Gündem

'Seçimler mutlaka yapılmalı'

Alman gazetelerinde cumartesi günü Ankara'da meydana gelen terör saldırısına geniş şekilde yer veriliyor. Yorumlarda, saldırının Türkiye'deki seçim öncesi döneme etkilerine ilişkin görüşler dikkat çekiyor.

12 Ekim 2015 14:30

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinden Michael Martens "Nefret ve Şiddet"
başlıklı yorumunda “Türkiye'nin Avrupa'ya ihtiyacı var” diyor:
“Türkiye'nin mülteci krizinin üstesinden gelinmesinde hem iyi hem de kötü zamanlarda
Avrupa için çok önemli bir ortak olduğuna dair bir kanıt daha gerektiyse eğer, bu
kanıtı Ankara'daki saldırı ortaya koydu. Ankara hükümetinin saldırının ardından
Avrupa ile mülteci krizi konusunda yürütülen görüşmeleri ertelemiş olmasını hiç kimse
kınayamaz. Ancak ortaya çıkan soru, bunun ne tür bir şiddet olduğu? Bu kışkırtılmış
bir seçim kampanyasının vardığı trajik dip nokta mı, yoksa başkentteki bu kanlı olay
seçimden sonraya da sirayet edebilecek bir istikrarsızlık döneminin başlangıcı mı?
Türkiye'de son yıllarda nefret ve şiddetin büyüdüğü zehirli bir atmosfer oluştu. Buna
ek olarak, Başbakan Davutoğlu kendi politikasına sıkı sıkıya bağlı kalsa da, ülke dış
politikada çaresizlik içinde olduğu izlenimi uyandırıyor. Doğru, Avrupa'nın Türkiye'ye
ihtiyacı var. Türkiye olmadan mülteci krizini çözmek mümkün değil. Fakat Türkiye
öngörülebilir dönemde kendisi ile meşgul olacak ve Erdoğan döneminde unuttuğu bir
şeyi yeniden keşfedecek: Onun da Avrupa'ya ihtiyacı olduğunu.”
Die Welt gazetesinde Deniz Yücel imzalı yorumda ise Anakara'daki saldırıda
hükümet karşıtlarının hedef alındığına dikkat çekiliyor:
“Kurbanların
kim olduğu artık biliniyor. Onlar, Tayyip Erdoğan ve medyasının
düşman olarak gördükleri kesimler: Solcular, Kürtler, Aleviler, Ateistler… Çok sayıda
muhalif, devlet güçlerinin Ankara'daki katliama doğrudan karıştığına inanıyor. Sonsuz
internet aleminde dikkatleri çeken fakat Türkiye tarihi göz önünde bulundurulduğunda
hemen silinip atılamayacak korkunç bir iddia. Bundan bağımsız olarak: Başkentte 126
vatandaşın öldüğü bir olayın sorumluluğunu almak istemeyen bir devlet yönetimi,
taziye dileklerinin iletileceği bir adres olmaktan çıkar. Saldırıda AKP hükümeti değil,
onun karşıtları ve muhalifler hedef alındı.”
Süddeutsche Zeitung'da Christiane Schlötzer'in kaleme aldığı yorumda 1 Kasım
seçimlerine atıfta bulunuluyor:
“Kürt çevrelerinde korkunç bir şüphe güç kazanıyor: Devlet bombaladı. ‘Derin
devlet', yani istihbarat birimleri, asker ve mafyadan oluşan sağcı yapı bir dönem her
şeyden sorumlu tutuluyordu. Aslında bu yapılanma çökertildi, fakat yeni bir derin
devlet oluşmuş olabilir. Yine de devletin en üst mertebesinin kendisini bile bile devasa
bir kaosa sürüklemiş olması ihtimali tutarlı değil. Sonuç olarak devlet hangi izahatı
yaparsa yapsın, buna inanmayan çok fazla sayıda insan olacak. Bu, toplumdaki
güvensizlik hissiyatını daha da güçlendirecek. Bu yüzden ne olursa olsun 1 Kasım'da
seçimler mutlaka yapılmalı. Bunun dışında kalan her tür seçenek, ülkeyi uçuruma
sürüklemek isteyenlere davetiye çıkartmak olur.”
Kölner-Stadt Anzeiger gazetesindeki yorumda sığınmacı krizine çözüm arayan
AB'nin Türkiye'nin ‘güvenli ülkeler' listesine alınmasına ilişkin planı eleştiriliyor:

"Berlin'deki hükümet ve diğer AB ülkeleri
bu kanlı olayın ardından kendilerine
Türkiye'nin 'güvenli ülke' ilan edilmesi planının makul olup olmadığını sormalı. Zira
Türkiye'deki şiddet sarmalı hızını artırmış gibi görünüyor. İstanbul'daki göstericiler
şimdiden Kürt gerillalarını misilleme yapmaya çağırdı: Katılımcılar, 'İntikam PKK'
sloganı attı.“