Gündem

Savcıdan 'bonzai' açıklaması: Cezaevinde de, tedavi merkezlerinde de yer yok!

Emniyet görevlisi: Cezaevleri tıklım tıklım, kullanıcıya yönelik ceza zaten az

28 Haziran 2017 17:03

Milliyet yazarı Gökçer Tahincioğlu, son dönemde fiyatı iki liraya kadar düşen, büyük şehirlerdeki gençlerin ulaşmakta zorlanmadığı, piyasada 'bonzai' olarak bilinen uyuşturucuyla ilgili olarak emniyet ve adliye görevlilerinden edindiği bilgileri aktardı. Savcının büyük şehirlerde yaşanan uyuşturucu sorununa ilişkin olarak "Cezaevlerinde yer yok. Kullanıcının tedavisi lazım. Yatarak tedavi kararı da verilebilir. Ama yer yok. Tamam kapasiteler artıyor ama yetersiz. Büyük tesisler kurulması gerekiyor" ifadesini kullandığı belirtildi.

Gökçer Tahincioğlu'nun Milliyet gazetesinin bugünkü (28 Haziran 2017) nüshasında yayımlanan "İnternetten öğreniyorlar" başlıklı yazısı şöyle:

Son dönemde ortaya çıkan ‘zombi’ görüntülerinden sonra ortaya atılan ilk soru: “Bonzaiden sonra yeni bir tür mü çıktı?” oldu.

Uzmanların yanıtı ortak: Hayır, aynı tür uyuşturucu kullanılıyor.

Gençlerin özellikle büyük kentlerde bulabildiği bu uyuşturucu türünün özelliği kolay erişiliyor olması.

Piyasası, 3-5 liraya kadar düşebilen bu uyuşturucuya bonzai deniliyor.

Bunun nedeni, uyuşturucu piyasasına ilk girdiğinde, bonzai bitkisiyle yapılan bir tip uyuşturucu olarak tanıtılması ve çok özel olduğunun anlatılması.

Ancak böyle bir şey söz konusu değil.

Narkotik uzmanları bile “Uyuşturucudan bile tehlikeli, bildiğiniz zehir. İçinde olmayan bir şey yok. Tamamen kimyasal. Bir anda öldürüyor” yorumunu yapıyor.

Özellikle İstanbul polisi, son dönemde esrar satışına büyük darbe vurmuş durumda.

Son dönem operasyonları, esrar dağıtımını, torbacıları büyük ölçüde etkilemiş. Ankara’da, İstanbul’da 3-4 gün hiç satış yapılamadığına yönelik bilgiler bile var.

Gümrüklerdeki önlemler, Türkiye’ye sokulmak istenen uyuşturucu hapların, maddelerin yüzde 50’den fazlasının ele geçmesini sağlıyor.

Sonraki operasyonlar da kalan uyuşturucunun dağıtımına önemli ölçüde engel oluşturuyor.

Ancak uyuşturucu bulunmadığında hemen başvurulan merdivenaltı üretimi engellemek çok kolay değil.

Yavşan otu denilen bir tür bitkinin üzerine sentetik maddeler boca edilerek, bonzai ve türevleri elde ediliyor.

Birinci dakikada kullanıcıyı etkiliyor, kalp krizine kadar uzanan etkilere yol açıyor.

Bu otun bir tehlikesi yok. Aktarlarda bile satılıyor. Markalı.

Önlemler alınıyor

Ancak üzerine dökülen sentetik maddeler ölümcül.

Sadece bu ota değil, bir başta ota döktüğünüzde de aynı etkiyi yaratıyor.

Sağlık Bakanlığı da bu uyuşturucuyu, “Genellikle etken maddesi aynı olan farklı kimyasal bağlardan oluşan maddelerdir. Bu maddelerin tamamı 6 Şubat 2015’te yapılan Jenerik Sınıflandırma düzenlemesi kapsamında olan maddelerdir” diye tanımlıyor.

Türkiye’ye, İran sınırından eroin, Irak bölgesinden esrar, Balkanlardan uyuşturucu haplar ve kimyasallar sokulmaya çalışılıyor.

Gümrüklerde ve sonrasında kentlerdeki önlemler çok ileri düzeyde.

Son dönemde, bonzai satışının artması, satıcıların merdivenaltı üretime yönelmesine de bağlanıyor.

Ancak görüntülerin yanıltıcı olduğu, son dönemde artan bir kullanım olmadığı da vurgulanıyor.

‘Sitelerde her şey anlatılıyor’

En büyük dertlerden biri sosyal medya. Bir emniyet yetkilisi anlatıyor: “Bir site açılıyor. Bakıyoruz uyuşturucunun nasıl yapılacağı anlatılmış. Sentetik üretim yapılması bile anlatılıyor. Bunu kapattırıyoruz. Bir harf değiştiriyor isminde, yeniden açılıyor. Hiç erişilemeyen paylaşım ağları kuruluyor. Ancak ihbarla bulabilirsiniz. Geçtiğimiz günlerde bir eve baskın yapıldı. Adam bodrum katında bildiğiniz imalathane kurmuş. Soruyorsunuz, kendim için diyor. Hint keneviri yetiştiriyor. Spotlar makinalar. Bir başka baskında baktık, adam dolabında yetiştiriyor. Bir başkasında, teras kat. Domatesten, bibere her şey var, arada hint keneviri de yetiştirmiş.” Bir başka emniyet yetkilisi ailelerle ilgili yaşadığı çaresizliği anlatıyor: “Kadın geliyor. Diyor ki ‘Oğlum beni dövüyor. Zorla para alıyor beni sokağa atıyor. Temizliğe gidip kazanıyorum. Vermezsem dövüyor beni. Ayılınca gelip özür diliyor. Kendi elimle öldürüyorum oğlumu. Ne olur alın. Ölecekse de yanımda ölmesin’ diyor. Oğlunu ihbar ediyor. Cezaevleri tıklım tıklım. Kullanıcıya yönelik ceza zaten az. İşlem yapıyoruz ama yapılması gereken yatarak tedavi edilmesi.” Bir savcı ise sorunu şöyle anlatıyor: “Bize kullanıcı geliyor. Cezaevlerinde yer yok. Kullanıcının tedavisi lazım. Yatarak tedavi kararı da verilebilir. Ama yer yok. Tamam kapasiteler artıyor ama yetersiz. Büyük tesisler kurulması gerekiyor. Entegrasyonu güçlendirmemiz gerekiyor.”

‘Doğru yönetilmezse tekrar başlar’

Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu’na bağlı çalışan Uyuşturucu ile Mücadele Kurulu 2. Uyuşturucu ile Mücadele Şurası’nı toplama çalışmalarını yürütüyor. Şura öncesi hazırlıkları yürüten isimlerden Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, bu konudaki sorularımıza şu yanıtları verdi:

AMATEM sorunu

“2014 öncesinde tedavi merkezi sayısının hasta kapasitesinin altında olması sebebiyle hastalara yeterli miktarda zaman ayrılamamakta hatta yeterli süre yatmaları sağlanamamaktaydı. 2015 Acil Eylem Planının yayımlanmasından önce 33 tedavi merkezinde, 712 yatak kapasitesi ile hizmet sunulurken bugün itibarıyla tedavi merkezi sayısını 93’e yatak kapasitesini ise 989’a yükselttik. Tedavi merkezlerimizden 42’si yataklı tedavi hizmeti sunmakta 51’i de ayakta tedavi hizmeti sunmaktadır. Bağımlılık, tek bir seferde tedavi edilip  sonucu alınan bir hastalık değildir. Tedavi sürecinin arkasından bireylerin sosyal rehabilitasyonlarının yapılması son derece önemlidir. Sosyal uyum süreci belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının, toplumun destek vermesi gereken bir süreçtir. Bu süreç iyi yönetilmezse, birey tekrar uyuşturucu kullanmaya başlayacak, tekrar tedavi merkezine gelecek ve bir kısır döngü açığa çıkacaktır. Eğer biz tedbirlere yönelik çalışmalarımıza ağırlık veremezsek, aile yapımızı güçlendirip çocuklarımıza sahip çıkamazsak, bir şekilde bağımlı olmuş gençlerimizi normal hayatlarına geri döndüremezsek, ne kadar tedavi merkezi açarsak açalım sayıları yetersiz kalacaktır. Tedavi merkezlerinde 2014’te 272 bin 266 kişi tedavi görmüşken 2016’da tedavi merkezi sayısı neredeyse 3 katına çıkmasına rağmen tedavi gören kişi sayısı sadece 278 bin 302 kişi olmuştur.

Peki aileler nasıl anlar?

“Her şeyden önce ailelerin çocukları ile iyi ilişkiler kurması, onların arkadaş çevrelerini bilmesi önem taşımakta” diyen Prof. Dr. Yılmaz, şöyle devam ediyor: “Uyuşturucu kullanımının bireyler üzerindeki etkileri farklı olabilir ve uyuşturucu kullanımını anlamanın dışarıdan bakıldığında kesin bir yolu yoktur. İyi bir iletişim her şeyden önce gelmekte. Özellikle ergenlikle birlikte ortaya çıkan değişimlerin uyuşturucu kullanma belirtileri ile karıştırılarak güven kayıplarının yaşanmaması çok önemlidir.”

Yaş oranı 20-29 arası

Prof. Dr. Yılmaz, şunları anlatıyor: “Hastane kayıtlarımıza göre tedaviye başvuran hastaların 20-29 yaş grubunda yoğunlaştığı görülmektedir. 20-29 yaş grubundaki hastaların toplam hastalara oranı yaklaşık %60’tır. Yaşı daha küçük olan tedavi için başvuran münferit vakalar olsa bile bunların sayıları az. Uyuşturucu, sinir hücrelerinde harabiyete neden olarak sinir sistemi hastalıklarına yol açtığı gibi kan yoluyla bulaşan hastalıklara da neden olmakta.” 

Eylem planı nasıl işliyor

Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, 2015’ten bu yana uygulama konulan eylem planının nasıl işlediğini şöyle anlattı:

- 13 Kasım 2014 tarihli ‘Uyuşturucu ile Mücadele’ başlıklı Başbakanlık Genelgesi ile oluşturulan bu yeni yapıya resmiyet kazandırılmıştır. Genelge ile Başbakan yardımcısı başkanlığında ilgili 8 bakanın katılımlarıyla Uyuşturucuyla Mücadele Yüksek Kurulu oluşturuldu. TBMM Sağlık Komisyonu Başkanının başkanlığında yine ilgili 8 bakanlığın müsteşar yardımcılarının yanı sıra Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) temsilcilerinin katılımlarıyla Uyuşturucuyla Mücadele Kurulu, ilgili bakanlıkların uzmanlarının katılımı ile de Uyuşturucu ile Mücadele Teknik Kurulu oluşturuldu.

- Ulusal Uyuşturucu ile Mücadele Eylem Planı (2016-2018) yürürlüğe konularak titizlikle uygulandı.

- Birinci basamak sağlık hizmetlerinde görev yapan aile hekimlerinin uyuşturucu kullanımı ya da bağımlılığı olan bireyler ve yakınlarına gerekli müdahaleleri yapabilecek donanıma sahip olmalarını sağlamak için ‘Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı’ hazırlanmıştır. 81 ilden 19 bin 187 aile hekimimize eğitimler verilmiştir.

- Uyuşturucu bağımlılarının tedavi sürecinde daha etkin rol almalarını sağlamak için 742 erişkin ve çocuk-ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzman hekime bağımlılıkla ilgili hizmet içi eğitimler verilmiştir. 

- Bağımlı hastalara yönelik acil durumlarda müdahalede bulunan hastane acil çalışanları ve 112’lerde görevli personellerimize yönelik hizmet içi eğitimler verilmeye devam edilmektedir. 4860 hekim ve 155 hekim dışı sağlık personeli olmak üzere toplam 5015 sağlık çalışanına eğitim verilmiştir.

- ALO 191 Uyuşturucu ile Mücadele Danışma ve Destek Hattı’nı hizmete açtık.

- Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi (AMATEM) ve Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezlerinin (ÇEMATEM) sayı ve kapasitelerini artırmaya devam ediyoruz.  Bu amaçla ayaktan ve yataklı tedavi hizmeti sunan merkezlerin sayılarını artırdık ve artırmaya devam ediyoruz. 2015 Acil Eylem Planı öncesinde toplam 33 olan tedavi merkezi sayısını, bugün itibariyle 93’e yükselttik.

- Milli Eğitim Bakanlığı koordinasyonunda Türkiye Yeşilay Cemiyeti işbirliğinde Türkiye Bağımlılıklarla Mücadele Eğitim Programı hazırlandı. Bu program kapsamında yürütülecek eğitimlerde görev almak üzere 28 bin 325 rehber öğretmene eğitim verildi ve bu öğretmenlerimiz saha eğitimcisi olarak görevlendirildi.

Narkotimler çalışıyor

- Narkotim’ler kuruldu. 11 Aralık 2014 tarihinde 11 ilde faaliyete başlayan Narkotim Projesi  ülke nüfusunun yüzde 72’sini oluşturan 29 büyük ile yaygınlaştırıldı. Ayrıca uyuşturucunun en büyük finans kaynağı olan narkoterörle mücadele çalışmaları güçlendirildi. Yasa dışı ekimle mücadele ve tespit edilmesi halinde yerinde yok edilmesine yönelik çalışmalar artırıldı.

- Uyuşturucu kullanıcılarının uyuşturucu kullanım alanları olan metruk binaların yıkılması için çalışmalar başlatıldı.

- Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından; Türkiye Bağımlılıklarla Mücadele Eğitim Programı kapsamında antrenör ve uzmanlara eğitimler verildi.

- Aile Bakanlığı tarafından uyuşturucu bağımlılığı tedavisi gören vatandaşlarımızın sosyal hayata adaptasyonunu sağlamak amacıyla Sosyal Uyum Merkezleri’nin faaliyete başlaması ile ilgili çalışmalarını sürdürüyor. n Türkiye Yeşilay Cemiyeti tarafından vatandaşların yüz yüze danışmanlık alabilecekleri Türkiye için yeni bir model olan 4 Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) hizmete açıldı.

- Bir kişi hakkında defalarca tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilmesi engellenerek sadece bir defayla sınırlandırılması sağlandı.

- Çok paydaşlı organizasyon yapısı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da takdirle karşılandı. Uyguladığımız program DSÖ tarafından, iyi uygulama örneği olarak diğer ülkelerin istifadesine sunulmak üzere İngilizceye çevrilerek yayın haline getirildi.