BirGün'den Meral Danyıldız'ın haberine göre Türkiye’de şehir hastanelerinin sürecine değinildiği panelde, Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Uğur Emek, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Kayıhan Pala ve TTB Merkez Konseyi Eski Başkanı Uzm. Dr. Bayazıt İlhan konuştu.
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Saip şehir hastanelerinin açılmasında altyapıyı oluşturan nedenlerin İstanbul Üniversitesi’nin bölünmesi, üniversitelerden mali desteğin çekilmesi olduğunu söylerken, Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Uğur Emek şu ifadelere yer verdi: “Şehir merkezleri baz alınarak şehir hastanelerine ulaşıma bakıldığında taksi ücretinin 150 liraya kadar çıkıyor. Şehir içinde AVM ve rezidans yaptığımız için bu sefer bunları şehir dışına atıyoruz. Bu hastaneler tam da yaşlıların ve yoksulların erişemeyeceği mesafelerde.”
Prof. Dr. Kayıhan Pala da, şehir hastanelerinde yatak başına düşen maliyetlerin sürekli farklılık gösterdiğini kaydetti ve “İstanbul İkitelli’de 581.512 dolarken, Şanlıurfa’da neden yatak başına maliyet 238.418 dolar. Şehir hastanelerinden bugün itibariyle vazgeçilmeli, olanlar da kamulaştırılmalıdır” dedi.
Basın metnini okuyan İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Güray Kılıç ise şunları söyledi:
İddia: Şehir hastanelerinin maliyeti yüksek değildir.
Gerçek: Erzurum’da bin 200 yataklı tam donanımlı devlet hastanesi 30 Milyon TL bedel aşımına karşın 213 Milyon TL’ye yaptırılmıştır. Kayseri Şehir Hastanesi’nin yaklaşık üç yıllık kira bedelidir bu tutar. Sağlık Bakanlığı da maliyetin yükseldiğini kameralar kapalıyken TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul etmiştir.
İddia: Şehir Hastaneleri de devlet hastanesidir.
Gerçek: Şehir hastaneleri finansal kiralama ile yaptırılmaktadır. Hazine arazisinin tapu kaydına düşülen “sürekli nitelikli üst hakki” şerhi arazinin şirketlerin mülküne dönüşmesine neden olmuştur. Şirkete ait binaya kira ödenmesi mülkiyeti ortaya koymaya yetmektedir.
İddia: Şehir hastanelerinin hasta ve yakınlarına ek bir maliyeti olmayacaktır.
Gerçek: Hastaneye normalden uzun sürede ulaşıp daha fazla yol masrafı veriyorsanız, istediğiniz yere daha uzun zamanda varabiliyorsanız bunlar da sizin için maliyettir. Kaldı ki şehir hastanelerinde an itibariyle 1 TL fark ücreti alınmaktadır.
İddia: Şehir hastaneleri hakkındaki tüm belgeler kamuoyu ile paylaşılmaktadır.
Gerçek: İhale ile ilgili bilgi edinme “ticari sır” gerekçesiyle sınırlıdır. Oysa devletlerin ticari sırrı olamaz. Sağlık Bakanlığı ve ilgili diğer bakanlıkların milletvekillerinden, basından ve vatandaşlardan bilgi saklayarak yarattıkları borçlar uluslararası yatırım hukukuna göre “gayriahlaki borçlar” olup uzun vadede halkın bu borçlarını ödememe hakkı da vardır.
Adana şehir hastanesi deneyimlerini paylaşan Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ise personelin az olduğunu, bazı hekimlerin hastane girişlerinde kuaför salonunu kullanmak zorunda kaldığına dikkat çekti. Birçok polikliniğin sekretersiz çalıştığını ve sabit personelin dahi bulunmadığını dile getiren Ökten, sözlerini şöyle sürdürdü: “Veri giriş elemanı yok. Her şeyi hemen hemen hemşire ve hekimler yapıyor. 380 poliklinik odası var ama hastanede bu kadar uzman yok. Eski hastanedeki hiçbir veriye ulaşılmıyor.
Son olarak CHP Milletvekili Fikret Şahin ve Ali Şeker de söz aldı. Ali Şeker, “Keyfi bir fiyat politikasına hizmet satılıyor. Elazığ’da kemoterapiye hazırlama 1 lira Adana’da 350 küsur. Üç katına kadar yemek fiyatları farkı. Bursa şehir hastanesine toplu ulaşım yok. Taksi kullanmak zorundasınız. İstanbul İkitelli şehir hastanesi Küçükçekmece’de toplu ulaşımla iki saat ve toplu ulaşım yok” ifadelerini kaydetti. CHP’li diğer vekil Fikret Şahin ise “Ticari sır arkasında rant arayışı ve yolsuzluklar vardır. Maliyetler nedir diye soruyoruz bakanlığa ama cevap vermiyor” dedi.