Gündem

Semih İdiz: Yazacak daha çok şey var...

Milliyet gazetesinde yazılarına son verilen Semih İdiz Taraf gazetesinde yazmaya başladı

04 Aralık 2012 22:44

Semih İdiz 

 
Taraf/ 04.12.2012
 
 
Otuz yıldır bu işin içindeyim. Türkiye’nin çoğu kez insani değerlerle pek uyuşmayan hâlleri en saf insanı bile sonunda kaşarlandırıyor. Yine de enseyi karartmamak lazım, zira güzellikten yana şeyler de oluyor.
 
“Yeni dönemde çalışamayacağımız arkadaşlar arasında sen de varsın” diyen kısa bir e-mail mesajı ile, yedi yıl boyunca çalıştığınız yerde altınızdaki halının bir anda çekildiği günün gecesi, eski bir dostun ve meslektaşın “başımızın üstünde yerin var” diye mesaj göndermesi gibi...
 
Hayat zaten geriye bakıp hayıflanmak için çok kısa. Birçok aydın dostun bulunduğu ve hissedilebilir bir bağımsızlık ruhuyla ayakta duran Taraf’a gelmekle diğer şeyler geride kaldı. Sonuçta her yeni başlangıç yeni bir doğuştur.
 
Taraf, beş yıllık kısa geçmişine rağmen, gündemi belirleme kabiliyetini kanıtlamış olan bir gazetedir. Her gün adından bir şekilde söz ettirerek de yoluna devam ediyor. Geleceğe dönük umut aşılayan bu projenin daha da gelişmesi için gösterilen çabalara bir nebze de olsa katkıda bulunmak heyecan veriyor açıkçası.
 
İleriye bakıyor ve daha yazılacak çok şey görüyorum. Asıl ilgi alanım olan diplomasi ve dış politikadaki gelişmeler ise dikkatlerin görülebilir gelecek için Ortadoğu odaklı kalacağını gösteriyor.
 
AKP iktidarının kendisine önemli pay biçtiği BM’deki son Filistin başarısı ve ardından yapılan kutlamalar gözleri kısa bir süre için de olsa Suriye ve Irak’taki gelişmelerden uzaklaştırdı. Fakat Ankara bu iki ülkede zorlu durumlar ve derinleşen açmazlarla karşı karşıya bulunuyor.
 
Gelişmeler, Irak ve Suriye’nin etnik ve mezhep ekseninde bölünme sürecinde olduklarını gösteriyor. Bunun gerçekleşmesi hâlinde Türkiye için bölgede belirsizliklerle bezenmiş yepyeni ve tehlikeli durumların ortaya çıkacağı aşikâr.
 
Son gelişmeler aynı zamanda, Kuzey Iraklı Kürtlerin artık “Bağdat’a yürüme” tehdidini savurabilecek kadar güçlendiklerini de gösteriyor. Özetle, Türkiye’de yıllarca korkulan “bağımsız Kürdistan” artık neredeyse fiili bir durum olarak önümüzde duruyor.
 
Zengin doğal kaynaklara sahip olan Iraklı Kürtlerin Ortadoğu’da sahneye bu şekilde çıkmaları da bölgenin alışılmış dengelerini elbette ki sarsacaktır. Türkiye’nin Kürt sorunu da hâliyle yeni boyutlar kazanacaktır.
 
Ancak Suriye’deki iç savaş nedeniyle bölgenin “alışılmış dengeleri” zaten ciddi şekilde sarsılmış bulunuyor. Ortadoğu’nun farklı kesimleri arasındaki ayrışma ve yabancılaşma da bu sayede artıyor. “Statüko ante”ye dönülmesi ise bu saatten sonra zor görünüyor.
 
Suriye’deki iç savaşın sona eriş şekli, dinî ve mezhepsel bir barut fıçısı olduğunu geçmişte kanıtlamış olan Lübnan’ın akıbetini de belirleyecek. Arap medyasında, Suriye’deki gelişmelerle bağlantılı olarak, Lübnanlı Sünnilerin Şii Hizbullah ile çatışmalarının “kaçınılmazlığına” işaret eden endişe verici yorumlar yapılıyor.
 
Öte yandan Mısır’daki gelişmeler Arap Baharı’ndan demokrasi yerine din eksenli diktatörlüklerin çıkması olasılığını ciddi şekilde gündeme getirmiş bulunuyor. Bunun neden olacağı toplumsal gerginliklerin ilk işaretleri de zaten Kahire’den gelmeye başladı.
 
Bu arada İsrail’in İran’a saldırması olasılığının bölgede yaratacağı sarsıntıyı da gözardı etmek mümkün değil. İsrail-Filistin gerginliği ise bölgenin ana istikrarsızlık kaynağı olarak yerini koruyor. Bunlar yaşanırken İran ile Suudi Arabistan da, gelişmeleri kendi mezhepsel çıkarlarına göre etkilemek için, perde arkasından çalışmaya devam ediyorlar.
 
Bu zorlu ortam karşısında AKP iktidarının önümüzdeki dönemde yürüteceği dış politika ülkenin hayati çıkarları açısından çok önemli olacaktır. Bölgeye dönük olarak bugüne kadar yürütülmüş olan aşırı iddialı ve iyimser politikaların başarısızlığına dair kanaat, bu politikalara başta prim vermiş olanlar arasında bile yayılıyor.
 
AKP’nin yaşananlardan ne tür dersler çıkaracağını ve bunlara dayanarak Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları ve iç istikrarı ile uyumlu hangi adımları atacağını göreceğiz. Dediğim gibi, yazacak daha çok şey var...