Dünya

Savaşın faturası çocuklara çıkıyor

Gazze Şeridi’ndeki savaşın başlıca mağduru çocuklar. Savaşın çocukların ruhlarında açtığı yaralar bazen bir ömür boyu kapanmıyor.

11 Ağustos 2014 21:27


Gazze Şeridi'ndeki son savaştan etkilenenlerin başında ise çocuklar geliyor. Alman pedagog Kristina Wojtanowski, 2008 yılında Gazze'de bulunmuş. Wojtanowski o dönem karşılaştığı çocukların gözlerinin altının morarmış olduğunu bugün de hatırlıyor.

Wojtanowski 2006 yılından beri Eğitim Sanatı Dostları (Freunde der Erziehungskunst) adlı yardım örgütünün acil durum pedagojisi bölümünde görev yapıyor. Alman pedagog doğal felaket yaşamış her 10 çocuktan birinin kalıcı ruhsal bozukluklar taşıdığını belirtiyor. Savaşlarda ise farklı rakamlar olmakla birlikte çocukların yüzde 75'inde travma sonrası bozukluklar kaldığını ifade ediyor.

Wojtanowski, "Ailelerin anlattıklarına göre üç yaşındaki çocuklar hangi gürültünün hangi tür uçağa ait olduğunu ne tür bir bomba olduğunu biliyorlar. Artık onlara bu sesin bir gök gürlemesi olduğunu söylemek mümkün değil. Sanırım 3 yaş burada sınır" diyor.

Bebek yaşta ruha yerleşen korkular

Pedagog Wojtanowski sütten kesilmemiş bebeklerde durumun daha da zor olduğunu belirtiyor. Bilinçaltında birtakım değişiklikler olduğu için büyüdükleri zaman bir gürültü duyduklarında nedenini bilmedikleri bir korkuya kapılabildiklerini kaydediyor. Terre des Hommes örgütünden Ralf Willingen çocuklarla yetişkinlerin yaşadığı travmaları şöyle karşılaştırıyor:

“Yetişkinler de benzer sorunlar yaşıyor ancak en büyük fark yetişkinlerin daha kuvvetli olması, kendi içlerinde sakinleşebilmeleri ve dolayısıyla daha dirençli olmaları. Ancak çocuklar gibi yetişkinlerde de iletişim yeteneğinin bozulması, karşısındakine karşı büyük bir güvensizliğin oluşması, saldırganlaşma, kendi dünyası içinde dönüp durma, dışarıya kapılarını kapatma gibi belirtiler görülebilir.”

'İkincil travma'

Savaşta oluşan ve tedavi edilmemiş posttravmatik bozukluklar daha ileride tüm topluma yayılabiliyor ve tüm bir nesli olumsuz yönde etkileyebiliyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Alman aileler buna bir örnek. Biyografi yazarı, psikoterapist Bettina Alberti savaşı çocukken yaşayan anne ve babalarla ve onların çocuklarıyla sayısız görüşme yapmış.

Alberti, savaşı çocukken yaşayan anne babaların içe dönüklüğü ve kimi zaman şiddete başvurması nedeniyle travmalarını çocuklarına aktardığını belirtiyor. Psikologların “ikincil travma” dedikleri bu olay hiç savaş yaşamamış çocukların da ebeveynleri aracılığıyla yalnızlık ve başarı baskısı yaşamalarını beraberinde getirebiliyor.

Savaşı bizzat yaşayan çocuklarınsa büyüdüklerinde şiddete eğilimli oldukları görülüyor. Ailelerini kaybeden çocuklar doğal olarak intikam duygularıyla doluyor. Bu da hiç bitmeyen bir şiddet sarmalı yaratıyor. Çocuklara yardım örgütü çalışanları bu noktada kendilerine önemli bir rol düştüğünü belirtiyorlar. Çocukların kendilerini güvende hissedebilecekleri ortamlar yaratmaya çalışıyorlar. Ancak çocuklara psikolojik rehabilitasyon için Gazze Şeridi'ne girmelerine izin verilmediğini de sözlerine ekliyorlar.