Sakarya Arifiye Neviye Mahallesi'nde inşaatta bulduğu metal malzeme ile oynadıktan sonra vücudunda morluklar oluşan bir çocuk hastanede tedavi altına alındı. Yapılan incelemelerde 2'si doktor olmak üzere 10 kişide nükleer madde tespit edildiği ifade edildi. Söz konusu inşaatta bulunan maddenin nasıl geldiği ve neden orada olduğu bilinmezken, yaşananlar akıllara 1987 yılında Brezilya'da yaşanan bir nükleer faciayı akıllara getirdi.
Buna göre, Brezilya'nın Goiânia şehrinde özel bir radyoterapi kliniğinin taşınması esnasında, içinde yüksek miktarda radyoaktif sezyum klorid bulunan bir aygıt terk edilen binada bırakıldı. Aygıt iki hurdacı tarafından parçalandı, içindeki radyoaktif madde dış görünümü itibarıyla ilgi çekici olduğu için onlarca kişi tarafından temas edildi. Çernobil felaketinden bir yıl sonra yaşanan bu olay, tarihin en korkunç nükleer felaketleri arasında sayılıyor. Faciada 249 kişinin yüksek radyasyondan etkilendiği ifade ediliyor.
Konuya ilişkin olarak Ekşi Sözlük'te "anglachelm" nickiyle yayımlanan yazı şöyle:
13 Eylül 1987'de Brezilya'nın Goiânia kentinde vuku bulmuş geçen yüzyılın en trajik kazalarından bir tanesidir. Radyoloji konusunun ne kadar hassas olduğuna, radyoaktif maddelerin konuyla alakası olmayan kişilerin eline geçtiğinde nasıl korkunç hasarlar verebildiğine çok güzel bir örnektir ki keza Times dergisi Çernobil'den hemen 1 yıl sonra meydana gelmiş ve ülkemizde hemen hiç bilinmeyen bu olayı dünyanın en korkunç nükleer kazaları arasında saymaktadır.
Olayda her nasılsa bir hastane olduğu yerden taşınırken hastane yönetimi radyoloji kısmında için yüksek radyoaktif sezyum klorid bulunan metal bir aparat unutmuştur. Bilardo topu büyüklüğünde olan bu nesne kurşun ve çelik topların iç içe geçmesinden oluşmuş ve bir tarafında da beta parçacıklarını soğuran ancak gamma ışınlarının 5-6 saniyede bir geçmesine izin veren 1 santimlik iridyum bir pencere bulunmaktadır. İçindeki sezyum klorid tuzunun ana maddesi yarı ömrü 30 yıl olan 814 tbq·kg^-1 gücünde sezyum 137 izotopudur. Bu madde o kadar radyoaktiftir ki 1 metre ileriye saatte 4.6 gy (456 rad) doz radyasyon yaymaktadır. Olay sonrası incelemede bu aparatın Amerikan imalatı olduğu anlaşılacaktır.
Hastane taşınınca iki ay süresince kimsenin dokunmadığı teleterapi cihazına bağlı aparatın bulunduğu odada evsizler döşek serip yatmıştır. Sonradan hurdacılar bina yıkılmadan ne bulabiliriz umuduyla hastaneye dalmışlar, Roberto Dos Santos Alves ve Wagner Mota Pereira adında iki hurdacı aparatı ve makineyi olduğu yerden sökmüşler, el arabasıyla evlerine taşımışlardır.
Bu iki ‘salak’ radyoloji aparatının iridyum penceresine gözlerini dayayıp bakınca içeride boğuk mavi renkli bir ışık görüp topu kırmaya çalışırlar ama başaramazlar. Sonra günler boyu mide bulantısı hissederler ama durumun toptan kaynaklandığı akıllarına bile gelmez, yedikleri bir şeyden olduğunu düşünürler. En sonunda bir tanesi iridyum camını kırıp tozun ufak bir kısmını açığa çıkarır. Maddenin barut olduğunu sanıp yakmaya çalışırlar ama yanmaz tabii ki. Kendilerinin o sırada içerden yanıyor olduğunun da farkına varmazlar.
5 gün böyle günde birkaç dakika radyoaktif tozla oynayan hurdacılar tüm ele geçen mallarla beraber topu da bir hurdalığın sahibi olan Devair Ferreira'ya satarlar. Bu arkadaş da garajda topu incelerken çok ilginç bulur ve sonraki günlerde etrafta ne kadar arkadaşı aile dostu varsa çağırıp toptaki mavi ilginç ışığı gösterir. Hepsi gözlerini dayayıp bakıp çok etkilendiklerini, güzel bulduklarını söylerler. Kendisi bununla da kalmaz, ve bu güzel renkli tozu epoxy ile karıştırıp karısına şekilli mavi yüzük yapmak gibi epic fail bir düşünce içerisine girer. Bu maksatla da sezyum tozu ile dolu kapsülü tornada uğraşarak kırar. Eve gelince çekiçle de açar.
Evde Devair'in kardeşi Ivo bu tozu yemek masasını silkelerken bilmeden halıya döker. O sırada Ivo'nun 6 yaşındaki kızı halıda oynamaktadır. Bu esnada kendisi 1.0 giga becqeruel kuvvetinde ışımaya maruz kalır. Bu da 600 rad değerinde çok yoğun bir radyasyon zehirlenmesi anlamına gelmektedir. Küçük kız daha sonra bilmeden bu tozu çok ilginç bularak koluna bacağına döküp yayar, annesine de gösterir. Babası Ivo da o sırada koluna bu radyoaktif tozla bir haç yapıp ateşle dövme yapmaya falan çalışmaktadır. Kısaca ailede ölmek için yarışmayan kimse kalmaz. Ama durumun farkında değillerdir tabii ki.
Bu aile 28 Eylül’e kadar evlerinde sezyum izotopuyla böyle yaşar giderler. Sonra Devair'in karısı etraftaki herkesin çok yoğun mide bulantısı ve ishalden muzdarip olduğunu birden fark eder. Önce olayın içtikleri gazozdan kaynaklandığını düşünür ama olay o değildir. Radyoloji açısından incelersek kadın aslında bilmeden de olsa çok doğru düşünmüştür zira radyoaktif maddelerin önemli bir kısmı suda çözünebildikleri için bu tip tozları içecekle karıştırıp yutmak, radyoaktif ışımadan 6000 kata kadar daha etkili bir zehirlenme sağlamaktadır. Zira o anda devreye alfa ışıması falan da girmektedir. Nitekim daha sonra olay yeri incelemesinde gazozun içinde bu sezyum izotopu bulunamamıştır. Kendisi ondan sonra hemen bu kapsülden ve içindeki tozdan şüphelenir ve süpürgeyle hepsini şeffaf plastik bir torbaya koyarak hastaneye götürür. Burada belirtmek gerekirse kendisi hastaneye belediye otobüsüyle torbayı açıkta taşıyarak gitmektedir. Otobüste kendisine 1 metre ila 6 metre mesafedeki herkes deli gibi radyasyona maruz kalır. Ancak sezyum klorid torba plastik olduğu için doz etkisi bilmeden de olsa azaltılmıştır. Torbaya sıfır mesafede ayakta seyahat eden yaşlı amca buna rağmen 30 rad radyasyon yemiş bacaklarında ciddi yanıklar oluşmuştur. Lokal alınan radyasyon olabilecek bu en kötü durumda 0.3 sievert civarındadır. Torbadan 2.7 metre uzakta duran kimselerin bacaklarında ise radyasyon 0.04sievert e kadar düşmüştür.
Hastanede doktor Paulo Roberto Monteiro olayı hemen doğru tahmin ederek tozdan şüphelenir, ancak radyoloji konusunda otorite olmadığı için bunu kendisinden uzak tutmak amacıyla hastane bahçesinde bir sandalyenin üzerinde açıkta bekletir. Olay yeri incelemesi sonradan göstermiştir ki radyoaktif maddenin gamma ışıması bu esnada yüzde 90 dolayında tükenmiştir ve hastanedeki radyoaktiflik seviyesi bu sayede düşük kalmıştır. Pek çok da hayat böyle beleşe kurtulmuştur.
Olayın ana fikri ihmaldir. İhmaller katlandıkça hayat üzerindeki tehdit katlanarak artmaktadır. Bu iki hurdacının, hastane yönetiminin ve aile babasının kendi başlarına 249 kişiyi radyasyon zehirlenmesi ile karşı karşıya bırakmaları Çernobil faciasındaki ihmalin bile ötesine geçmiştir. Elbette kendilerinin radyasyonla ilgili bir bilgileri yoktur. Olması da gerekmemektedir. Ancak nerden alındığı bilinen ancak ne olduğu bilinmeyen malzemeye bu kadar safça ve şüphelenmeden yaklaşmak da akıl alır türden bir şey değildir. Olayda 4 kişi ölmüştür, kanser vakaları da Goiana genelinde her türden yüzlerce kat artış göstermiştir. Ulusal atom enerji ajansı konuya Çernobil’den daha hazırlıklı olduğu için yıldırım gibi yetişmiş, mahalleyi boşaltmış 40 küsür evi yıkmış ve oldukça geniş bir alanda tarama yaparak 30 santimlik üst toprak tabakasını dekontamine ederek kaldırıp götürmüştür.
Olayda ölenler şunlardır:
Leide Das Neves Ferreira: Ivo Ferreira'nın 6 yaşındaki kızı. En çok radyasyon alanların başında gelmektedir. IAEA yetkilileri kızla ilgilenmek için özel bir ekip getirmiş zira ajans Goiania'ya ulaştığında yürüyen hayalet fazını geçirmekte olan küçük kız hastanede bakım falan görmemiş. O kadar korkunç bir hala gelmiş ki hastane yönetimi, doktor ve hemşireler ondan korktukları için odasına girememişler. Vücudunun üst kısmı çok kötü bir biçimde şişmiş, akciğer ve böbreklerinde ağır hasar meydana gelmiş. Kızı 1 ay yaşatabilmişler ve 23 Ekim 1987’de ölmüş.
Gabriela Maria Ferreira: Devair Ferreira'nın karısı, hastaneye durumu nispeten erken bildirerek pek çok hayatı kurtardığı düşünülen bu kadın sezyum izotopu le açık temasından 1 ay sonra yine kızı gibi ölmüş.
Israel Baptista Dos Santos: Devair'in hurdalığında çalışan kalfa, tornada kapsülü kırarken tozun bir kısmını soluduğu zannediliyor. Hastaneye başvurduktan 6 gün sonra ölmüş.
Admilson Alves De Souza: Devair'in işyerinde çalışan çırak. Akciğer ve kalp doku hasarı ile iç kanamadan 18 Ekim’de ölmüş.
Nitekim Devair Ferreira 700 rem radyasyon almasına rağmen hayatta kalmış. Bunun nedeninin vücudun belli noktalarına ışıyan yoğun radyasyonun, daha geniş bölgelere ışıyan daha az yoğun radyasyondan daha tehlikesiz olması. Zira vücut sağlam olan bölgelere dayanarak hayatta kalma mücadelesini daha sağlam verebiliyor.
Olay olup bittikten sonra radyoterapi cihazını geride bırakan hastane yönetimine olası kast hükümleri uyarınca çok ağır cezalar verilmiş ve başhekimi 17 yılını hapiste geçirmiştir. Ayrıca hastane 1.3 milyon dolar nakit tazminat ile Goiania'daki tüm radyasyon vakalarının ücretsiz bedensel ve psikolojik tedavisi ile cezalandırılmış.
Goiania'da dozimetreler 2008 yılında radyasyonun hala normal değerlerin birkaç katı fazla olduğunu gösteriyor ki 10 gramlık sezyum izotopunun neler yapabileceği hakkında bize daha ayrıntılı bilgi veriyor.