T24 Haber Merkezi
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in 8. videoda, "Suriye'deki Türkmenlere benim adıma gönderilen silahlar, SADAT organizasyonuyla El-Nusracılara gidiyordu" iddiasıyla yeniden gündeme gelen SADAT AŞ nedir?
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başdanışmanlarından emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi başkanlığında Türk Silahlı Kuvvetlerinin çeşitli birliklerinden emekli olan 23 Subay ve Astsubay tarafından 28 Şubat 2012 tarihinde kuruldu.
Türkiye’de uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket olduğu belirtilen ve eski TSK mensuplarının görev aldığı Sadat, askeri ve “iç güvenlik” yani “terörle mücadele” alanında danışmanlık ve eğitim hizmeti veriyor. Askeri ve güvenlik alanında pek çok eğitimi veren şirketin, kursları arasında “Gayri Nizamı Harp” ve “Keskin Nişancılık” gibi başlıklar da dikkat çekiyor. “Kara Harekatı”, “Keskin Nişancılık”, “Koruma”, “Tahrip”, “Gayri Nizami Harp”, “İleri Tek Er Muharebe”, “Topçu ve Havan İleri Gözetleyicilik”, “Tank / Zırhlı Araç Avcılığı” gibi kurs eğitim paketleri bulunuyor.
SADAT resmi sitesinde vizyon ve misyonu, "SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek Türk şirketidir. SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Danışmanlık, Eğitim ve İkmal olmak üzere üç ana alanda hizmet sunmaktadır. Uluslararası alanda Silahlı Kuvvetlerin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonu amacıyla, stratejik danışmanlık, özel savunma ve güvenlik eğitimleri ile donatım alanlarında hizmet vererek, İslam Ülkeleri arasında savunma ve savunma sanayi işbirliği ortamı oluşturmak ve İslam Dünyasının kendine yeterli bir askeri güç olarak da Dünya Süper Güçleri arasındaki hak ettiği yeri almasına yardımcı olmaktır. Hizmet verdiğimiz ülkelere yönelik jeopolitik duruma uygun tehdit değerlendirmeleri yaparak, bu değerlendirme ışığında ülke savunması ve iç güvenliğinin temini amacıyla en etkin ve modern ihtiyaçları karşılayacak şekilde Silahlı Kuvvetlerinin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonunu sağlamaktır." sözleriyle tanımlıyor.
SADAT'ın kurucusu Tanrıverdi 2018 yılında HaberTürk gazetesinden Kübra Par’a verdiği röportajda, Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları olduğu iddialarına ilişkin olarak, "Tamamen iftira, hayal mah sulü! Bunların SADAT’la alakası yok. Hiçbir eğitim tesisimiz yok. Ümit Özdağ bunu 2017’nin temmuzunda da söyledi. 2012’de de bir gazete bu iddiaları ortaya attı. O gazete hakkında tekzip davası açtık ve kazandık. ABD’de yayınlanan ve “Kontrollü darbe” iddiasını pekiştirmek, Cumhurbaşkanı’mızı yıpratmak için ortaya atılmış bir propaganda haberini gerçek olarak algıladılar. Devlete böyle ağır bir iddiada bulunmak, bir siyaset insanına yakışmaz. Tabii bunun sonucu yargıdan çıkacak.” açıklamasını yapmıştı.
Adnan Tanrıverdi kimdir?
1944 Konya Akşehir doğumlu olan Adnan Tanrıverdi, 1963-1964’te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Bölümündeki öğreniminin ardından 1964 yılında girdiği Kara Harp Okulun’dan 1966’da topçu subayı olarak mezun oldu.
Kara Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 30 Ağustos 1996 yılında kadrosuzluktan emekliye sevk edilen Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, 2016 yılında Erdoğan’ın başdanışmanı oldu. 1964 yılında Kara Harp Okulu’na giren Tanrıverdi, 1976-1978 yıllarında Kara Harp Akademisi’nde öğrenim görerek 1978 yılında kurmay subay statüsünü kazandı. 1980’de kurmay subay olan ve “Gayrinizami Harp Kursu” de gören Tanrıverdi’nin görev yaptığı birlikler arasında Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı ile KKTC Sivil savunma Teşkilat Başkanlığı da bulunuyor.
Akit gazetesinde yazarlık yapan Tanrıverdi 30 Ağustos 1992 tarihinde ise tuğgeneralliğe yükseltildi.
“İrticai faaliyet” iddiası
1992’de tuğgeneralliğe yükseltilen Tanrıverdi, İstanbul’daki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nın ardından Kara Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı yaptı ve 1996’da kadrosuzluk gerekçesiyle emekli edildi.
Tanrıverdi’nin geçmişte ve atamasının ardından “TSK içinde irticai faaliyetler yürüttüğü için” emekli edildiği iddiaları sıkça gündeme getirildi. Emeklilikten sonra da Üsküdar FM Radyosunun Genel Koordinatörlüğünü, İhlâs Marmara Evleri Camii Yaptırma ve Yardım Derneği Yönetim Kurulu üyeliğini yapan Tanrıverdi’nin genel başkanlığını yaptığı, 2000 yılında kurulan Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) TSK’dan ihraç edilen ve emekli askerlerden oluştuğu sıkça eleştiri konusu oldu. Kuruluş, bünyesindeki Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) aracılığıyla TSK’nın yeniden yapılandırılmasına yönelik eleştiriler geliştirdi. Atama sonrasında basında yer alan iddialar arasında 15 Temmuz sonrasındaki kararnamelerle TSK’ya getirilen yeni düzenlemelerin bu önerilerle paralellik taşıdığı da var.
Adnan Tanrıverdi, emekliye ayrıldıktan sonra, 5 yıl Adaleti Savunanlar Derneği’nin Genel Başkanlığı görevini üstlendi. Tanrıverdi, ASDER Onursal Başkanı olarak, Müslüman ülke silahlı kuvvetlerinin organizasyonu ve stratejik kullanımına danışmanlık, son kullanıcıdan eğitici seviyesi kadar özel konularda eğitim ve harp, silah ve araçlarının temini, bakım ve onarımı hizmetlerinde görev yapmak üzere SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi’ni kurdu.
SADAT ekipleri hangi ülkelerde faaliyet gösteriyor?
Şirketin faaliyet alanı başta Türkiye’nin yakın coğrafyası olmak üzere, tüm İslam ülkeleri ve Müslüman nüfusun yüksek olduğu ülkeler olarak gösteriliyor. SADAT’ın bugüne kadar Yemen, Libya ve Suriye’de bazı görüşmeler yürüttüğü iddia ediliyor. Ancak bu görüşmelerin içeriği ve operasyonel faaliyetlere dönüşüp dönüşmediği bilinmiyor. Şirket 2013 yılında Libya ordusu ile askeri spor tesisi ve zırhlı araç bakım-onarım merkezi kurmak için iki adet İyi Niyet Protokolü imzalamıştı. Ancak Ağustos 2013’de eski Tümgeneral Halife Hafter’in başlattığı isyan sonrasında, bu anlaşmalar hayata geçirilemedi. O tarihten beri SADAT’ın Libya’da Hafter’e karşı savaşan güçlere destek verdiği iddiaları öne sürülüyor. Son olarak TSK güçlerinin Libya’ya gitmesini sağlayacak tezkerenin Meclis’ten geçmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhalif güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak" açıklamasını yapmıştı.
Şirket, bugüne kadar Suriye’nin içerisinde veya dışarısında herhangi bir eğitim veya örgütlenme faaliyetinde bulunduğuna dair iddiaları yalanlıyor. Ancak son olarak kısa süre önce Putin yönetimine yakınlığıyla bilinen Federal Haber Ajansı, Özgür Suriye Ordusu militanlarının SADAT ekipleri tarafından Libya'ya götürüldüğü iddia edilmişti.
Tanıverdi Par'ın sorularını şu yanıtları vermişti:
Adnan Bey, bir kez daha sorayım; AK Parti’nin ideolojik çizgisine uygun şekilde bir parti ordusu hazırladığınıza dair bir iddia da var, ne diyorsunuz?
Ben böyle bir fikrin tam karşısındayım! Partinin silahlı gücü ya da silahlı milislerin oluşması son derece yanlıştır. “Devletin resmi silahlı gücü dışında silahlı militanlar olsun” fikrine taban tabana karşıyım. Ayrıca Cumhurbaşkanı’mız, güncel olaylara ilişkin kararlarını resmi kurullarla alır. Danışmanlar buna etki edemezler.
Peki SADAT neden şüphe uyandırıyor? Neden hep tartışmaların odağında?
SADAT’a saldırı okyanus ötesinden başladı. Michael Rubin, ABD’den SADAT hakkında yazılar yazmaya başladı. Hain FETÖ’nün hoparlörü Suat Avni sazı aldı. Mehmet Eymür de iftiralara katıldı. Saldırı ABD’den geldiğine göre, İslam ülkelerindeki etkili faaliyetlerinden rahatsız olunduğundan dolayı SADAT tartışma konusu yapıldı. Son zamanlarda da ben Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı’na getirildiğimden Cumhurbaşkanı’mıza saldırı için SADAT ve şahsım mesnetsiz iddialarda kullanılmak isteniliyor.
Türkiye içerisinde SADAT’ın faaliyeti var mı, varsa nedir?
- Yoktur.
- TSK’ya veya emniyet teşkilatına danışmanlık veriyor musunuz?
- Tekrar söylüyorum. SADAT, yurtiçinde emniyet teşkilâtına, TSK’ya ve başka hiçbir kuruma, örgüte veya sivil şahsa danışmanlık ve eğitim hizmeti vermemektedir.
- SADAT, sadece yabancı ülkelerdeki resmi silahlı kuvvetlere mi danışmanlık veriyor, yoksa milis güçler, alternatif ordular oluşturmak gibi şeyler de yapıyor musunuz?
- SADAT, ülkelerin resmi silahlı kuvvetlerinin ihtiyaç duydukları alanda danışmanlıklarını yapmak, eğitimlerini vermek, harp silah, araç, gereçlerinin temini konusunda yardımcı olmak için kurulmuş bir şirket. Milis kuvveti veya o ülkelerdeki silahlı grupları destekleyip de ülkelerin devrilmesi, zor duruma sokulması gibi bir misyonu yok. Türkiye’nin dış politikalarına uygun olan ülkeler seçiliyor.
- Peki, yurtdışında kaç ülkede hizmet veriyorsunuz?
- Şu anda tek bir ülkede faaliyetimiz var. Hangisi olduğunu söylemeyelim çünkü onların da kendi mahremiyeti var.
- Tam olarak ne hizmeti veriyorsunuz yabancı ülkelerde?
- Savunma planlamalarında birinci mesele tehdidin değerlendirilmesi, ikinci mesele buna karşı gücü geliştirmek, üçüncü mesele de tehdide karşı kullanılacak bu gücün planlanmasıdır. Bu konuda ihtiyacı olanlara en üst seviyede danışmanlık yapıyoruz. Bunun dışında, eğer kendi ülkesinin savunmasında dışarıdan eğitim alınmasını gerektiren konular varsa yine bizim ihtisas alanımız içerisindedir. Emekli askerlerden bu konularda becerikli olanları oralara danışman veya eğitici olarak gönderiyoruz. Silahlı bir grubun başına değil, devletin resmi silahlı kuvvetlerinin veya resmi savunma sanayii sistemlerinin bünyesi içerisine, projelerde danışmanlık yapmak üzere gidiyorlar.
- “Yalnızca resmi silahlı kuvvetlere eğitim danışmanlığı veriyoruz” diyorsunuz. Ama donanım, teçhizat da sağlıyorsunuz sanırım?
- Evet, mesela silahı, aracı-gereci var ama kullanamıyor. Biz tabii Türkiye’yi baz alıyoruz. Türkiye’nin ürettiği silahların pazarlayıcısı gibi de hareket ediyoruz. O ülke gelip bize nelere ihtiyacı olduğunu söylüyor, biz de gelip Türkiye piyasasını araştırıyoruz.
- Başka ülkelerden silah, araç-gereç temin ediyor musunuz?
Evet, başka ülkeler de olabiliyor. Mesela Güney Kore’den talep ettik, veremediler. Ukrayna ile de temasımız oldu. Başka ülke yok.
- Peki TSK’ya veya emniyete teçhizat tedarik ediyor musunuz?
Hayır, SADAT, TSK ve Emniyet teşkilâtına hizmet ve malzeme alımı hizmeti vermiyor. Dediğim gibi kurumlarımızın dış pazarlarını geliştirmek ve dost ülkelerin ülkemiz standartlarında ihtiyaçlarını karşılamaları için gayret sarf ediyoruz.
- Peki yabancı ülkelere harp silah, araç, gereç teçhizatlarının tedariklerini hangi yasal düzenlemelere tabi olarak yapıyorsunuz?
- Savunma sanayi ürünlerinin üretimi, yurt içinde ve uluslararası alanda dolaşımı kontrole tabidir. Yurt içinde Milli Savunma Bakanlığı 5201, 5202 sayılı kanunlara uygun olup olmadığı yönüyle, Genel Kurmay Başkanlığı ülke savunmasına etkisi yönüyle, Dışişleri Bakanlığı da uluslararası anlaşmalara göre ilgili ülkeye ambargo olup olmadığı yönüyle olur vermeden bu malzemenin dolaşımı mümkün değildir. Uluslararası denetim de BM Güvenlik Konseyi kararları, Cenevre Silahsızlanma Sözleşmesi ve Ülkeler arasındaki anlaşmalar gereği olarak savunma sanayi ürünlerinin dolaşımı kontrol edilmektedir. SADAT için de aynı hükümler geçerlidir.
SADAT’la ilgili en çok ortaya atılan iddialardan biri Suriye’deki muhalif grupları eğittiğiniz yönünde. SADAT’ın Özgür Suriye Ordusu’nu veya başka muhalif gruplara yönelik örgütlenmesi var mı?
Hayır. Suriye’nin içerisinde veya dışarısında herhangi bir eğitim veya örgütlenme faaliyeti olmadı. 2012’de, Suriye devriminin yeni başladığı zaman Hatay’ın güneyinde mülteci kampında Özgür Suriye Ordusu’nun kurucularından Riyad El Esad adında bir albaydan bahsettiler, onu ziyarete gittik. Ziyarete gidişimizin sebebi rejimin yaptığı katliamları Türkiye’nin bir tehdit olarak görmesiydi. Suriye’de Muhalefet dağınıktı. Henüz Özgür Suriye Ordusu yoktu ve oradaki gerçekleşecek bir muhalefetin organizasyonu için görüşmelerimiz oldu. Bu görüşmelerimizin tamamını devletin ilgili kademelerine rapor halinde ilettik. Görüşmelerimizde Riyad el Esad, “Rejimden ayrılan askerler var. Bu askerler bize katılacaklar, fakat aileleri orada. Ailelerin geçimini temin edebilirsek, onlar vasıtasıyla süratle Suriye muhalefetini organize edebiliriz. Ailelerin her birine 100’er dolar maaş versek onlar bize katılırlar. Ayda 25 bin dolar civarında bir para desteğine ihtiyacımız var” dediler.
Darbe girişiminin ardından Tanrıverdi Erdoğan'ın başdanışmanı oldu
Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişiminin ardından SADAT'ın kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'yi Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı görevine getirmişti.
Akşener'in 'silahlı eğitim kampı' iddiası
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2018 yılında bir açıklama yapmış, silahlı eğitim kamplarından söz ederek SADAT'ı işaret etmişti.
"Son dönemde üniformalar uzun namlulu silahlarla bazı kişiler ortalıkta dolaşıyor. Bunlarla ilgili çok önemli iddialar var" diyen Akşener, "Örneğin Tokat ve Konya'da silahlı eğitim kampları bulunduğunu duyuyoruz, bu iddialar söyleniyor. Araştırılırsın ve bize bilgi verilsin. Bunların seçim döneminde rol alacakları, istenmeyen bir sonuç çıkması halinde karışıklık yaratacakları yolunda yoğun söylentiler var. Bunlardan birisi de Sadat diye bir yapı. İnanın Sadat da diğer yapılar da benim için toz zerresidir. Bu malum yapılar insanları çatışmaların içerisine sürükleyecekler. Şimdiden uyarıyorum ve önlem alınmasını istiyorum" ifadelerini kullanmıştı.
'Mehdi' açıklamasının ardından istifa etti
Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) ve Üsküdar Üniversitesi'nin iş birliğiyle 'ASRİKA Ortak Savunma Sanayii Üretimi' temasıyla İstanbul'da düzenlenen 3. Uluslararası İslam Birliği Kongresine katılan Tanrıverdi, kongreye ilişkin yaptığı açıklamada "İslam Birliği olacak mı olacak. Nasıl olacak Mehdi Hz. geldiği zaman. Peki Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte ASSAM bunu yapıyor" ifadelerini kullanmıştı. Tanrıverdi, tepkiler üzerine Erdoğan’la görüştükten sonra başdanışmanlık görevinden istifa etmişti.
’Suikast tekniği’ ve 'gayri nizami harp' dersleri veriliyor
SADAT, suikast tekniği’ ve ‘gayri nizami harp’ hizmetleri verildiğini duyurdu.
Koruma eğitim paketindeki kursiyerlerine temel koruma teknikleri ve “suikast teknikleri” konusunda “imkân ve kabiliyetler” ‘pekiştiriliyor.’ Kurs sonu yapılacak test ve değerlendirmelerde başarılı olan kursiyerlere, kursu takip ettiğini ve başarı durumunu belirten bir “koruma uzmanlığı” sertifikası veriliyor.