22 yıldır adalet arayan Cumartesi Anneleri'nin 669. hafta oturumuna katılan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu'nun, tutuklu yazarlar Şahin Alpay ve Mehmet Altan'ın hakkında verdiği "tahliye" kararlarına rağmen, yerel mahkeme tarafından tahliye edilmemesini eleştirdi. Tanrıkulu, “AYM kararının kabul edilmemesi hürriyeti tahdit suçudur. Savaşa, ölüme karar verenler bu meydanda savaşın, ölümün, kayıbın ne olduğunu gelsinler bu meydandaki annelere sorsunlar. Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılmasını talep etmek amacıyla 669 haftadır Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri bu hafta, geçmişin OHAL hukuksuzluğunda işlenmiş ve 22 yıldır iç hukukta cezasız bırakılmış Abdullah Canan dosyasını hatırlatmak için buluştu.
Evrensel'de yer alan habere göre Hakkari Yüksekova’daki Karlı köyüne yapılan operasyonda 43 yaşındaki Abdullah Canan’ın evi dâhil 10 ev tahrip edilmişti. Köyde evleri tahrip edilen 7 akrabası ile birlikte savcılığa başvuran Canan, Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında suç duyurusunda bulunmuş ve mahkemede hasar tespiti yaptırmıştı. Binbaşı Yurdakul, Canan ve şikâyetçilerden 2 kişiyi taburdaki makamına çağırarak kendisi hakkındaki şikâyetlerinden vazgeçmelerini istemişti. Şikayetinden vazgeçmeyen Canan, Binbaşı Yurdakul tarafından tehdit edildikten birkaç gün sonra, 17 Ocak 1996 sabahı, Hakkâri’ye gitmek üzere yola çıkmış ve yolda askerler tarafından durdurularak gözaltına alınmıştı. Askeri araçla Yüksekova Dağ Komando Taburu'na götürülen Canan’ın işkence görmüş bedeni 21 Şubat 1996 günü köylüler tarafından Yüksekova-Esendere Karayolundaki bir menfezde bulunmuştu. Canan, yakın mesafeden atılan 7 kurşunla öldürülmüştü.
"Katil binbaşı yargı kararı olmadan tahliye edildi"
669. hafta oturumunda konuşan Abdullah Canan’ın oğlu Tayyip Canan, babasının katillerinin yargılanması için yürüttükleri hukuki mücadeleyi şöyle özetledi: “Bizler iç hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM’e başvurduk. AİHM Türkiye’yi mahkum etti.”
"OHAL kayıp demektir"
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da 669. hafta oturumuna katılan isimler arasındaydı. OHAL’in 3 ay daha uzatıldığını hatırlatan Tanrıkulu, “OHAL, kayıp, ölüm, işkence demektir; gazetecilerin, aydınların, akademisyenlerin, milletvekillerinin hapiste olması demektir; yargının, parlamentonun işlevini yitirdiği haldir” dedi. Şahin Alpay ve Mehmet Altan’a ilişkin AYM kararını tanımayan yerel mahkemeleri de eleştiren Tanrıkulu, “AYM kararının kabul edilmemesi hürriyeti tahdit suçudur. Savaşa, ölüme karar verenler bu meydanda savaşın, ölümün, kayıbın ne olduğunu gelsinler bu meydandaki annelere sorsunlar. Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
"Yargı sistemi etkisiz hale geldi"
669. hafta basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Leyla Kaya okudu. AİHM kararlarını uygulamayan bir Türkiye’den, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını da uygulamayan bir Türkiye’ye geçildiğini vurgulayan Kaya, “Adalete yönelmiş yargıçlara ve hukuk devletine yönelmiş siyasi bir sisteme ihtiyacımız var. Yargıya güvenmiyoruz. Yargıya güvenebilmemiz için hukukun üstünlüğüne inanmış, tarafsız, bağımsız ve teminatlı yargı mensuplarına ve onlara yargı teminatını sağlayacak demokratik bir sisteme ihtiyacımız var. Yargı sisteminin tamamen etkisiz hale geldiği, Anayasanın mahkemelerce ihlal edildiği, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü koruyan mekanizmaların bulunmadığı bir hukuksuzluk iklimindeyiz” dedi.
"22 yıllık cezasızlık son bulmalıdır"
Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Abdullah Canan davasında, ailenin ve tanıkların iddialarını yeterli ve inandırıcı bulmayan mahkemenin 12 Kasım 1999 tarihinde sanıklar hakkında beraat kararı verdiğini anımsatan Kaya, "Abdullah Canan dosyasındaki 22 yıllık cezasızlık son bulmalıdır” dedi.