HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin, "Milletvekilleri tutuklanırsa hiçbir seçenek tartışılmaz olmaz, halk isterse birden fazla parlamento kurar" dedi. "Parlamento halkın iradesidir. Savunacağız" diyen Demirtaş, "Ama arkadaşlarımız tutuklanır, milletvekilliklerinin düşürülmesine kadar gidilirse, hiçbir seçenek bizim açımızdan tartışılmaz olmayacaktır. Parlamentoyu partiler değil, halk kurar. Halk isterse birden fazla parlamento da kurar" diye konuştu.
Suriye'den IŞİD tarafından atılan roketlerin Kilis'e düşmesine dair de açıklamada bulunan Demirtaş, "Her yerde hedefe giden roketler nedense Kilis’e yanlışlıkla düşüyor" dedi. Demirtaş, "Arkadaş öyle bir roket yapmışlar ki her yere giderken hedefe gidiyor, Kilis’e yanlışlıkla düşüyor. Böyle bir roket icat etmişler. Bunu göstere göstere, barbar tecavüz ordusu yapıyor" diye konuştu.
Partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuşan Demirtaş'ın açıklamaları şöyle:
"Belki de yükseklere çıkan, Saray'lara çıkanlar Miraç'tan biraz ders çıkarırlar. Belki bu gece onların da yüreğine nur iner.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü kutlanıyor. Ülkemize çok yabancı bir kavram. Aramızda çok basın mensubu var. Patron baskısı, yargı baskısı, hükümet baskısı altında sayıları yüzlerce... Havuzdakiler de baskı altındalar... Havuzda ters yüzen, binlerce dolar maaş alıp tetikçilik yapanlar hariç... Umuyorum, en kısa zamanda Türkiye’de tutuklu gazeteci kalmaz.
Figen Yüksekdağ hedef gözetilerek 1 Mayıs’ta gaz atıldı. Adana’da, Urfa’da mitingler iptal ettirildi. Tam da hükümetin zıvanadan çıktığı bir dönemde kitlelerin yüz binlerle alanlara akmasını engellediler.
Halk kadar hiç kimseden korkmuyorlar. Kendi aralarında büyük bir panikle konuşuyorlar. Güvenlik güçleri halkın gücünü bastırmaya yetmediği için 15 bin polis alımı yeni yasalaştırıldı. Böylesi dönemlerde iktidarın zulüm konusunda sınırsız zorbalık uyguladığı dönemlerde, adım adım diktatörlüğe gidilen dönemlerde halkı baskı altında tutmak çok önemlidir.
Sizin göreviniz darbe anayasası denen cunta anayasasında bile şu yazar: Yurttaş izin almaksızın gösteri yapar. Sadece valilikler bunu düzenleyebilirler. İçişleri Bakanlığı ve hükümet güvenliğinizi sağlamakla yükümlüdürler. Ne yapıyorlar, Urfa’da, Antep’te, aylarca gösteri yasağı koyuyorlar.
'Sokak meşrudur, yasaldır, legaldir, haktır, demokrasi sokakta kazanılmıştır'
Her türlü tehdide rağmen başaramadılar. Yüz binler alanlara çıkarak öylesine güçlü bir mesaj ortaya koydular ki, bugünlerde parlamentoya getirilmek istenen kıdem tazminatının hiç edilmesi ve kölelik işçi yasasını protesto ettiler. Ama bunun büyümesi lazım. Sokak meşrudur, yasaldır, legaldir, haktır, demokrasi sokakta kazanılmıştır. Faşizmden kurtulma yolunun sadece parlamento olduğu tek bir istisna dahi yoktur.
Bu hakkı elimizden almaya çalışan herkese direnmek de meşru bir haktır. Bunu bastırdıkları anda faşizmi kurumsallaştırmak son derece mümkün olacak. Parlamentoda yaptıkları da sokakta yaptıkları terörü milletvekilleri üzerinden kalıcı hale getirmektir. Bir kez daha bütün emekçilerin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı buradan kutladığımızı ifade etmek istiyorum.
'Her yerde hedefe giden roketler nedense Kilis’e yanlışlıkla düşüyor'
Bir başka önemli mevzu, her nedense durup dururken Kilis’e düşen roket meselesi. Arkadaş öyle bir roket yapmışlar ki her yere giderken hedefe gidiyor, Kilis’e yanlışlıkla düşüyor. Böyle bir roket icat etmişler. Bunu göstere göstere, barbar tecavüz ordusu yapıyor. Her seferinde Genelkurmay’dan açıklama yapılıyor. Yarım saat, bir saat sonra. 300 IŞİD üyesi öldürüldü, 250 IŞİD üyesi öldürüldü. Bari birkaç gün sonra yapın açıklamayı. Ne zaman öldürdünüz, ne zaman saydınız. Bütün ülke büyük bir aldatmacayla karşı karşıya. Ne IŞİD’e karşı mücadele vardır, ne top atışı vardır, ne havadan atış vardır. Ahrar ül Şam ve Nusra hükümetin işbirliği yaptığı örgütlerdir. Terör örgütü listesinde bile değildir. Kendi aralarında iktidar mücadelesi verirken Türkiye’ye “Aman bize desteği bırakma” diye roket atıyor, bizimkiler de roket düştü diyor.
‘Tecavüzcü ordu, Saray’ın ve Davutoğlu’nun öfkeli çocukları…’
PYD bizim hükümetimize göre azılı bir terör örgütü. Kilis’e 60 roket atıp 20 yurttaşı sınır ötesinden katleden, Ankara Garı’nda, Suruç’ta yüzlerce insanımızı katleden tecavüzcü ordusu öfkeli çocuklar. Onlar Saray’ın ve Davutoğlu’nun öfkeli çocukları. Tetikçi orduları. O yüzden kızamıyorlar. Bir türlü IŞİD Kilis’i vurdu diyemiyorlar. Roket düştü diyorlar. Başbakan Yardımcısı, 100 metre yanına roket düşüyor, paniğe gerek yok, sokağa çıkmayın diyor. Vali zaten komedyen midir, şaka mıdır nedir. Nasıl düşmesin, yer çekimi var diyor. Kilis Valisi bunu söylüyor.
‘Silahla, zorbalıkla bütün Türkiye’yi dizayn etmeye çalışıyorlar’
Kendi partisini yönetmekten aciz bir hükümete dönüştü. Güvenlik kaygısı herkeste var. Haksız da sayılmaz vatandaşlarımız. Her gün İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Kilis’te, doğunun herhangi bir ilçesinde katliamlar yaşanıyor, hükümet sanırsınız ki 1 Kasım’da ilk kez iktidara geldiler gibi davranıyorlar. Parlamentodaki, bakın, birkaç gündür, tartışma ve biçimi. Özellikle AKP cenahının seçip komisyonlara gönderdiği tetikçi ekibin de niyetinden anlaşılıyor ki, bunlar şiddetle, silahla, zorbalıkla bütün Türkiye’yi dizayn etmeye çalışıyorlar. Parlamento başkanı öyle yanlışlıkla değil, Saray’dan habersiz de değil, laiklikle ilgili yaptığı açıklamalar bütün bu süreçle alakalıdır.
Başkanlık ve laikliğin olmadığı, bütün yetkilerin sözde halifede olduğu bir anayasa, bunu kabul etmeyenlerin de sopayla yola getirildiği bir süreç. İnsanlarımız korksun istiyorlar. İnanın ki hepsi toplumu bir anda korkuyla şoka uğratarak, reflekslerini çalışamaz hale getirerek referandumla mümkünse kendi yeni sistemlerini getirme çabalarıdır.
Bu zorbalık, bu tehditler karşısında geri adım atarsak, irademizi bunlara teslim edersek, bizim çocuklarımız ve torunlarımız kapkaranlık bir ülkede, ortamda büyümeye mahkûm olacak.
'AKP ve MHP 7 Haziran öncesinde anlaşma sağladı'
Başka türlü bu faşizan gidişat durdurulamaz, bakın, dokunulmazlıklar mevzusu bu darbe sürecinden asla bağımsız ele alınmayacak bir girişimdir. 7 Haziran akşamı Türkiye’de bir saray darbesi gerçekleşti. 7 Haziran’dan bir hafta önce planlandı, anketler netleşince, tek başına iktidar olamayacakları ortaya çıkınca, HDP’nin barajı aştığı ortaya çıkınca sarayda darbe planı yapıldı ve MHP Genel Başkanı’yla 7 Haziran öncesi anlaşma sağlandı. Senin de gidişatın iyi değil, bizim de değil diye anlaştılar. Güvenlik kaygısıyla oylar toparlanacak, rejim değiştirilecek. 7 Haziran darbesi Türkiye’de askeri darbelerin dışında gerçekleşmiş başka tür bir darbedir. Darbe şu anda işlemeye devam ediyor. Hala amacına ulaşabilmiş değil. İnanç, kimlik, etnisite, mezhep açısından hiçbir farklılık asla kabul edilmeyecek. Darbe amacına ulaşırsa eğer, tek tip bir insan tipi yaratacaklar.
Saray’daki zatın konuşmalarına dikkat edin. Yaratmak istediği gençlik tipini anlata anlata dolaşıyor. Nasıl bir düzen istediğini anlata anlata geziyor. Bu zat bir filozof, bir entelektüel değil. Bugüne kadar toplumsal sorunların çözümüyle ilgili tek bir fikri yoktur. Zaten üniversiteyi bitirip bitirmediği muammadır. Kitap okumadığını zaten kendisi söylüyor.
Bir insan ilkokulu bile bitirmemiş olabilir, cehalet başka bir şey. Kitap okumam diyor. Danışmanlarım okur, anlatır diyor. Entelektüel birikimi bu. Ve bu adam ülkenin gelecek yüz yılını ben dizayn edeceğim diyor.
Adaletten, demokrasiden, insan haklarından anlamaz. Tarih bilmez, emperyalizm bilmez, sabah akşam buna saydırır. Ona sorsanız, bütün millet cahildir, her şeyi kendisi bilir. İşte en tehlikeli insan tipi.
Ey halkım, ben darbe yaptım. Önünde de HDP’liler engel, o yüzden dokunulmazlıklarını kaldırıyorum. Çin malı milliyetçi partiyle ortak oldum diyemiyor. O yüzden yalan atıyor. 50 üniversiteyi bitirseniz, onun kadar yalancı olamıyorsunuz. Yalan Üniversitesi’ni bitirmiş. Stajyer başbakan öyle değil, yalan söyleyince belli ediyor. Ustası öyle değil. Maşallahı var. Ne dediler, milletvekilleri bagajında silah taşıdılar, dokunulmazlıklarını kaldıracağız. Bu yalanla başladılar.
‘Faysal Sarıyıldız’ın aracından çıktı denilen silahlar başka yerde ele geçirilmiş’
Uzun uzun okumayayım fezlekeyi. Silah, mühimmat ve diğer malzemelerin Faysal Sarıyıldız’ın aracına yerleştirilmediği, çünkü söz konusu operasyonun yapıldığı yerde Sarıyıldız’ın aracı 18 saat öncedir. Polis muhtemelen bir yerde silah yakalamış, 18 saat sonra bir tane akıllının orada birden bire bir komplo aklına gelmiş. Biz bunu Faysal Sarıyıldız’ın üstüne yıkalım demişler. Fakat operasyon saatleri, tutmamış. Bu ekip kötü çalışmış olacak ki, savcı işin içinden çıkamamış. Fezleke düzenlenmiş. Faysal Sarıyıldız’dan kilometrelerce uzakta. Faysal Sarıyıldız benzin alırken fotoğraf çekilmiş. Sadece bu var. Bu iki görüntü birleştirmeye çalışılmış. Savcı, 'Evet, silahın Sarıyıldız’ın aracına yerleştirilmediği anlaşılıyor. Fakat yine de, dokunulmazlığının kaldırılmasına... HDP’li vekiller silah taşıdı' fezlekesi budur.
Bu şatafatlı, gösterişli, hakaretler de içeren bu operasyonlarda PKK’ye bir zarar verdilerse, sivil halka 100 zarar verdiler. Birkaç milletvekilimiz üzerinden fırtına koparıp, mümkünse içeri attırıp kamuoyunun gazını almaya çalışıyorlar. Evladı askerde olan, nöbette olan, güvenlik görevlisi, polis olan anne babalar bilsinler. Bu hükümet sizi kandırıyor. Ortada başarı yok, felaket var. İnanılmaz bir hükümet başarısızlığı var. Şimdi bizi sözde bu yargının önüne atıp, sizin duygularınızı okşayarak bütün bu ölümlerin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Sözde terörle mücadele ediyorlar ya, bundan yine PKK kaybetmeyecek, yine kazanacak.
'Tezkereni aldın, gidiyorsun; 23 Nisan’da çocuklar bile o koltukta daha keyifli oturdu'
Sur’da yaptığın akılsızlık, burada yaptığın akılsızlık, dağda yaptığın akılsızlık, bağda yapıldığın akılsızlık. Ortada bir şiddet var, bunun bitmesi lazım, doğru. Bunun çözümü Sur’da yaptığınız da değil, parlamentoda yaptığınız da değil. Bunun yolu müzakeredir. Bunu anlatmayalım diye tetikçi bir ekip göndermişler. Özellikle kafası basmayan bir grup tetikçiyi, kazma olarak, kalas olarak kullanmak için özellikle seçmişler. Stajyer başbakan bunları kutluyor, “Destan yazdılar” diye. Senin tezkereni yazmışlar haberin yok.
Aldın tezkereni gidiyorsun işte. 50 defa seni uyarmadım mı? Kazansan da, kaybetsen de gidicisin demedim mi? HDP büyürse sen de kurtulursun demedim mi? Ne oldu, dediğimize geldi. Hiçbir zaman gelemedin gerçi. 23 Nisan’da oturan çocuklar bile daha keyifli oturdu, sen o koltukta bir gün oturamadın.
'Bizi kendi bağımlı mahkemelerinizde yargılamanıza izin vermeyeceğiz'
Peşini bırakmayacağız diyor. Şu grubun ömrü cezaevinde geçmiş ya. Mesele biz olsak, biraz da kafa dinlemek için gider yatarız. Demirtaş’tan Davutoğlu’na: Tezkereni aldın, gidiyorsun; 23 Nisan’daki çocuklar bile o koltukta daha keyifli oturdu. Dün komisyonda büyük iş başarmış gibi birbirlerini kutluyorlar. Olacaklardan korkmasak evet oyu verip bir an önce süreci hızlandırabiliriz. Bizim vicdanımız var, ahlakımız var, halka verdiğimiz sözler var.
Komisyon aşaması geçildi, genel kurula getireceksiniz. Parmak sizde, kol sizde, sayı sizde. Gücünüz yeterse çıkarır, kaldırırsınız. Bunların adı dokunulmazlığın kaldırılması değil, HDP’nin tasfiye edilmesi yasasıdır. Dokunulmazlık yasası hala geçerli. Korktular, direniyorlar diyorlar. Bizim teklifimiz sizinkinden daha radikal. Şu süreye kadar değil, tümden kürsü dokunulmazlığı hariç hepsi kalkıyor. Evet diyorsanız, hemen bunu komisyona alalım, evet oyu vermeye de hazırız.
Bir grup milletvekilimizi, AKP hukuk komisyonu haline gelmiş mahkemelerin önüne atıp linç ettirmeye çalışacaklar. Biz buna karşı sessiz mi kalacağız. Daha önce de ifade ettim. 330 ya da 367’yi bulursanız, bizi kendi bağımlı mahkemelerinizde yargılamanıza izin vermeyeceğiz. Asla böyle bir şey yapamayacaksınız. Tek bir arkadaşımız, ifade vermeye çağrıldığında polise, savcıya, mahkemeye gitmeyeceğiz. Tutuklamak mı istiyorsunuz? Biz tıpış tıpış kendi ayağımızla gitmeyeceğiz. Bu parlamento sizin babanızın malı değil, halkın malşıdır.
'Milletvekilleri tutuklanırsa hiçbir seçenek tartışılmaz olmaz, halk isterse birden fazla parlamento kurar'
Sende irade kalmamış, saraydaki seni eze eze yerin dibine sokmuş, Meclis’e gelmeye yüzün yok. Bizi Meclis’e sokmamakla tehdit edeceksin.
Parlamento halkın iradesidir. Savunacağız. Ama arkadaşlarımız tutuklanır, milletvekilliklerinin düşürülmesine kadar gidilirse, hiçbir seçenek bizim açımızdan tartışılmaz olmayacaktır. Parlamentoyu partiler değil, halk kurar. Halk isterse birden fazla parlamento da kurar. Halk böyledir.
AKP yenilecektir. Saray yenilecektir. Bundan şüpheniz olmasın. Kazanacak olan biz olacağız. Bir kez daha bu zorlu dönemde tek vücut halinde duran bütün milletvekili arkadaşlarıma, kendisinden çok kendisini seçen halkın iradesine bağlı olan, saygı duyan arkadaşlarıma cani gönülden teşekkür ediyorum."