Gündem

#SenDeAnlat - Nevşin Mengü: Türkiye'de taciz konusunda 'Aranmıştır bu' anlayışı var

Gazeteci-yazar Nevşin Mengü, Türkiye'de kadınların kendi yaptıkları bir şey yüzünden tacize uğradıklarını düşündüklerini ve bu konuda "kesinlikle konuşamadıklarını" söyledi. Mengü, Türkiye'de medyada tutunmak için ise "hırçın ve asabi" olmak gerektiğini b

29 Nisan 2018 20:30

Gazeteci-yazar Nevşin Mengü, Türkiye'de insanların kendi yaptıkları şeyler yüzünden tacize uğradıklarını düşündüğü için itiraf edemeklerini ve bunun "travması sonradan yaşanan" zor bir süreç olduğunu söyledi.

BBC Türkçe'nin kadına yönelik taciz ve şiddetin azaltılmasına dair tartışmalara katkı yapmak amacıyla başlattığı haber dizisi kapsamında soruları yanıtlayan Mengü, Türkiye'de kadınların bu konuda konuşup konuşamadıkları sorusuna, "Kesinlikle konuşulamıyor" yanıtını verdi ve şöyle devam etti:

"Çünkü hala şöyle bir bakış açısı var: 'Aranmıştır bu'. İtiraf etmek istemiyor insanlar, çünkü kabahatin kendinde olduğunu düşünüyor. 'Benim yaptığım bir şey yüzünden taciz edilmişimdir' diye düşünüyor.

"Bir de taciz öyle bir şey ki; hele yakınınızdan - iş arkadaşınızdan, patronunuzdan - geliyorsa şöyle algılıyorsunuz: Yanlış anlamışımdır herhalde ben, öyle olmamıştır. Konduramıyorsunuz. Sokak tacizinde de böyle aslında.

"O zor bir süreç, sonradan travmasını yaşıyorsun… O bir şok anı, kalakalıyorsun. Sonrasında da bence insanların çoğu benim yanlış yaptığım bir şey yüzünden oldu bu diye düşünüyor ve insanların konuşmadığını düşünüyorum."

Gazeteciliğe Kanaltürk'te başlayan Mengü, bir dönem TRT Türk'ün Tahran muhabirliğini yaptı. Kısa bir süre önce CNNTürk ana haber spikerliği görevinden ayrılan Mengü, İran'da yaşadıklarını anlattığı "İnsanın Düşünmekten Canı Yanar Mı?" adlı bir kitap yayınladı.

Mengü ayrıca bir kadın olarak gazeteciliğin hem stüdyoda hem de sahada zor olduğunu ve Türkiye'de medyada kadın olarak ciddiye alınmak için "hırçın ve asabi" olmak gerektiğini söyledi.

"Bir gazeteci, işini yapan biri olarak stüdyoya oturduğunuz zaman bir konuk ağırladığınız zaman öncelikle size bu da buraya gelmiş, süslenmiş, oturuyor diye bakıyorlar. Sizin sorduğunuz soruyu kale almıyor, dediğiniz şeyi duymazdan geliyor. Kendi bildiğini anlatmaya gelmiş. Çünkü sen onun gözünde, konuk gelen akademisyenin, siyasetçinin gözünde boyalı bir kızsın" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Öncelikle senin kendini ifade etmen ve karşındaki konuğu maalesef bastırman, kendini ifade etmen gerekiyor. Dolayısıyla Türkiye medyasında tutunmak istiyorsan bir kadın olarak hırçın ve asabi olman gerekiyor. Çünkü öbür türlü ciddiye alınmıyorsun.

"Şöyle bakılıyor: Bunun kocası vardır, yoksa da olsun bir kocası. Babası vardır, buraya da harçlığını almaya geliyordur nasılsa. Dolayısıyla bunun saçını yapalım, makyajını yapalım, oturtalım buraya, önüne yazanı okusun. Bakış açısı bu. Böyle olmadığını kanıtlamak için biraz sert ve belki erkeksi davranmak gerekiyor."

Mengü, kariyeri boyunca birçok kez tacize uğradığını aktararak, gazeteciliği bir kadın olarak hem sahada hem de stüdyoda yapmanın zor olduğunu belirtti.

Kendisinin tacizi en çok kadın ile erkeğin toplumsal hayatta keskin çizgilerle birbirinden ayrıldığı Orta Doğu ülkelerinde yaşadığını ifade eden Mengü, başından geçenleri şöyle anlattı:

"Örneğin, sene 2008, Gazze Savaşı sırasında bir Cuma namazı öncesi, röportaj yapmak üzere bir milletvekilini bekliyordum. Benim üstümde çelik yelek falan var, altımda da kot pantolon var.

"Cuma namazına gelen kalabalık tarafından çok yoğun tacize uğradım. Kameramanım ne yapacağını bilemedi. Dedim ki, hiçbir şey yapma, yapabilecek hiçbir şey yok. Çünkü o kitleyi alevlendirdiğin an işin Allah korusun toplu tecavüze dönme durumu olabiliyor. Onun haricinde İran'da seçim dönemi, mitingleri takip ederken sınırsız tacize uğradığımı söyleyebilirim."

Mengü, kadın ile erkeğin çok keskin çizgilerle toplumsal hayatta birbirinden ayrıldığı Orta Doğu ülkelerinde bu kadar tacize uğramasının nedenini ise "kadın kamusal bir yere girdiği zaman 'aranıyor herhâlde' diye anlaşılması" olarak tanımladı.

Mengü, sahadan sonra meslek hayatına stüdyoda devam ettiği dönemde de tacizlerden kurtulamamış. Bu kez yaşadığı tacizler, daha farklı boyutlara taşınmış:

"CNNTürk'te ana haberi sunmaya başladıktan sonra sosyal medyadan inanılmaz bir taciz oluyor. Ayrıca şöyle şeyler de oluyor: Her gün izleyen birtakım psikolojisi bozuk insanlar seni eşi zannetmeye başlıyor. Eşi zannedip kanalın kapısına dayanan oldu. Evin önünde bekleyenler olabiliyor, takip ediyorlar."

Mengü, kısa bir süre önce "kendisini karısı zanneden" ve yıllardır sürekli takip eden bir kişinin fotoğrafını sosyal medya üzerinden paylaşarak ifşa etti.

Bu süreçte polisin kendisine çok yardımcı olduğunu belirten Mengü, yasada "stalker" (bir kişiyi huzursuz edecek düzeyde ve düzenli olarak takip ve rahatsız eden kişi) konusunda bir boşluk olduğunu aktardı:

"Polis başından beri ne zaman arasam tacizci, burada bu kişi desem hemen geliyor elinden gelen işlemi yapıyor. Fakat 'stalking' ile ilgili yasada boşluk var, hiçbir şey yapamıyorlar. Beni orada tek kurtaran şey, kadını koruma kanunu oldu. Polis memurlarının da bana anlattığı, kadın olmasanız yapabileceğiniz hiçbir şey yok.

"Çünkü adam şunu diyebiliyor:

'Ben gazeteci olarak çok beğeniyorum, çok seviyorum, gidiyorum evinin önünde oturuyorum. Bir şey yapmıyorum ki, oturuyorum evinin önünde. Var mı?'

"Erkek olsam o da yok. Allahtan kadını koruma kanunu olduğu için polis harekete geçti, savcılık işlem yaptı."

Mengü, tacizcileri sosyal medyadan ifşa edilmesinin de etkili bir yöntem olduğu görüşünde:

"Tacizciler daha çok küçük kadınları, ne yapacağını bilemeyen, korkan kadınları taciz ederler. Onun için biraz sesini çıkartmak lazım açıkçası ve ifşa etmek lazım bu kişileri. Bakın bu kişi tacizcidir diye söylemek gerektiğini düşünüyorum."

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) reformları kapsamında kadınlara yönelik bir dizi yeni hukuki düzenlemeye gittiğine dikkat çeken Mengü, özellikle 2013'ten bu yana hakların tek tek geri alınmaya çalışıldığını ifade etti:

"Şu anda tabii dili de, hareket biçimi de son derece maço olan bir iktidar var, Türkiye Cumhuriyeti'nde. Ve kadınlar da bu siyasi iktidardan nasibini alıyor gördüğümüz gibi. Örneğin Kadından Sorumlu Bakanlık'ın adı değiştirildi, Aile Bakanlığı yapıldı.

"Aile Bakanlığı da işi gücü bırakmış boşanmaların sayısı düşsün diye uğraşıyor. Fakat boşanmaların sayısı düşsün bakış açısı şu: Şiddete rağmen düşsün.

"Öncelik aile içi şiddeti önlemek değil. Öncelik boşanmayı engellemek. Dolayısıyla iktidarın ciddi bir perspektif değişikliği söz konusu. Ve bu değişiklik kesinlikle kadınların lehine değil."

Mengü, Türkiye'de şu anda "kadın hakkı, çocuk hakkı, hayvan hakkı konuşabilecek durumda olunmadığını" ve her şeyden önce Türkiye'de hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi gerektiğini aktardı.