Ankara’da aylardır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında çatışma yaşandığı haberleri dilden dile yayıldı. Pratikteki uygulamalarıyla birbirleriyle ters düşseler de taraflardan sürekli “Bizi birbirimize düşüremezsiniz” açıklaması geldi.
Hükümetin her politikasına eleştiri yöneltmekten kaçınmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası’nın politikalarını hedef alırken de, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın AKP’den adaylığına kırmızı ışık yakarken de hep Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun önüne geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlık sisteminde ısrarcı olurken, Davutoğlu’nun bu sistem hakkında çok da görüş bildirmemesi dikkat çekti.
“Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. Çözüm sürecinde izleme komitesi oluşturulmasını doğru bulmuyorum” açıklamasıyla doğrudan hükümeti eleştirmekten çekinmeyen Erdoğan, hükümetle yaşadığı gerilimin AKP içinde patlamasının da yolunu açmış oldu. Hükümetin her uygulamasının Erdoğan’ın bilgisinde olduğunu söyleyen isim Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç olduğunda, Arınç’ın karşısına çıkan isim ise Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek oldu.
Kendisine Twitter’dan ‘istifa’ çağrısı yapan Gökçek’i, Ankara’yı ‘parsel parsel satmakla ve oğlunun milletvekilliğini garantilemeye çalışmakla’ suçlayan Arınç, asıl konuşmasını 7 Haziran seçimi sonrasına bıraktığını söyleyerek Ankara siyasetinde büyük değişimler yaşanacağının da sinyalini verdi. Arınç’a “Seni mahkemeye vereceğim” diye seslenen Gökçek’in ne yapacağı merak edilirken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı AKP’nin iki sivri ismi Arınç ile Gökçek hakkında soruşturma başlattı. Gökçek hakkında ‘görevi kötüye kullanma' ve ‘zimmet', Arınç hakkında ise ‘suçu gizleme' ve ‘görevi kötüye kullanma' suçlamaları bulunuyor.
Peki, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra ‘paralel yapı’ dediği Fethullah Gülen cemaatiyle mücadeleyi asıl hedef yapan, başkanlık sisteminde ısrar edip, hükümetin her uygulaması hakkında görüş bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan ile hükümet arasındaki gerilimin asıl kaynağı ne? İktidardaki AKP içindeki kavga nereye uzanacak? Bu kavga seçim sonuçlarını nasıl etkileyecek?
“Erdoğan’ın siyasi arzuları”
İstanbul Şehir Üniversitesi’nden Anayasa Hukukçusu Ergun Özbudun, AKP’yi karıştıran gerilimin kaynağının “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi arzuları ile yürürlükteki anayasal sistem arasındaki çelişki” olduğunu söylüyor. Özbudun, DW’nin sorularını yanıtlarken, çözüm süreci dâhil politika oluşturup, uygulamanın hükümetin görevi olduğunu hatırlatırken, Erdoğan’ın aktif siyasetin içinde olma arzusunun Türkiye'yi ‘anayasal kriz'e sürüklediğine dikkat çekiyor.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olma arzusunu halkın gözünde meşrulaştırmak için ‘hükümetle suni bir tartışmanın’ içine girmekten de kaçınmadığını anlatan Özbudun, “Ama bugün gelinen noktada; Erdoğan’ın söylemi kamuoyu nezdinde antipati oluşturmuştur. Tek adam sistemini savunmak, yetki paylaşımını istememek hiçbir zaman Türk halkında kabul göremeyecektir” yorumunu yapıyor.
Arınç’ı ‘tecrübeli siyasetçi’ diye niteleyen Özbudun, bugün AKP’deki sıkıntının tüm Türkiye’yi sarmasından yakınıyor ve bu sıkıntıyı da “Çatışma büyümüş, ülkeyi kaos basmıştır” sözleriyle tanımlıyor. AKP’deki sıkıntının milletvekili aday listelerinin kesinleşeceği 7 Nisan’da daha da netleşeceğini belirten Özbudun, 7 Haziran seçimlerinin de Türkiye’nin tarihini belirleyeceğini söylüyor ve “Türk halkı kafası karışmış bir şekilde sandığa nasıl gidecek ve ne sonuç çıkacak? İşte bu soru herkes için sıkıntı kaynağıdır” diyor.
“Arınç direniyor”
DW’ye değerlendirmelerde bulunan ODTÜ’den siyaset bilimci Ayşe Ayata, Erdoğan’la polemiğe girmeyeceğini, Davutoğlu’nun masum olduğunu söyleyen Arınç’ın, Gökçek’i hedef alırken, aslında ‘aba altından Erdoğan’a sopa gösterdiğini’ söylüyor.
“Arınç 7 Nisan’a kadar direnecektir. O tarihte milletvekili listeleri kesinleşirken, Erdoğan’ın üç dönem kuralı deyip dışladığı isimler listeye girecek midir, girmeyecek midir? Arınç, buna bakacaktır. Sonrasında da ‘masum’ diyerek hırsızlıktan uzak tuttuğu Davutoğlu’nun dışındakilerin hırsızlıklarını bir bir anlatmaya başlayacaktır. Bu tavrı Erdoğan-paralel yapı çekişmesinde dışlanan diğer AKP’liler de sergilemekten kaçınmayacaktır” diyen Ayata, AKP’ye açıktan ‘meydan okuyan’ Erdoğan’ın işinin de bundan böyle zor olduğunu anlatıyor. Ayata, “Şu anda AKP’yi hedef almak için bekleyen onlarca siyasetçi, vekil listelerinin son halini bekliyor. Sonrasında AKP’deki kaynama bitmeyecektir” değerlendirmesi de yapıyor.
“İkiye bölünen AKP”
Gazeteci Sedat Bozkurt da, DW’ye “Son gelişmelerle birlikte AKP; Erdoğan yandaşları ve karşıtları olarak ikiye bölünmüştür” diyor. Arınç-Gökçek çatışmasının arkasında da AKP içindeki milletvekili listesini Erdoğan mı yoksa Davutoğlu mu belirleyecek tartışması olduğunu belirten Bozkurt, AKP’deki karışıklığın seçim sonrasında Türk siyasetini tamamen değiştireceği yorumunu yapıyor.
Bozkurt, Erdoğan’ın başkanlık sistemindeki ısrarı konusunda Davutoğlu’nun hiç görüş bildirmediğine dikkat çekerken, “Davutoğlu, Erdoğan’a karşı sessiz bir mücadele verirken, AKP içindeki çatlak sesler vekil listelerinin kesinleşmesiyle daha da duyulmaya başlanacaktır. Sonuçta bugün Türkiye; iktidardaki AKP’nin karıştığını bilmektedir. Türk siyasetinde yeni bir dönem başlamaktadır ve bunun sancıları her şekilde görülecektir” yorumunu yapıyor.