Sakarya Kocaali’de saldırıya uğrayan Kürt tarım işçilerini köylerinden ziyaret etmek isteyen siyasetçiler jandarma tarafından engellendi. Aralarında HDP Sözcüsü Ebru Günay, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, ve DBP Eş Genel BaşkanAralarında HDP Sözcüsü Ebru Günay, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, ve DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz'in de bulunduğu heyet, görevli jandarma komutanı tarafından ırkçılık yapmakla suçlandı.
Çalışmak için gittikleri Sakarya’da saldırıya uğrayan köylüleri ziyaret etmek isteye ve aralarında HDP, DBP, Kürdistan Komünist Partisi, DDKD, Azadi Partisi ve İnsan ve Özgürlük Partisi’nden temsilcilerin yer aldığı heyetin geçişine izin verilmedi. Ziyareti engelleyen jandarma komutanı siyasetçilere, “Irkçılık yapıyorsunuz” deyince heyet tepki gösterdi.
HDP’den yapılan açıklamada, “Sakarya’da ırkçı saldırıya uğrayan köylüleri ziyaret etmek isteyen HDP, DBP ve Kürdistani İttifak heyeti jandarma tarafından engellendi” denildi.
Köy girişinde durduruldular
Saldırı sonrası memleketleri Mardin Mazıdağ ilçesine bağlı Yücebay köyüne dönen köylüleri ziyaret etmek isteyen heyette HDP Sözcüsü Ebru Günay, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş,, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP Milletvekilleri İmam Taşçıer, Nusrettin Maçin, Kürdistani İttifak’tan Kürdistan Komünist Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, DDKD adına Abdulhay Okumuş, Azadi Partisi’nden Cemal Satı, İnsan ve Özgürlük Partisinden Ahmet Kaya yer aldı.
Heyet köy girişinde jandarma tarafından engellenmesine tepki göstererek, saldırıya uğrayanlara geçmiş olsun dileklerinde bulunmak ve dayanışmak istediklerini, bu yüzden de yolun açılmasını istedi. Jandarma komutanı ise köylüleri ziyaret etmek isteyen heyeti “ırkçılık yapmakla” suçladı ve “devlet adına heyete izin verilmeyeceğini” söyledi. HDP milletvekilleri ve heyet üyeleri “halkın vekillerinin halkla buluşmasına bir memur engel olamaz” diyerek duruma tepki gösterdi.
"Sırf Kürt oldukları için saldırıya uğruyorlar"
Engellemeye tepki gösteren Sinan Çiftyürek, Kürt kadınlarının ve emekçilerinin sadece Kürt oldukları için ırkçı saldırıya maruz kaldığını belirterek, “Biz her gün hükümeti bu saldırıları engelleyin yoksa bu ülkeyi Kürt-Türk çatışmasına sürüklüyorsunuz diye uyarıyoruz. Her gün, Tokat, Yozgat, Sakarya, Muğla’da insanlar sırf Kürt oldukları için saldırıya uğruyorlar. Biz bunu kınamak için buradayız” diye konuştu.
Meral Danış Beştaş ise, “Onlar devletin askeri biz ise halkın vekilleriyiz. Halkın vekilleri olarak halkın yanında olmaya devam edeceğiz. Kürt halkı yalnız değildir. Bu toprakların birliği savunuluyorsa herkes aynı şartlarda yaşayacak. Kürtler mevsimlik işçi, Kürtler amele, Kürtler inşaat işçisi, Kürtler Sakarya’da, Muğla’da, Yozgat’ta, saldırıya uğruyor ise bu ülkede demokrasi, eşitlik yoktur. İktidara sesleniyorum. Bu ülkeyi birleştirmenin yolu derhal saldırganların tutuklanmasıdır. O talimatı verenlerin tutuklanmasıdır. Sırtları sıvazlanırsa bu saldırılar daha çok artacak. Burada Kürtler büyük bir acı çekiyor. Vicdanları paramparça, halkların kardeşliğini savunanlar ve insanım diyen herkes bu insanlık dışı olaya, bu ırkçılığa ses çıkarmalıdır” dedi.
"Göreviniz 83 milyonu korumak değil mi?"
Engelleme üzerine Sultan Şeyhmus’a geçen heyet burada da bir basın açıklaması yaptı. Sinan Çiftyürek’in Kürtçe yaptığı açıklamanın ardından konuşan Beştaş, “Sakarya’da saldırıya uğrayan Kürt işçileri, kadınları korumayan devlet bugün Mazıdağı’nda ortaya çıktı. Sakarya’da kadınlar saldırıya uğrarken, tokatlanırken devlet neredeydi? Yoksulluk sebebiyle kendi yaşadıkları alanlardan binlerce kilometre uzaklara mevsimlik işçi olarak gittikleri halde mecburen geri döndüler. Orada jandarma yoktu ama bugün heyetimizle beraber giderken jandarma orada beliriverdi. Şunu soruyorum Ankara’ya ve bizzat Erdoğan’a; sizin devletiniz sadece engellemek için mi var? Sadece Kürt halkının, Kürt partilerinin, Kürdistani ittifakının, HDP’nin dayanışmasını engellemek için mi devlet olarak ortaya çıkıyorsunuz? Asıl görevinizi 83 milyon yurttaşı korumak değil midir? Siz bu halkın her bir ferdinin can ve mal güvenliğinden sorumlu değil misiniz?”
“Bunu kabul edemeyiz. Bir de aklımızla alay edercesine Hıfzıssıhha Kurulu’nun kararını getiriyorlar. Dün heyetimizin geleceği açıklandıktan sonra alelacele heyetimizin engellenmesi için bu karar alındı. Bunu gayet iyi biliyoruz. Artık AKP’nin aklımızla alay etmesine izin vermeyeceğiz. Dün Sakarya’da yaşanan saldırı AKP ve MHP’nin eseridir. Onların dünyanın neresinde olursa olsun Kürt halkına yönelik düşmanlığının sonucudur. Kürde düşmanlık Sakarya’da saldırı olarak ortaya çıkıyor. Trabzon’da Güney Kürdistan’dan gelen turistlere, Kürtçe konuşana saldırı olarak dönüyor. İşte Kürt düşmanlığının neticesi bunlardır. Tehlikenin farkında mısınız? Tehlike çok büyük. Bu ülkede Kürtler, Sakarya’da, Ankara’da, Yozgat’ta gezemeyecekse bu tehlike çok büyüktür.”
“Türkiye yurttaşlar arasında asıl ayrımcılık bölücülük yapan bu anlayıştır. Bize bölücü diyenler bölücülüğün tarihini yazıyorlar. Asıl bölücülük budur. Her gün “kardeşiz, etle tırnağız” diyenler Sakarya’daki saldırıda tek bir kişinin tutuklanmadığını biliyorlar mı? Biliyorlar, onlar yönetiyor çünkü. Bizler HDP olarak bugün diğer ittifak partilerimiz ile birlikte buradayız. Bu meselenin peşini asla bırakmayacağız, tüm olaylarda olduğu gibi. Tehlikenin ve iç çatışma riskini eğer farkında değillerse elimizden geleni yapmaya çalıştığımızı belirtmek isteriz. Ayrımcılık ve ırkçılık hastalık değildir, bir siyaset bilincidir, bir ideolojik yaklaşımdır. Kürtler yüz yıldır bu ırkçılığa, ayrımcılığa maruz kalıyor. Her gün “Kürt komşularım var çok iyidirler” diyen Türkiye yurttaşlarımıza sesleniyoruz. Siz asla Diyarbakır’da ve Mardin’de böyle bir saldırıya uğramayacaksınız. Bunun size garantisini veriyoruz. Çünkü Kürt halkı hiçbir halka düşmanlık yapmadı, yapmayacak ama sizden beklentimiz şudur; ırkçı saldırıya Kürtlerin dışında hatta Kürtler olmadan asıl önemli olan Türklerin tepki vermesidir.”
“Bu ırkçılığı kabul etmeyen, bu düşmanlığı kabul etmeyen herkesi bu Sakarya’daki saldırıya ses çıkarmaya ve ırkçılık karşısında halkların eşitliğini savunan bir güce dönüştürebiliriz. Bir barış ittifakına dönüştürebiliriz. Bugün Yücebağ köyü, köylülerle buluşmamız engellenmek için yasaklandı. Köylülerin tekinde pozitif vaka yok, bugün dördüncü gün test yapılmamış. Oradan çıkarken koruma verilmemesi. Bir karantina şartı yok. Bu büyük bir yalan, bunu da takip edeceğiz.”
Soru&cevap
Soru: Mevsimlik işçiler kendilerine “Jandarma bizimdir, vali bizimdir” denildiğini söyledi. Sizce bu gücü nereden alıyorlar.
Cevap: Bu gücü daha önce Trabzon’da Kürt turistlere saldıranların ceza almamasından alıyorlar. Kürtlere her gün tekrar tekrar düşmanlık üreten dilden alıyorlar. Irkçılığın dayanağını Cumhur İttifakı’nı her gün ‘kardeş’ adı altında bir halkın dilini, kültürünü yok etmesinden alıyorlar. Yok kabul etmesinden alıyorlar. Yani atmosfer ve iklim bu düşmanlığı ve ırkçılığı besliyor. Dün jandarma Kürtleri korumadı ama bugün jandarma gelenlerin köylülerle buluşmasını engelliyor. Orada jandarma yoktu ama burada var. Bu ayrımı bütün Türkiye’nin görmesi gerekiyor.
Soru: Bugünkü engellemenin nedeni köyün vaka tespit edilmesi sebebiyle karantina alınması olabilir mi?
Hayır olamaz. Bir yerin karantinaya alınması için vaka tespit edilmesi lazım. İlçe veya belde dışında çıkmasını engellemesi için alınır. Orada sordum bilerek bir pozitif test var mı ‘hayır yeni yapıyoruz’ diyorlar. İşte ‘tedbir alıyoruz’ diyorlar. Böyle bir kural yok. Bugün bu durum meseleyi kapatmak ve saldıranların tutuklanmasını engellemek ve halkı yalnız hissettirmektir. Kesinlikle bir dayanağı söz konusu değildir. Bütün köylülerimize ve yurttaşlarımıza şunu söylemek istiyorum; yalnız değiller, bugün gitmemiş olabiliriz ama en yakın zamanda gideceğiz.