Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan'ın dinlenmesine sessiz kalmakla eleştirdiği Saadet Partisi ve Milli Gazete'ye tepki gösterdi.
Selvi, “Erbakan'ı dinleyenler yerine, bu olayı ortaya çıkaran şahsımı hedef seçen Milli Gazete yöneticileri görüyorum ki, yayınladığımız belge karşısında dahi suskunluğunuzu koruyorsunuz. Bu ayıp size yeter...” dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Huvzullah Gültekin sahte ismiyle terör suçundan 3525580...51110 IMEI numarasıyla eski Başbakan merhum Necmettin Erbakan'ın dinlendiğini tespit etmişti.
Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, bugünkü yazısında Milli Görüş’ün yayın organı Milli Gazete’ye tepki gösterdi.
Abdülkadir Selvi’nin Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (24 Eylül 2014) nüshasında yayımlanan, “Hani Erbakan dinlenmemişti?” başlıklı yazısı şöyle:
‘Hani Erbakan dinlenmemişti?’
Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Sadettin Akgüç, 9 Temmuz 2009 tarihinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dinleme talebinde bulunuyor.
İstihbarat Müdürü'nün talebi aynı gün Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Süleyman İnce tarafından kabul ediliyor.
Çünkü iddialar çok önemli.
İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Gaffar Okkan suikastinden giriyor, Keko kod adlı örgüt önde gelenine kadar uzanıp, Huvzullah Gültekin'e kadar geliyor.
Bir istihbaratçı titizliği ile Hizbullah'ın kanlı eylemlerini sıralıyor, örgütün yeni eylemlerinin engellenebilmesi için telefonların dinlenilmesine, sinyal bilgilerinin takibine ihtiyaç olduğunu belirtip, terörle mücadele kapsamında dinleme izni verilmesini talep ediyor.
Kimlik numarası ve diğer kimlik bilgilerinin yanı sıra ve ikamet adresine yer verilen başvuruda, 'Hizbullah terör örgütü içerisinde faaliyet gösteren Metin Tekgöçen ile irtibatlı olduğu değerlendirilen Huvzullah Gültekin isimli şahsın faaliyetlerinin deşifre edilerek gerçekleştirilebilecek muhtemel eylemlerin engellenmesi' talep ediliyor.
Huvzullah Gültekin isimli şahsın bağlantıları tespit edilmiş, bir terör faaliyetine girişip, insanlarımızı katletmesinin önüne geçmek için harekete geçilmiş.
Türk polisi uyumaz.
Her şeyi tespit eden polis istihbarat Huvzullah Gültekin'in telefonunun IMEI numarası üzerinden dinleme talebinde bulunmuş ancak telefon numarasını tespit edememiş. Bu kadar kusur kadı kızında da bulunur. Hem ayrıca Türk polisinden kaçsa yargısından kaçar mı? Aynı telefona birkaç sim kart takıldığı gerekçesiyle işi kökten çözmeyi amaçlamış Türk yargısı.
Basmış imzayı vermiş izni 11. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi.
Huvzullah Gültekin isimli azılı teröristin faaliyetlerini önlemek için. Usame Bin Laden ismini duydum. Ömer El Zerkavi ismini duymuşluğum da var. Şu sıralarda IŞİD lideri Ömer El Bağdadi'yi de öğrendim.
Ama bu Huvzullah El Gültekin El Bağdadi'yi kaçırmışız. Cehaletime verin.
Efendim bizim Huvzullah'ın suçu boyundan büyükmüş.
Eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın telefonunu kullanıyormuş. Bak bak sen. Hem terör faaliyeti yap, hem de eski bir Başbakan'ın telefonunu kullan. Ya da tam tersi. Erbakan Hoca Hizbullah teröristinin telefonundan konuşuyormuş.
Labirent gibi oldu değil mi? Farkındayım, kafanız karıştı.
Efendim Huvzullah Gültekin ismi üzerinden dinleme kararı çıkartılırken eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın telefonunun IMEI numarası yazılmış karara. Yani Huvzullah'ı değil, Erbakan'ı dinleme kararı çıkarmışlar.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın IMEI sorgulamasında ise o telefonun Necmettin Erbakan'a ait olduğu ortaya çıkmış.
Hani Erbakan dinlenmemişti.
Bilakis paralel yapı Erbakan'ı bilerek dinlemiş.
Merhum Erbakan'ın dinlendiği ortaya çıkınca, paralel yapının kalemleri insan aklını zorlayan zırvalara sığındılar.
Huvzullah Gültekin isimli bir şahsın olduğunu söylediler.
Sorun o değil. Sorun Türkiye Cumhuriyeti'nde Başbakanlık yapmış olan Erbakan gibi bir şahsın, Anayasa'ya ve yasalara aykırı bir şekilde Hizbullah Terör Örgütü adına Huvzullah Gültekin ismi üzerinden dinlenilmesiydi.
Huvzullah Gültekin elbette ki var. Yoksa ölülerin kimlik bilgileri ya da mezar taşlarındaki isimler üzerinden mi dinleyecektiniz?
Huvzullah Gültekin diye bir ismin var olduğunu savunanlardan birisi de Erbakan'ın daveti üzerine Fazilet Partisi'nde milletvekilliği yapan Nazlı Ilıcak'tı.
Bu süreçte şunu gördüm, Türkiye'ye büyük hizmetler etmesine ve ülkeyi yöneten kadroları yetiştirmesine rağmen Erbakan yalnız adammış.
Ailesi dışında onun hukukunu korumak için kimse harekete geçmedi.
Ne onun siyasi mirasını devam ettirdiği iddiasındaki Saadet Partisi ne de kendi elleriyle kurup, ölümüne dek manşetleriyle dahi haşır neşir olduğu Milli Gazete...
Paralel yapıyı savunmak için yayın yayın gezen Mustafa Kamalak bir kez olsun Erbakan gibi ülkeye hizmetten başka bir derdi olmayan bir muhteremi niye dinlediniz diye sormadı.
Erbakan'ın gazetesi olmakla övünen Milli Gazete bir kez olsun hayatı boyunca meşru mücadelenin dışına çıkmamış ve bu ülkeye büyük hizmetler etmiş olan Erbakan'ı bir terör örgütü üyesi olma iddiasıyla niye dinlediniz demedi.
Milli Gazete'de ne bir haber girdi ne de bir köşe yazarı Erbakan'ın hukukunu koruyan yazı yazdı.
Erbakan hocaya yapılan bu haksızlığı biz ortaya çıkardık.
Merhum Erbakan'ın hukukunu Yeni Şafak olarak biz savunduk.
Savunmaya da devam edeceğiz.
Çünkü şuna inanıyoruz ki, kurduğu partiler kapatılsa, darbe dönemlerinde cezaevlerine atılsa da merhum Erbakan her zaman siyasi mücadelesini demokrasi ve hukukun içinde kalarak yürüttü. İslami akımların radikalleştiği coğrafyamızda o hep meşruiyet çizgi içinde ve demokratik mücadeleyi tercih etti.
Erbakan'ı dinleyenler yerine, bu olayı ortaya çıkaran şahsımı hedef seçen Milli Gazete yöneticileri görüyorum ki, yayınladığımız belge karşısında dahi suskunluğunuzu koruyorsunuz.
Bu ayıp size yeter...