyan) köyünde yaşayan Şerali Dereli adındaki 61 yaşındaki çiftçinin 29 Ekim'de askerler tarafından silahla vurularak öldürüldüğü iddia edildi.
30 Ekim'de köyünde toprağa verilen Dereli'nin öldürülmesiyle ilgili haber yapan Mezopotamya Haber Ajansı (MHA), çiftçinin yakınları tarafından olay yerinde çekilmiş bazı video görüntüleri ve ses kayıtlarını da yayımladı.
Hakkari Valiliği ise Şerali Dereli'nin uyuşturucu ticaretinden suç kaydının olduğunu belirttiği bir açıklama yaptı. Açıklamada, Dereli'nin askerler tarafından vurulduğu haberlerinin asılsız olduğu belirtildi:
"Terörün finansmanı ve kaçakçılığın önlenmesi amacıyla İran sınırına yaklaşık 7 km mesafede PKK/KCK terör örgütü mensuplarının geçiş güzergahı üzerinde yürütülen planlı operasyon faaliyeti sırasında karşılaşılan gruba yönelik yapılan tüm DUR ihtarlarına uyulmaması ve gece karanlığından yararlanarak kaçmaya başlanılması üzerine ilgili mevzuat çerçevesinde güvenlik birimlerimizce müdahalede bulunulmuş olup olay yerinde yapılan incelemede yaklaşık 10 kilogram metamfetamin maddesi ele geçirilmiştir.
''Olay yerinde yapılan arama tarama faaliyetinde daha önceden 'uyuşturucu/uyarıcı madde imalatı ve ticareti' suçundan kaydı bulunan Ş.D.'nin hayatını kaybettiği görülmüş olup, konuyla ilgili olarak gerekli soruşturmalar devam etmektedir.''
'Eğer gitmemize izin verselerdi, babamı erkenden hastaneye götürebilirdik'
Sekiz çocuk babası olan Şerali Dereli'nin oğlu Sultan Ali Dereli, BBC Türkçe'ye olay günü yaşananları anlattı ve valiliğin açıklamasının, babasının öldürülmesinin itirafı olduğunu savundu.
Sultan Ali Dereli, aynı açıklamada babasının eski suç kaydının altının çizilmesinin de, öldürülmesine meşru zemin oluşturma amacı taşıdığını öne sürdü:
"2007-2017 yılları arasında babamın hapis yattığı doğru, zamanında suç işlemiş ama cezasını çekmiş. Çıktıktan sonra çiftçilikle uğraşan kendi halinde bir insandı ve devletle herhangi sorunu da yoktu, bölgede operasyon olup olmadığını da bilmiyoruz ama babam sırf geçmişte bir suç işlemiş diye bu onun öldürülmesini haklı kılmaz, açıklamayı kınıyorum" dedi.
Sultan Ali Dereli, babasının olay sırasında vurulduğu gerçeğinin kendilerinden gizlendiğini iddia etti.
Olayın yaşandığı akşam babasının, atını ve tayını ahıra götürmek üzere evden çıktığını, atların bağlı olduğu yerin evlerinin 40-50 metre uzağında olduğunu, kısa bir süre sonra da silah sesleri duyunca dışarıya çıktıklarını anlattı.
"Babamın gittiği alan bize göre yokuşta bir yerde kalıyor ama orası bizim tapulu arazimiz. Silah seslerini duyunca dışarıya çıktığımızda, kapının önünde askerleri gördük, o sırada babamın sesini duyabiliyorduk, babam 'Durun yapmayın' diyordu, askerler de 'Dur, sakin ol' diyorlardı. Biz anlam veremedik, oradaki bir yetkili, 'Benim askerim yaralandı, köyü başınıza yıkacağım' dedi. Meğerse yaralanan asker yokmuş, babam vurulmuş o sırada.''
Evlerinin çevresinde barikat kuran askerlerin babasının olduğu yere gitmelerine engel olduğunu söyleyen Sultan Ali Dereli şöyle devam etti:
"Gitmemize izin vermediler, bizi oyaladılar, onun vurulduğunu söylemediler, 'Babanız birazdan gelir' dediler, eğer gitmemize izin verselerdi, babamı erkenden hastaneye götürebilirdik."
'Sabah 5'e kadar babamın cenazesini beklettiler, bize vermediler'
Sultan Ali Dereli, eve girdikten sonra ambulans sesi duyunca, babası için endişelenmeye başladıklarını söyleyerek şöyle devam etti:
"O zaman askerin kurduğu barikatı aşmaya çalıştık, babamın atının olduğu yere gittiğimizde atın cesediyle karşılaştık ama orda babamı göremedik. Yukardan sesler geliyordu, 'Rahat dur' diyorlardı. Meğer babam o sırada yaralı ve ellerindeymiş."
Seslerin geldiği yöne gitmek istediklerinde askerlerin engel olmak için ateş açtığını iddia eden Dereli, vakit gece yarısını geçince köyden gelen akrabalarıyla birlikte babasının olduğu yere gidebildiklerini o sırada babasının cansız cesediyle karşılaştıklarını söyledi:
"Babam akşam yedi sıralarında vurulmuş, vakit artık gece yarısını geçmişti, zorla babamın olduğu yere daha çok yaklaştık ve babamın yerde cansız yatan cesedini gördük. Yetmedi bize hakaretler, tehditler savurdular, sabah 5'e kadar babamın cenazesini orda beklettiler, bize vermediler.''
Sultan Ali Dereli, babasının ölüm sebebini defin ruhsatıyla öğrendiklerini belirtti. "Bize kalp krizinden öldü dediler, yaralandığını bilmiyorduk, Yüksekova'ya sonra da Hakkari'ye götürdüler ve otopsiden sonra bize teslim ettiler. Vurulduğu gerçeğini Hakkari'deki otopsi raporuna kadar bizden gizlediler'' dedi.
Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı'na göre ölüm nedeni ateşli silah yaralanmasına bağlı kemik kırıkları
Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 30 Ekim tarihinde hazırladığı ön otopsi ve defin tutanağında Şerali Dereli'nin ölüm saati 22:00 olarak kaydedilmiş. Ölüm nedeninin ateşli silah yaralanmasına bağlı geliştiği yazılan belgede şu ifadelere yer veriliyor:
"Kişinin ölüm sebebi ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak pelvis kemik kırıkları ile beraber iç organ yaralanmasına bağlı olarak omurgada meydana geliştirdiği travma sonrası (enerjinin pelvisten beyine iletimi) gelişen beyin kanaması sonucu meydana geldiği kanaatine varıldı.''
Şerali Dereli'nin oğlu Sultan Ali Dereli ise raporda çelişkili bilgiler olduğunu savunarak şöyle konuştu:
"Bir mermi mi hem göğüs kafesini kırıp, iç organları parçalayıp, aynı zamanda nasıl beyin kanamasına neden olur anlamıyorum, bu çok çelişkili."
'Çelişkiler var' diyen Hakkari Barosu rapor hazırlıyor
Pazartesi günü olayın yaşandığı köye giderek Dereli ailesini ve olaya tanıklık eden köylülerin beyanını dinleyen Hakkari Barosu, kapsamlı bir rapor hazırlıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Hakkari Barosu Başkanı Avukat Ergün Canan, askerlerin Cumhuriyet Savcısı karşısında verdiği beyan ile köylülerin anlatımı arasında çelişkiler olduğunu savundu.
Olay yeri keşfinin yapılması ve balistik incelemesinin tamamlanmasıyla Dereli'nin ölümüne sebep olan mermini hangi silahtan çıktığının netleşeceğini söyleyen Ergün Canan, Salı günü başvuru yaparak savcılığın olay yerinde keşif yapması talebinde bulunacaklarını ekledi.
Ergün Canan, ''Emniyetin olay yeri inceleme ekibi gelmiş ama savcılıktan yapılacak detaylı bir keşif ile tarafların beyanlarındaki çelişkilerin giderileceğini, hukuki yönün açıklığa kavuşacağını inanıyoruz'' dedi.
Canan, Şerali Dereli'nin ölümüyle ilgili beş askerin savcılıkta verdikleri ifadede, bir ihbar üzerine sınırda termal kameralarla at sırtında geçen bazı şahıslar gördüklerini anlattıklarını belirtti.
Olaya karışan askerlerin, üç tane at, atların üzerinde de iki şahıs gördüklerini, 25-30 metre yaklaştıklarında dur ihtarında bulunduklarını, durmayınca havaya ateş ettiklerini söylediklerini anlatan Canan, "Bugün köye gittiğimizde atın cesedi hala vurulduğu yerde duruyordu, Dereli'nin cesedi ise atın olduğu yerden 150 metre uzaklıktaymış. Burada bir çelişki var çünkü eğer adam atın üzerinde vurulduysa cesedin de yanında olması gerekiyor'' dedi.
Atın sınırda değil, Dereli'nin tapulu arazisinde vurulduğunu söyleyen Canan, köylülerin, Şerali Dereli'nin de aynı yerde vurulduğunu daha sonra sınıra doğru 150 metre sürüklendiğini, böylece sınırı geçtiğinde vurulduğu intibası verilmeye çalışıldığını iddia ettiklerini aktardı.
Dereli'nin ölümü meclis gündemine taşındı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Sait Dede, Adalet Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'na sunduğu iki ayrı soru önergesiyle Dereli'nin ölümünü meclis gündemine taşıdı.
Sait Dede, Adalet Bakanlığı'na sunduğu önergede, Dereli'nin ölümüyle ilgili ifade veren beş askerin serbest bırakıldığını belirtti, askerlerin sivillere yönelik işledikleri suçlarda soruşturmaların etkin yürütülmemesinin ve yine kovuşturmaların sürüncemede bırakılmasının sebebini sordu.
Son 30 yılda Türk Silahlı Kuvvetleri personellerinin işlediği suçlarla ilgili yürütülen kovuşturmalarda zamanaşımına uğrayan dosya sayısının kaç olduğunun yanıtlanmasını isteyen Dede, Milli Savunma Bakanlığı'na sunduğu önergede ise "Dereli'yi öldüren askerler hakkında ve bağlı bulundukları komutanlıkla ilgili başlayan herhangi bir soruşturma var mı?" diye sordu.
BBC Türkçe'ye konuşan Sait Dede, ikametinin yakınında vurulan Dereli'nin yaralı olarak 6 saat boyunca olay yerinde bekletilmesinin sebebinin açıklanmasını istedi. Hakkari Valiliği'nin açıklamasını ''suçlular için kılıf uydurma'' şeklinde nitelendirip, güvenlik görevlilerinin aklanmaya çalışıldığını iddia etti.
Güvenlik görevlilerinin işlediği suçlara karşı cezasızlık politikasının yürütüldüğünü savunan Dede, Valilik açıklamasında Dereli'nin suç kaydına özellikle vurgu yapıldığını öne sürdü:
''Bir insan suçluysa tutuklanır, cezalandırılır, bunda hiçbir problem yok. Ama bu açıklamanın mantığına göre her suç kaydı olanı silahla vurmak mı gerekiyor, Türkiye'de milyonlarca insanın suç kaydı var bu hepsini vurma hakkı mı veriyor güvenlik kuvvetlerine? Madem delilerle mevcut suç kaydı var deniyor, neden daha önce onu gözaltına almadınız, neden tutuklamadınız, neden bunları daha önce yapmadınız?''
Sait Dede ayrıca yaşanan bu olayın Şerali Dereli'nin Kürt olmasıyla ilgili olduğunu öne sürerek şöyle devam etti:
''Bu olay, Kürt olunca vurulabilir anlayışının bir sonucu. Hukuk rafa kaldırılmışsa dahi kanunlar var, ona göre davranırsın. Valilik daha önce de sınırda vurulan siviller için de kurşun sekmesi açıklaması yapmıştı; bu açıklamalar ortaya çıkan suçlular için kılıf uydurma çabası. Güvenlik güçleri için konulan cezasızlık zırhı bu. Cezasızlık ve Kürt düşmanlığı üzerinden devam eden bir politikanın uzantısı bunlar."