Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Suriye’ye mühimmat götürürken durdurulan MİT TIR’ları üzerinden dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı “savaş suçu” işledikleri iddiasıyla Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) şikâyet eden Halkın Kurtuluşu Partisi (HKP) Genel Başkanı Nurullah Ankut hakkında dava açtı. Savcı, Esad yönetimini “baskıcı tavır ortaya koyarak iç savaşın doğmasına neden olmakla” suçlarken Özgür Suriye Ordusu’nu övdü. Savcılığın, "İçinde silah olduğu iddia olunan ve Adana’da durdurulan TIR’lar ise yurtdışına çıkmadığından Roma Statüsü kapsamında kalan, uluslararası örf ve âdet hukukunun ihlal edildiğinden de bahsolunamaz" ifadeleri dikkat çekti.
Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre İddianamede, şikâyetçi Efkan Ala müşteki, diğer isimler ise mağdur olarak yer aldı. 7 sayfalık iddianamenin önemli bir bölümünde “savaş suçu” kavramı anlatıldı. UCM’ye üye olmayan bir devletin vatandaşının UCM’de yargılanamayacağı öne sürülen iddianamede, bunun için BM Güvenlik Konseyi’nin karar alması gerektiği belirtilirken, Sudan lideri Ömer El Beşir örnek gösterildi. Buna karşılık savcılık, iddianamede “Bu mevzuata göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin UCM’ye yargılama yetkisi veren Roma Statüsüne taraf olmaması nedeniyle şüphelinin, anılan mahkeme savcısına sunduğu dilekçe hukuken yok hükmündedir” yorumunu yaptı.
"Saygınlığı rencide etme"
İddianamede, bu durum karşısında şüphelinin eylemle ortaya koyduğu amacın, Erdoğan, Davutoğlu, Fidan ve Ala hakkında “savaş suçlusu” şeklinde ağır şekilde tahrik edici bir algı oluşturmaya dönük olduğu öne sürülürken, şüphelinin, suç duyurusu dilekçesini partinin sitesinde de yayımlayarak mağdurların saygınlıklarını rencide etmeye çalıştığı iddia edildi. Şikâyet dilekçesindeki gerekçelerin gerçeği de yansıtmadığı savunulan iddianamede, Esad rejimi eleştirilirken ÖSO ve Türkiye’nin faaliyetleri şöyle savunuldu:
“Çünkü, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan ve Arap Baharı diye adlandırılan olayların itici etkisiyle 15 Mart 2011’de Suriye’de başlayan ve 48 yıldır iktidarda olan Suriye Baas Partisi iktidarına karşı yapılan silahsız gösteri ve protestolara, Esad’ın askerlerinin silahla karşılık vermesi suretiyle nitelik değiştiren ve binlerce sivilin ölümüne yol açan olaylarda, Esad yönetiminin ortaya koyduğu baskıcı tavır bir iç savaşın doğmasına neden olmuştur. Suriye’de, Esad askerlerinin saldırılarına karşı direnmeyi göze alanlar, Özgür Suriye Ordusu adıyla kendi ülkelerinde var olma mücadelelerine devam ederken, sığınan Suriyeli mülteci sayısı 4 milyonu geçmiştir.”
"Saldırı tanımı yanlış"
“Tahminle kabul edilmiş verilerle, ‘savaş suçu’ gibi ağır bir ithamla uluslararası bir mahkemede devleti yönetenleri suçlamak, tarih önünde yalnız o kişileri değil temsil ettikleri devleti, yani somut olayda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni mahkûm ettirme gayretinden başka bir şey değildir. Zira Türkiye’den Suriye topraklarına silah götürüldüğüne dair hiçbir somut bulgu yoktur. İçinde silah olduğu iddia olunan ve Adana’da durdurulan TIR’lar ise yurtdışına çıkmadığından Roma Statüsü kapsamında kalan, uluslararası örf ve âdet hukukunun ihlal edildiğinden de bahsolunamaz.”
Ankut: Sen değil 'siz' diyeceksiniz!
HK P lideri Ankut, dün Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sanık sıfatıyla hâkim karşısına çıktı. Aynı zamanda emekli felsefe öğretmeni olan Ankut, kendisine “sen” diye hitap eden yargıç Yusuf Öztürk’e “Sen değil, siz diyeceksiniz. Yoksa ben de size sen derim” karşılığını verdi. Hâkim, “O benim bileceğim iş” deyince HK P lideri, “Genel ahlak ve nezaket kuralları tanımadığınız bir insana siz diye hitap etmeyi gerektirir. İnsan saygısının gereğidir bu” ifadesini kullandı. Geri adım atan hâkim Öztürk, “O sen ifadesi, alışkanlığım. Kusura bakmayın” diyerek hitap şeklini “siz” olarak değiştirdi. Davaya karşı savunma yapan Ankut, şikâyet hakkını kullandığı için savcılığın kendisine dava açmasını eleştirdi.