Gündem

Demirel: Sen git muavinin gelsin mi diyecektim

AKP'li Çelik’in Demirel’i suçlayarak, “İyi niyetli olsaydı hükümet kurma görevini Çiller yerine Yılmaz’a vermezdi” demesi, akıllara, Demirel’in bu konudaki yorumlarını getirdi

15 Nisan 2012 08:10

AKP'li Hüseyin Çelik’in Demirel’i suçlayarak, “İyi niyetli olsaydı hükümet kurma görevini Tansu Çiller yerine Mesut Yılmaz’a vermezdi” demesi, akıllara, Demirel’in bu konudaki yorumlarını getirdi. Demirel, “Gerginlik mi oldu, o zaman sen git muavinin gelsin, gerginliğe de devam edelim mi deseydim” demişti.

Milliyet'in haberine göre, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in, 28 Şubat soruşturması ile ilgili olarak 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i suçlayarak, “İyi niyetli olsaydı hükümet kurma görevini Tansu Çiller yerine Mesut Yılmaz’a vermezdi” demesi, akıllara, Demirel’in bu konudaki yorumlarını getirdi. Demirel, konuyla ilgili olarak, “Hükümet başkanı, ‘Benim hükümetimin bulunduğu süre içerisinde ülkede gerginlik oldu’ diyor. ‘Gerginlik mi oldu, o zaman sen git muavinin gelsin, gerginliğe de devam edelim, senin hükümete devam edelim’, böyle mi diyecektik? Görev benim takdirime kalmıştı. Ben doğruyu yaptım” demişti.

CNN Türk’e konuşan Çelik, 28 Şubat soruşturması konusunda, Güniz Sokağı işaret ederek, 28 Şubat darbecilerinin başında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bulunduğunu kaydetti. Çelik, Demirel için, “Bu psikolojik harekatın orkestra şefiydi. Demirel’in masum olmadığını düşünüyorum. İyi niyetli olsaydı hükümet kurma görevini Tansu Çiller yerine Mesut Yılmaz’a vermezdi” diye konuştu.

 

İşine git dedim

 

Demirel ise, 28 Şubat sürecinde yaşananlar ve Erbakan’ın istifasından sonra hükümeti kurma görevini neden neden Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e vermediği konusunda Vatan gazetesine şunları anlatmıştı:

“Tansu Çiller’le o gün görüşmemiz vardı. Görüşme bitince odadan çıktı, dışarıda öğrenmiş panik içinde odaya girdi, ‘Tanklar yürümüş’ dedi. Tabii kolay değil can pazarı. Ben de ‘Yürürse yürür bir şey olmaz, sen işine git’ dedim. Tanklar yürüse sadece onun üstüne yürümez ki tanklar, devletin üstüne yürür. Devletin başında da ben varım. Benim özel kalemime haber vermişler. Özel Kalem Müdürü bir kağıt getirdi önüme koydu.

Ben telaş yapmadım. Doğrusu asker müdahalesi olabileceğini düşünmedim. Asker müdahalesi olacak olsa tanklar Sincan’da değil başka yerde yürür. Tanklar devletin tankı, tank yürüyecek bir olay yok. Halkına karşı tank yürütüp ne yapacak? Genelkurmay Başkanı’nı aradım. Manevraya ya da garnizona gidiyormuş, dedi. Anlaşılan onun da çok fazla bilgisi yok, aşağıdakiler organize etmişler.”

 

Muavinine mi verseydim?

 

MGK’dan sonra 4 ay geçiyor aradan, 18 Haziran’a geliyorsunuz. Mart, Nisan, Mayıs geçiyor ve Haziran’ın 18’i. 4 aya yakın zaman geçiyor. Günün başbakanı geliyor ve ‘ben istifa ediyorum’ diyor. Ona ‘istifa et’ diyen var mı? Yok. Kendisine ben soruyorum. ‘Niye istifa ediyorsunuz?’ O (Başbakan Necmettin Erbakan) ‘Gerginlik var’ diyor. ‘İstifa ediyorsun, ben de sana istifa et diyecektim’ diyen var mı? Yahut ben ona haber gönderiyorum, MİT Müsteşarı ile vesaire ile  ‘ben bunlarla muhatap oldum, yani istifa ediversin a canım’ diye. Böyle bir olay var mı? Yok. Şimdi geliyor, ‘Ben’ diyor, ‘İstifa ediyorum ama başbakanlığı filancaya ver’. Bu benim bileceğim bir iş. Cumhurbaşkanı’nın bileceği bir iş... Ondan sonraki kısmı, gene Meclis’in içinden hükümet kuruluyor, gene Meclis’in güvenoyuna mazhar oluyor, Türkiye yoluna devam ediyor. Bunun nesi darbe? Ben bunu darbe diyenlere diyorum: Allah’tan korkun bunun nesi darbe? Bu işin önü bu. Arkası var. 12 Mart’la da benzerliği yok. 11 Mart günü ben burada oturuyorum, benim arkamda yüzde 50 oy var. Benim gelip elimden hükümeti aldılar. 28 Şubat’ta kimin elinden ertesi gün hükümet aldılar? O hükümet gitmezdi.

Hükümet başkanı, ‘Benim hükümetimin bulunduğu süre içerisinde ülkede gerginlik oldu’ diyor...” Gerginlik mi oldu, o zaman sen git muavinin gelsin, gerginliğe de devam edelim, senin hükümete devam edelim’, böyle mi diyecektik? Görev benim takdirime kalmıştı. Ben doğruyu yaptım.”