Dünya

Seçime 1 yıl kala Alman siyasi partilerinin durumu

Berlin’de hiç böyle siyasi huzursuzluk olmamıştı. Genel seçimlere bir yıl kala mülteci politikası siyasi partiler yelpazesini altüst etti.

20 Eylül 2016 17:48


Almanya'daki siyasi ortam hiç 2015 yazından sonraki kadar elektriklenmemişti. Başbakanın mülteci politikası ve iç güvenlik halkı endişelendiriyor. Duygusal tepkiler artıyor. Siyasi partiler seçim kampanyası havasına girmeye başladı. Önümüzdeki genel seçimde meclis üyeliklerinin ilk kez olmak üzere 6 parti arasında paylaşılacağı neredeyse kesinleşti. Yeşillerin Hristiyan Birlik kanadıyla koalisyon kurması mümkün. Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin barajı aşamaması sürpriz olur.

Hristiyan Birlik: Kardeş kavgası

Mülteci politikası kardeş partiler olarak da adlandırılan Hristiyan Demokrat Birlik ile Hristiyan Sosyal Birliği birbirine düşürdü. Başbakan Merkel'in ‘başarırız' formülüne Bavyera partisi ‘değiştireceğiz' ile karşılık veriyor. Ciddi bir prensip anlaşmazlığı, söz konusu olan. Angela Merkel'in dördüncü kez başbakanlığa aday olacağı kesinleşmiş değil. Başbakan olabilmesi için mülteci sayısına 200 binlik üst sınır getirilmesini isteyen Hristiyan Sosyal Birliğin desteğine ihtiyacı var. Merkel sınır istemiyor. Her iki Alman'dan biri de dördüncü Merkel dönemini istemiyor.

Kamuoyu yoklamaları Birlik partilerinin genel seçimlerde yüzde 32 ila yüzde 35 arasında oy alacağını tahmin ediyorlar. Bu tarihinin en düşük oranı olur ama koalisyonla iktidara gelmeye yetebilir. Önem kazanan soru, Merkel çekildiği takdirde kimin aday olacağıdır. Otoritesi ve itibarı yerinde olan 74 yaşındaki Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble hem yaşlı, hem de sağlık sorunları var. Onun dışında Merkel'in boşluğunu doldurabilecek bir isim akla gelmiyor.

Sosyal Demokrat Parti: Kitle partisi ne kadar küçülebilir?

Sosyal Demokrat Parti'nin durumu daha da kötü. ‘Kitle partisi' olma özelliğini kaybetmeye başlayan Willy Brandt'ların, Helmut Schmidt'lerin ve Gerhard Schröder'lerin partisi yüzde 20 ila yüzde 23'lük oy bandında çakıldı kaldı. Küçük koalisyon ortağı önemli kararlara öncülük etse de (asgari ücret, 63 yaşında emeklilik ve kadın kotası), hamleleri dikkate alınmıyor. Sosyal Demokrat Parti kadro açısından da sıkıntılı. Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier en sevilen Sosyal Demokrat olmasına rağmen başbakan adayı olmayacağını açıklamıştı. Steinmeier 2009 yılında şansını denemiş ama Merkel'e yenilmişti. Almanların sadece yüzde 17'si parti genel başkanı Sigmar Gabriel'in başbakan adayı olmasını istiyor. Ancak durum Gabriel'in başbakanlığa adaylığını koyacağını gösteriyor. Gabriel, “Angela Merkel'in başbakan olabileceğine de 2014 yılında kimse ihtimal vermemişti”, diyerek kendisinin de sürpriz yapabileceğini ima etmişti. Sosyal Demokrat Parti'nin işi zor. Yine koalisyonun küçük ortağı olursa daha da silikleşecek. Birinci parti olma ihtimali son derece zayıf. Sol ve Yeşiller partileri ile koalisyon kurma formülü de parti içinde pek benimsenmiyor. Muhalefet sıralarında oturmayı da hiç istemiyor.

AfD: Parti içinde kavgalı, sandıkta başarılı

Almanya İçin Alternatif'in (AfD) durumu ise son derece farklı. Bu parti bir yıldır öncelikle oy kullanmayı ret eden seçmeni cezp ediyor. Son eyalet seçiminde AfD'ye oy verenlerin üçte ikisi 2011'deki seçimde sandığa gitmemişti. Sağ popülist parti seçime katılma oranının artmasını sağlıyor. Parti mülteci krizinden besleniyor. Parti Genel Başkanı Frauke Petry'nin, mültecilerin Birleşmiş Milletlerin yetkisine bırakılacak Avrupa dışındaki adalara nakledilmesi şeklindeki önerisi seçmenlerinin hoşuna gidiyor.

AfD 2017 genel seçimlerinde üçüncü parti olabilir. Yüzde 15 dolayında oy alabileceği tahmin ediliyor. Partiyi destekleyenlerin başında, uzmanların ‘radikalleşmiş orta tabaka' olarak adlandırdıkları Almanya'nın doğusundaki serbest meslek sahipleri geliyor. Parti içindeki iktidar mücadelesinin sempatizanlarını etkilemediği anlaşılıyor. Parti tabanı, Berlin'de izlenen politikaları mutlak protesto çizgisinde kalınmasını istiyor.

Yeşiller: Başarma şartının açmazı

Yeşiller Partisi'nin sol kanadı Sol ve Sosyal Demokrat partilerle koalisyon kurulmasına meylederken gerçekçi kanat Alman siyaset tarihindeki bir ilke imza atılıp, Hristiyan Birlik partileriyle ortak hükümet kurulmasından yana çıkıyor. Yeşiller mülteci politikasında Başbakan Merkel'in doğal müttefiki sayılıyor. Bu koalisyon formülünün Baden-Württemberg eyaletinde denenmesinden bu yana federal düzeyde de pekâlâ uygulanabileceği dillendiriliyor. Eyalet Başbakanı Winfried Kretschmann Yeşiller partisini muhafazakâr seçmen kitlesine açmayı başarmıştı. Ancak Hristiyan Sosyal Birlik ile Yeşiller'in birbirine tamamen ters düşen programları nedeniyle bu ihtimal gerçekçi sayılmıyor. Kamuoyu yoklamacıları Yeşiller'in Almanya genelindeki oy oranının yüzde 12' olacağı görüşündeler.

Sol Parti: Doğuda oy erozyonu

Sol Parti, Almanya'nın birleşmesinden 26 yıl sonra da Doğu Almanya'nın partisi olmaktan kurtulamadı. AfD de aynı bölgede taraftar toplayarak Sol Parti'ye rakip oldu. Mecklenburg-Vorpommern eyalet seçiminde on binlerce Sol Parti'li oyunu AfD'ye verdi. Sosyolojik açıdan da Sol Parti Almanya'nın yeni sağıyla rekabet etmek zorunda. Her iki parti de dar gelirli kesimi temsil ettiği iddiasında. Sol Parti bu nedenle koalisyon ortağı olduğu takdirde zenginlerden daha fazla vergi alınması için çalışacak. Tahminler, Sol Parti'nin 2017 genel seçimlerinde yüzde 9 oranında oy alabileceğini gösteriyor.

Hür Demokrat Parti: Yeni start

2013 yılında Federal Meclis'e milletvekili sokamayan Hür Demokrat Parti bütün eyaletlerde toparlanmışa benziyor. Liberalleri büyük kılan isimlerin siyasetten çekilmesinden sonra partinin kadrosunu yenilemesi gerekiyor. Hür Demokrat Parti'nin en büyük ümidi, 36 yaşındaki Genel Başkanı Christian Lindner. Vergi düşmanlığıyla isim yapan Hür Demokratlar maliyenin vergi mükellefi üzerindeki baskısını azaltma konusunu artık eskisi kadar gündeme getirmiyor. Parti eski programının esiri kalmak istemiyor. 2017 genel seçimlerinde yüzde 5'lik oy barajını aşacağına şimdilik kesin gözüyle bakılıyor.