Vatan gazetesi muhabiri Kemal Göktaş, Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde 11 gündür süren çatışmaları aktardı.
Göktaş'ın www.kemal-goktas.blogspot.com adlı blogundan alınan ve "Şemdinli'de neler oluyor" başlığıyla yayımlanan haber şöyle:
Şemdinli'de neler oluyor? - 1
Hakkari'nin Şemdinli ilçesine yakın geniş bir bölgede PKK ile güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı ve klasik 'vur-kaç" taktiğinden vazgeçen PKK'lıların alan hakimiyeti sağlayarak Şemdinli ilçe merkezine girmeyi hedefledikleri iddia edildi.
İddialara göre, Şemdinli'de PKK'lıların yol kesmesinin ardından başlayan ve bir haftadır yaşanan çatışmalarla ilgili olarak, geçen hafta teslim olan iki PKK’lı sorgularında, örgütün Şemdinli’ye büyük çaplı bir saldırı düzenlemeyi ve ilçe merkezini kontrol altına almayı planladığını itiraf etti. İstihbarat birimlerinin ellerindeki diğer bilgilerle yaptığı analizden PKK'nın Suriye'de Kürt grupların bazı şehirleri kontrol altına almalarına paralel olarak Şemdinli’de benzer bir girişimde bulunmayı hedefledikleri değerlendirildi.
Daha önce "vur-kaç" taktiği gereği bu tür saldırılardan sonra Kuzey Irak’a kaçan PKK'lılar ise bu defa Şemdinli kırsalındaki yerlerini bırakmayıp mevzi çatışmasına girdi. Yetkililerin PKK’nın Şemdinli ilçe merkezini ele geçirmeyi hedeflediklerine ilişkin bilgi verdiği iddia edilirken operasyon sırasında Yiğitler Köyü kırsal kesiminde çıkan çatışmada, Uzman Çavuş Yasin Bayraktar ile Uzman Çavuş Enis Yücel'in şehit olduğuna ve 10 askerin yaralandığına ilişkin Hakkari Valiliği'nin açıklaması dışında resmi bir açıklama yapılmadı. Çatışma bölgesinde öldürülen PKK’lıların cenazesini almak isteyen BDP’liler ve ailelere askerlerin izin vermedi.
PKK 'yeni taktik' diyor
PKK'ya yakın internet sitesi Fırat News'de yayınlanan örgüt açıklamalarında ise çatışmalar için "devrimci operasyon" ifadesi kullanılması dikkat çekti. Çatışmalarda 60 civarında askerin şehit olduğunu iddia eden ajansa açıklama yapan örgüt yöneticileri Şemdinli’de yaşananlar için “yeni bir taktik” diyerek, geniş bir alanda kontrolün PKK'da olduğunu ileri sürdü. Habere göre, PKK'lıların mevzilerini koruduğunu öne süren bir PKK'lının "Bu harekatta önemli bir husus da şu: bu yeni bir taktiktir. Gerilla daha önce de kapsamlı ve etkili eylemler gerçekleştirdi ancak bir- iki gün içinde üst bölgelerine geri dönüyordu. Ancak Şemdinli'de yaşanan durum farklıdır" dedi.
Ajansın dün geçtiği bir haberde de 24 Temmuz'da başlayan çatışmaların devam ettiği ve Şemdinli 3. Dağ ve Komando Taburu'ndan çok sayıda tankın operasyon bölgesine sevk edildiği belirtildi.
'22 PKK'lı öldürüldü' iddiası
Doğan Haber Ajansı'nın dün geçtiği habere göre hafta sonu Şemdinli’ye saldırı girişiminde bulunan PKK ’lılara yönelik, ilçeye 3 kilometre uzaklıktaki Goman Dağları’nda başlatılan hava destekli operasyonda Sikorsky helikopterlerle çatışma bölgelerine mühimmat ve asker sevk edilirken, Kobra helikopterler de PKK'lıların kaçış yerlerini ateş altına alıyor. Çatışmalarda 22 PKK'lının öldürüldüğü iddia edilirken PKK'lıların Yüksekova İlçesi’ne bağlı Yeşiltaş ile Dağlıca Köyü’nü birbirine bağlayan ’Dağlıca 2’ köprüsünü patlayıcıyla tahrip ettikleri belirtildi.
Belediye Başkanı: Çatışmalar Şemdinli'nin 1 km yakınına geldi
Vatan'a konuşan Şemdinli Belediye Başkanı Sedat Töre, çatışmaların Şemdinli'nin 1 kilometre yakınına kadar geldiğini ve son olarak çatışma bölgesine tankların sevk edildiğini belirterek "Çatışmalar ilçe merkezinde görülüyor, duyuluyor. Sabah saatlerinde bombalanan yerde orman yangını başladı ve halen devam ediyor. Tanklarla birlikte çok sayıda askeri araç da çatışma bölgesine gitti. Havadan da savuş uçakları ve helikopterlerle top atışları oluyor" dedi.
'Köylüler göç ediyor'
PKK'nın vur-kaç taktiği yerine alışılmadık biçimde mevzi çatışmasına girdiği yönündeki değerlendirmeye katıldığını belirten Töre, "Çatışmanın yayıldığı bölge 20 km derinliğinde bir alana doğru genişliyor. Yaylapınar ve Güdümlü Köyü sınırlarına kadar uzanan bir bölge burası" dedi.
Çatışmaların yaşandığı bölgedeki köylerde oturan yaklaşık 30 ailenin ilçe merkezine göç ettiğini söyleyen Töre, "Şimdi onların ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağını planlıyoruz. Ama tek göç edenler bunlar değil. Evlerin çok yakınına isabet eden obüsler, havan topları varmış. O nedenle hayvanlarını, evlerini olduğu gibi bırakarak bir an önce kaçma telaşı ile ilçeye gelenler olduğu gibi, çatışma bölgesinin dışında kalan civar köylerdeki akrabalarının yanına yerleşenler de var" dedi.
'Dumanlar görünüyor'
Şemdinli merkezinde bulunan BDP Hakkari milletvekili Esat Canan da Vatan'a ilçe merkezinde orman yangınlarının dumanını gördüklerini belirterek "Ciddi bir bombalama var. Köylerle irtibat kuramadık. Şemdinli Derecik yolu şehir merkezinden itibaren, hatta şehrin bir mahallesi de dahil olmak üzere güvenlik çemberine alınmış durumda. Göç eden köylüler var. Biz çatışma bölgesindeki köylere gidip bilgi almak istedik ama izin verilmedi. Hakkari Valisi ile de görüştüm ama o da bir açıklama yapmadı" dedi.
PKK'nın Şemdinli ilçe merkezini ele geçirmek gibi bir niyeti olduğu iddialarına ilişkin de "Öyle bir havayı sezmek mümkün. Çünkü bu çatışmada 9. güne gireceğiz. Şurası açık: Bu kadar gizlendiğine göre bizi de o alana sokmadıklarına göre ciddi kuşkular var. Şu anda Şemdinli'de fiili OHAL var" dedi.
Cenazeler bekletiliyor
Yüksekova Haber sitesinin Şemdinli muhabiri Mazlum Doğan İliz de ilçe merkesinden çatışma bölgesine top atışlarının yapıldığını ve iftardan sonra ilçe merkezinde sokakların boşaldığını belirterek "Bölgeye girişler yasak. Göç eden köylüler, çatışma bölgesinde hem PKK'lıların hem de askerlerin öldürüldüğünü gördüklerini, ancak cesetlerin çatışmaların devam etmesi nedeniyle kaldırılamadığını iddia ettiler" dedi.
ŞEMDİNLİ'DE NELER OLUYOR? - 2
Hakkari'de Şemdinli - Derecik karayolunun PKK'lılarca 23 ve 24 Temmuz günü kesilmesinin ardından başlatılan operasyon, ülke gündemine oturdu. Genelkurmay'dan, valilikten ve hükümetten hala kapsamlı bir açıklama yapılmaması "Şemdinli'de neler oluyor?" sorusunun yanıtsız kalmasına neden oldu.
Operasyon ve çatışmalar Şemdinli'nin çevresindeki geniş bir bölgede devam ederken çatışma bölgesine girişlerin yasaklanması, Derecik'e elektrik verilmemesi, çatışma bölgesindeki köy ve mezralardan Şemdinli'ye göç yaşanmasına karşın herhangi bir bilgilendirme yapılmaması da kuşkuları artırıyor.
PKK, "stratejik denge aşaması" olarak nitelediği ve yoğun saldırılar düzenlediği 1990'lı yılların ortasında da benzer girişimlerde bulunmuştu. Kırsal kesimlerde ve şehir merkezlerinde denetimi sağlamayı hedefleyen PKK, klasik vur-kaç taktiğinden vazgeçerek mevzi savaşına girmeyi amaçladığında yenilgiler yaşamıştı. Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş de VATAN'a yaptığı değerlendirmede PKK'nın bölgedeki bu tür saldırılarının ve meydana gelen çatışmaların yeni olmadığını belirterek "Esasında 90'lı yıllarda da karşılaştığımız olaylardı. Hatta yanlış hatırlamıyorsam 1992 yılında Kuzey Irak toprakları ile bağlantılı çatışmalarda bazı cephe savaşı türü hareketlerin içine de girmişlerdi ve büyük kayıp vermişlerdi" dedi.
PKK'nın klasik "vur-kaç" taktiğini bırakarak "mevzi savaşına" girdiği ve "vur-kal" taktiğini uyguladığı artık kabul görmüş durumda. Fırat Haber Ajansı'nda da PKK'nın "devrimci operasyon" olarak nitelediği catışmalarda mevzi savaşının yapıldığı haberleri yapılmıştı. Şemdinli civarındaki bölgelerde savaş uçaklarının yoğun şekilde bombalama yapması ve örneğine az rastlanacak biçimde tankların çatışma bölgesine sevk edilmesi çatışmaların PKK'nın "alan hakimiyetini" sağlamaya yönelik taktiğine bir cevap olarak gösterildi. Son olarak Başbakan'ın danışmanı milletvekili Yalçın Akdoğan'ın köşe yazısında yer verdiği "Vur-kaç taktiğiyle hareket etmesi beklenen örgütün kaçmak yerine bir bölgede tutunmaya çalışması, cephe mücadelesi şeklinde yeni bir taktik denediklerini gösteriyor" ifadeleri de bu değerlendirmeyi güçlendirdi.
'Alan hakimiyeti' savaşı
Şemdinli'de, PKK'nın küçük gruplar halinde çatışması ve "vur-kaç" taktiğini uyguladığı pusulardan sonra sınır dışına çıkmayarak çatışma bölgesinin içinde yer değiştirmesi, çatışmanın klasik "mevzi savaşı" olarak da değerlendirilmeyeceğini gösteriyor. Analist Nihat Ali Özcan da PKK'lıların küçük gruplar halinde çatışmaya devam ettiğine dikkat çekiyor. TSK'nın da bu taktiğe karşı taktikle karşılık verdiği belirtiliyor. Emre Uslu bu taktiği "Asker, bugüne kadar PKK saldırıları olduğu alana hemen operasyon düzenliyordu. Bu beraberinde de kayıp sayısını arttırıyordu. Bu defa akıllıca bir manevra yapan asker, adım adım, nokta operasyonları yaparak operasyonları sürece yaydı. Bu yüzden Şemdinli'deki çatışmalar çok uzun sürdü" diye açıklıyor.
Kuzey Suriye'ye destek mi?
PKK'lıların kayıpları da göze alarak çatışma alanını terk etmemesinin nedenleri üzerinde çeşitli değerlendirmeler yapılıyor. Kürt grupların Kuzey Suriye'deki hakimiyeti sağlamasının ardından ortaya çıkan durumun PKK'yı harekete geçirdiği yorumu, bunların başında geliyor. Yalçın Akdoğan, PKK'nın yeni taktiğinin nedenini "Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki hareketlerin etkinliği yanında kendisinin Türkiye’de ciddi bir varlık gösterememesi, üzerindeki baskıyı artırmış olsa gerek ki intihar eylemi tarzında büyük zayiatlara sebep olan saldırılar gerçekleştiriyor" olarak açıklarken PKK üzerine yazılarıyla bilinen Taraf yazarı Emre Uslu da PKK'nın Şemdinli'deki hamlesiyle Suriye'deki kazanımlarını korumak istediğini, Esad rejiminin gidiş süresini uzatarak Kuzey Suriye'de daha rahat bir hareket alanı elde etmeyi planladığını savundu. Uslu'ya göre PKK'nın son hamlesi aynı zamanda Türkiye'nin olası bir Suriye operasyonu karşısında "göz dağı verme çabası" olarak da yorumlanabilir.
Cevat Öneş de bu yorumları şu sözlerle destekliyor:
"Suriyede'ki Kürt örgütlerinin hak arama mücadelesi içinde özellikle PYD mensuplarının Kamışlı ve Gorani gibi belirli bölgelerde kontrol altına aldıkları bazı merkezlerin ortaya çıkışına paralel olarak bizim Şemdinli ve Çukurca bölgesinde de böyle bir eylemlilik meydana gelmiştir. Bu, Suriye'deki gelişmelerle paralellik kurarak Arap baharı dediğimiz olayın Kürt baharı olarak bir görüntüsünü verme arayışıdır."
'Ben de varım' demek istiyor
Öte yandan PKK'nın geniş bir alanda ve uzun süre çatışma içine girmeyi göze almasının önemli bir nedenin de Suriye'deki son gelişmelerle birlikte uluslararası alanın ilgisine daha geniş şekilde giren bölgede "önemli bir güç" olduğuna ilişkin algı yaratmayı hedeflediği de belirtiliyor. Nihat Ali Özcan da bu yöndeki görüşlerini "PKK eylemlerini bir üst aşamaya geçirerek potansiyel müteffiklerine 'ben güçlüyüm, benimle işbirliği yaparsanız size de hizmet ederim' mesajı veriyor" ifadesiyle dile getirdi.
Küresel propaganda amaçlı
Cevat Öneş de PKK'nın bir tür şehir hareketi yaratarak silahlı kuvvetleri şehir içerisinde ve kırsalda çatışmaya çekmeyi hedeflediğini, böylece halka karşı güvenlik kuvvetlerinin silahlı hareketlilik durumunu artırarak halkın tepkisini ortaya çıkarmayı hedeflediğini belirtti. Öneş, 'Kürt baharı görüntüsü' hedefine paralel olarak devletin ve güvenlik kuvvetlerinin bu yolla yıpratılması ve bu durumun 'küresel düzeyde propogandasının yapılmasını' hedeflediğini kaydetti.
Masaya çekme hamlesi mi?
PKK'nın Oslo görüşmelerinin kesilmesinin ardından Türkiye'yi yeniden masaya çekebilmek için güç gösterisi yapmaya giriştiği de belirtiliyor. Suriye'deki gelişmelerin de buna uygun zemin yarattığını düşünen PKK'nın, vur-kaç taktiği ile düzenlediği saldırıların istediği düzeyde etki yaratmaması üzerine hem iç hem de dış kamuoyunda dikkatleri kendisine çevirmek için kayıpları göze alarak Şemdinli'deki çatışma bölgesini terk etmeme kararı aldığı belirtiliyor.
Öneş ise PKK'nın son yöneliminin barış talep edenler bakımından ciddi tereddütler yarattığına dikkat çekti ve "Barış adımlarını geciktiren bir durum ortaya çıkıyor. PKK bakımından da çelişkili bir durum. PKK'nın etkilediği kitleler ve siyasetler bakımından bunun değerlendirilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.
Propaganda savaşı
PKK'nın çatışmayı geniş alana yayarak uzatma taktiğinin en önemli yönünü ise propaganda unsuru oluşturuyor. Fırat Haber Ajansı'nda çatışmalarda çok sayıda askerin öldürüldüğüne ilişkin haberler ile çatışma bölgesindeki denetimin tamamen PKK'da olduğunun ısrarla iddia edilmesi de bunu gösteriyor. Buna karşılık hükümetin de resmi açıklama yapmaktan ve konunun basının gündemine gelmesinden kaçınarak dikkatlerin çatışma bölgesine odaklanmasını engellemeyi hedeflediği belirtiliyor.
'Demokratik ve ekonomik gelişmimiz önünde engel'
Şemdinli'deki çatışmaların puslu havası içinde Öneş'in şu uyarıları ise dikkat çekici:
"Türkiye son gelişmelerle tekrar PKK meselesinin Kürt sorunu ile ne kadar bağlantılı olduğunu, PKK'nın Kürt sorununu ve bu sorundan ortaya çıkan hak taleplerini nasıl kullanarak kendi insiyatifini ortaya çıkarmak istediğini ve Kürt siyasetinin farklı kesimlerini tahakküm altına almak istedeğini görmeli.
Türkiye'nin kendi meselesini, yani PKK ile bağlantılı Kürt sorununu çözmemesi ve PKK silahlı hareketini sonlandıramaması durumunda, kendi demokratik gelişimi ve dış politika hedeflerini gerçekleştirmesi güçleşecektir. Sorunu çözmek için ihtiyaç duyulan kapsamlı demokratik proje hala ortaya çıkarılmamıştır ve bu konudaki siyasi iradenin yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır. Siyasi iktidar ve siyaset aktörleri arasında yeterince işbirliği hala ortaya çıkarılmamıştır. Sadece sözlerle ve temaslarla yetinilmektedir, ki bu temaslar da çok sınırlıdır. Bu durum, gerçekten Türkiye'nin demokratik ve ekonomik gelişiminin önündeki engeller bakımından ciddi bir olayla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor."