Hürriyet yazarı Sedat Ergin, 24 Haziran seçimlerinde MHP'nin oy oranını yükseltmesine ilişkin olarak, "1999 seçiminden bugüne taşıyacağımız önemli bir seçmen davranış kalıbı var. Sağ seçmen, iktidarı uyarmak, alternatif göstermek istediğinde sıkça adres olarak Türk milliyetçiliğinin temsilcisi MHP’nin kapısını çalıyor" dedi.
Ergin, "Bu gözlemimizi şöyle açabiliriz: 7 Haziran 2015 seçimlerine gelindiğinde AK Parti’ye tepkili sağ seçmen MHP’ye yönelerek, bu partinin oy oranını yüzde 16.9’a çıkarmıştı. Ancak aynı seçmen, tırmanan terör olaylarının yarattığı güvenlik kaygıları altında 1 Kasım 2015’teki erken seçimde desteğini geri çekip, yeniden AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan’a döndü" ifadesini kullandı.
Ergin şöyle devam etti:
"Burada bir süre duralım. MHP’ye giden oylar, 7 Haziran 2015 seçiminde AK Parti’nin Meclis çoğunluğunu kaybetmesindeki en önemli faktörlerden biriydi. Şöyle ki, 2011 seçiminde 21.4 milyon dolayında olan AK Parti oyu 7 Haziran’da 18.8 milyona düştü. Arada 2.6 milyonluk sert bir düşüş söz konusuydu. MHP’nin oyu ise yaklaşık 1.9 milyon artmıştı.
7 Haziran seçiminde, Erdoğan açısından en önemli tehditlerden birinin, aslında AK Parti tabanına dönük bir çekim alanı yaratabilen MHP olduğu ortaya çıktı. Erdoğan, Kürt sorununda güvenlikçi politikalara ve aynı zamanda milliyetçi bir söyleme yönelerek Bahçeli’ye karşılık verdi. İlginçtir ki, MHP 7 Haziran’da aldığı yaklaşık 1.9 milyon yeni oyun 1.8 milyonunu beş ay sonra 1 Kasım seçiminde kaybetti. AK Parti’den gelen oylar yine bu partiye döndü. Yenilgi sırası AK Parti’den MHP’ye geçti.
24 Haziran’ın dip dalgası, MHP’nin 1999 yılında olduğu gibi yine sürpriz yapması oldu. MHP tabanından İYİ Parti’ye önemli bir kayma gerçekleşirken 1 Kasım’a kıyasla partinin ülke toplamındaki oyu bir puan geriledi. Buna karşılık, AK Parti içindeki tepkili seçmenin bir kanadının yine kendisine yönelmesiyle, MHP uğradığı kaybı tümüyle olmasa da belli ölçülerde telafi etti.
Üstelik AK Parti 7 Haziran’da olduğu gibi ikinci kez Meclis çoğunluğunu kaybederken, MHP artık iktidar partisi açısından vazgeçilmez bir stratejik ortak konumunda. Erdoğan ile Bahçeli arasında ortaklık ve kader birliğiyle rekabetin iç içe geçtiği zor bir ilişkiden söz ediyoruz."