Gündem

Sahte doktor konuştu: Bir insanın kalbini elime aldım

Üç yıl boyunca sahte doktorluk yapan Ali Haktan Yılman ilk kez konuştu

04 Aralık 2014 11:24

Üç yıl boyunca 16 özel hastane, bir ambulans firması, üç devlet hastanesi ile üniversite hastanelerinde doktorluk yapan “sahte doktor” Ali Haktan Yılman, “Bir profesörle kalp ameliyatına bile girdim. By-pass ameliyatına girdim, bir insanın kalbini elime aldım. Genel cerrahi ameliyatlarına da girdim. Her zaman başımda bir profesör ve doçent vardı. Bireysel müdahalelerde bulunmadım. Genelde gözlemci olarak katıldım. Çok nöbet tuttum. Çok fazla hasta gördüm. Çok vizitlere de katıldım. Bir uzmanın vizitlerde sorduğu sorulara da cevap verdim” dedi.

Yılman, “Ben gerçek olmadığım için gerçek dostum da olmadı. Aslında onlar hep gerçek dost gibi yaklaştı. Beni sahiplendiler, evlerini açtılar. Hayatlarını açtılar. Kimileriyle tatillere gittik. Ama ben gerçek değildim ve bir gün her şeyin biteceğini biliyordum. O yüzden kimseye fazla yaklaşamıyordum. Kimsenin hayatımda uzun süre kalacağını, sahte olduğumdan dolayı düşünmüyordum. Sonuç itibarıyla ben gerçek değildim” diye konuştıu.

Türkiye’nin en büyük hastanelerinden İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne geçen ağustosta bir doktorun tavsiyesi ile başvuran Ali Haktan Yılman, pratisyen hekim olduğunu ve ekimdeki Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda (TUS ) hastanenin “acil” bölümünü tercih edeceğini söyledi. Bu süreçte acil serviste gözlemlerde bulunmak istediğini belirten Yılman’a izin verildi, ama muayene yaptırılmadı. Ancak hekimlerle arkadaşlığını ilerleten Yılman, kısa süre sonra “normal” mesaiye başladı.

Habertürk’ten Güngör Karakuş’un haberine göre, Sahte doktorun oyunu TUS sınavının yapıldığı ekim ayında ortaya çıktı. Sınav sonucunda Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Uzmanlığı Bölümü’nü kazanan üç ismin arasında Ali Haktan Yılman’ın adının yer almaması doktorları şüphelendirdi. Yılman, doktorların “Kazanan isimler arasında sen yoksun. Ne oldu?” sorusuna “Haydarpaşa Numune Hastanesi’ni kazandım” yanıtını verdi. Ancak ikna olmayan “mesai arkadaşları” yaptıkları araştırma sonunda Yılman’ın yalan söylediğini anlayınca hemen sosyal medya adreslerinden Yılman ile fotoğraflarını silerken, sahte doktor da ortadan kayboldu.

Sırra kadem basan sahte doktor Ali Haktan Yılman, Ege’nin gözde tatil mekânlarından birinde Habertürk’e konuştu.

Güngör Karakuş’un Ali Haktan Yılman ile yaptığı söyleşinin bir kısmı şöyle:

Sağlık sektörüyle ne zaman tanıştın?

2011 yılında evden ayrıldım. Kendimi hayatın içine bıraktım. Önce doktor olan kuzenimin yanına gittim. O dönem prasityen hekimdi. Atandığı bir ilçede görev yapıyordu. Hastanede beraber nöbetlere girip, çıktık. İstediğim bir hayali adam gerçekleştiriyordu. Ama o istediği mesleği yapmıyordu. Benimle çok ilgilendi. Bu mesleğe olan zaafımı bilerek ilgilendi.

Doktor değilsiniz. Bu kadar tıbbi bilgiyi nasıl öğrendiniz?

Gel zaman git zaman, hastanede kuzenimi göre göre endikasyon dediğimiz uygulamalar, gerek hastalıklar gerek tanılar gerek farmakolojik bilgiler derken, ki o zaman 21 yaşlarındaydım... Hayatınızda kaybedecek hiçbir şeyiniz yok. Tek şey elinizde tıp kitapları, Latince bir sözlük. Yapabileceğiniz tek şey geceler boyunca bunlara çalışmak. Ben de oturdum bunu yaptım. Gece gündüz çalıştım. Bir tıp öğrencisinin öğrenebileceği her şeyi kitaplardan aldım. Eksik kaldığım yerlerde hastanelerde profesörler ve doçentlerden tamamlamaya çalıştım. Uzman veya asistan hekimler çevremdeydi. Hasta muayene ediyordum. Hastanede kendim öğreniyordum. Tıp derslerine girdim. Hatta TUS kampına bile gittim.

 

‘Aynaya baktım, ‘bu bir hastalık değil’ dedim’

 

Sahte doktor olarak ilk ne zaman çalışmaya başladınız?

Hayatım kötü bir viraja girmişti. Kız arkadaşımdan ayrılmıştım. Çok sıkıntılı dönemler yaşamaya başladım. Bu macera yaklaşık 3 senelik. İlk doktorluk deneyimim İstanbul’da küçük bir tıp merkezinde oldu. Fazla hastası olmayan günde yaklaşık 20 hasta gelen bir yerdi. Gittim ve görüştüm. Oradaki doktorlar gerçekten, doktor olduğuma kanaat getirdiler. Diploma sormadılar. Oturup Latince hastalıklar üzerine konuşabiliyordum. Sordukları hastalıklar üzerine cevap verebiliyordum. İlk nöbette sıkıntı çıkmadı. Daha sonra bu tıp merkezi beni sürekli aramaya başladı. ‘Hocam şu günlerimiz boş’ diye aradılar. Biraz paraya ihtiyacım vardı, nöbet tutmaya devam ettim. Klinik yetkililerine, gerekli parayı kazandıktan sonra nöbet tutmayacağımı söyledim. Sonra daha büyük özel hastanelerde nöbet tuttum. Eğitim ve üniversite hastanelerinde de çalıştım.

Sahte bir doktor olarak kendi durumuna bir teşhis koyabildin mi?

Bir gün aynada kendime baktım. Bunun bir hastalık olmadığını düşündüm. Bu bir hayaldi. Gerçekleştirdim ve tatmin oldum. Sahte bir durum olduğu için tatmin oldum. Ama hayallerimden hiçbir zaman vazgeçmedim. Bugün hayalimden hâlâ vazgeçmedim. Bir daha bunu yapmayacağım. Ama bu ülkede 6 yıl sonra gerçekten bir tıp diplomasıyla çalışmak istiyorum.

Hiç üniversite sınavına girerek tıp fakültesini kazanmayı düşündün mü?

İlk çalıştığım tıp merkezinde para biriktirdikten sonra dershaneye gitmek istiyordum. İlk etapta 3 özel hastanede nöbet tuttum. Kazandığım parayla annemin yanına döndüm. Dershaneye kayıt oldum. Denemeler iyi gidiyordu. Tıp fakültesini kazanmak istiyordum. Buna kanalize olmuştum. O dönemlerde kız arkadaşımla yaşadığım problemlerden dolayı ve burada ailemi yeniden zor duruma sokmamak için maalesef yine İstanbul’a kaçmak zorunda kaldım. Sınava giremedim.

Hasta muayene ettin mi? Ameliyatlara girdin mi?

Bir profesörle kalp ameliyatına bile girdim. By-pass ameliyatına girdim, bir insanın kalbini elime aldım. Genel cerrahi ameliyatlarına da girdim. Her zaman başımda bir profesör ve doçent vardı. Bireysel müdahalelerde bulunmadım. Genelde gözlemci olarak katıldım. Çok nöbet tuttum. Çok fazla hasta gördüm. Çok vizitlere de katıldım. Bir uzmanın vizitlerde sorduğu sorulara da cevap verdim.

Sahte doktor olarak kaç hastanede çalıştın. Tıp diploması soran olmadı mı?

Yaklaşık 3 yıl çalıştım. 16 özel hastane, bir ambulans firması ve 3 devlet hastanesi ile üniversite hastanelerinde çalıştım. Her yere başka bir doktor ya da sağlık çalışanının referansıyla gittim. Hiçbiri diploma sormadı. Devletten değil ama özel hastanelerden para kazandım. Yaralanma vakası geldiğinde beni çağırırlardı. ‘Böyle bir yaralanma vakası var gelsene’ diye. Gerçek doktorlar buna karışmazdı ‘Bu adam iyi dikiyor’ diye. Böyle diktiğim onlarca vaka var.

Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne nasıl girdin? Ne kadar süre çalıştın?

Beş ay kaldım. Bir hekim arkadaşımın referansıyla gözlemci olarak girdim. Daha sonra gözlemci doktor olarak devam ettim. Oradaki ekiple kaynaştık. Onlara, ‘TUS’a hazırlanıyorum ve burayı yazacağım’ dedim. Doktorların gözetimi altında müdahalelerde bulundum. TUS sonucu açıklanana kadar kaldım. Amacım kimseye zarar vermek değildi. Bunu da yapmadım. Her zaman dikkat ettim. Haberden sonra doktor arkadaşlarım benden nefret ediyor olabilirler. Ama onlar benim gözümde hayat kurtaran kahramanlardır.

Hiç gerçek dostun oldu mu?

Ben gerçek olmadığım için gerçek dostum da olmadı. Aslında onlar hep gerçek dost gibi yaklaştı. Beni sahiplendiler, evlerini açtılar. Hayatlarını açtılar. Kimileriyle tatillere gittik. Ama ben gerçek değildim ve bir gün her şeyin biteceğini biliyordum. O yüzden kimseye fazla yaklaşamıyordum. Kimsenin hayatımda uzun süre kalacağını, sahte olduğumdan dolayı düşünmüyordum. Sonuç itibarıyla ben gerçek değildim.

 

 ‘Sayenizde bu işi bıraktım’

 

Sahte doktor olarak kurguladığınız bu hayattan hiç sıkılmadınız mı?

Evet, artık sahte doktor olmaktan bıkmıştım ve birilerinin beni bulmasını istiyordum. Sayenizde bıraktım. Benim için giderek sıkıntılı bir durum oluyordu. Bir çemberin içindeydim. Gerçek değildi ve hayatımdan zaman geçiyordu. Sahte doktor olarak her şeyi yapıyorsunuz ama gerçekte siz bir doktor değilsiniz. Bir şekilde kaybeden sizsiniz. Bunun bir şekilde bitmesini istiyordum. Sonunda siz bu duruma yaptığınız haberle son verdiniz.

Habertürk'te yayımlanan söyleşinin tamamını okumak için tıklayın