Gündem

Sağlıkçılar uyarıyor: 470 bin diplomalı sağlıkçı atanmayı bekliyor

Sağlık Profesyonelleri Platformu'na göre, Türkiye'de meslek lisesi, meslek yüksekokulu ve üniversite mezunu yaklaşık 470 bin sağlıkçı kamuda atanmayı bekliyor. Uzmanlar, sayının özellikle son beş yıldır giderek arttığını söylerken, sorumlunun planlama eks

29 Nisan 2018 20:30

Sağlık Profesyonelleri Platformu'na göre, Türkiye'de meslek lisesi, meslek yüksekokulu ve üniversite mezunu yaklaşık 470 bin sağlıkçı kamuda atanmayı bekliyor. Uzmanlar, atanamayan sağlıkçı sayısının özellikle son beş yıldır giderek arttığını ifade ediyor.

Pazar günü TBMM Genel Kurulunda Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşüldü ve Sağlık Bakanı Ahmet Demircan 2018 yılı içerisinde 36 bin sağlık personeli alımı yapılacağını açıkladı.

Demircan, "2018 yılı içerisinde, 9 bin doktor atayacağımızı tahmin ediyoruz. 27 bin ebe ve hemşire kadrosu oluşturmaya gayret ediyoruz ve bunu tamamlayacağız inşallah. Taşeronlarla ilgili yasal düzenlemenin bitmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Fakat uzmanlar bu alımların sağlık alanındaki işsizliği hafifletecek oranda olmadığını vurguluyor ve yeni çözümlerin üretilmesi gerektiğini savunuyor.

Bu alandaki işsizliğin önemli nedenleri arasında; istihdamla orantısız olarak artan mezun sayıları, Sağlık Bakanlığı bünyesinde yürütülen taşeron sistemi, özel sektörün düşük maaşlarla sağlıkçı çalıştırması nedeniyle kamuya artan talep ve diplomalı sağlıkçılar yerine sertifikalı sağlıkçıların ucuz iş gücü olarak istihdamı karşımıza çıkıyor.

Sağlık Profesyonelleri Platformu Başkanı Aras Ali Altıntaş, her yıl yaklaşık 70 ila 80 bin arası sağlık personelinin mezun olduğunu, buna karşılık 2017'de 16 bin 500 kişilik atama yapıldığını hatırlatıyor.

Özel sektör ise kamuya alternatif olma görevi üstlenerek bu yığılmayı hafifletemiyor. Çünkü özel sektördeki zor çalışma koşulları ve düşük maaşlar, sağlıkçıları uzun yıllar atanmayı bekleyecek olsalar bile kamuda çalışmaya teşvik ediyor.

Altıntaş, "Bu insanlar özel sektörde torpilsiz iş bulamıyorlar. Bulsalar bile sağlıkçılar özel sektörde insanlığa aykırı koşullarda çalıştırılıyor. 900 lira maaşa, ayda sekiz kere 24 saat nöbet usulüyle hemşire çalıştıran hastaneler olduğunu biliyoruz. Bu kadar insanın memur olamayacağını biz de biliyoruz anca özel sektöre yapılan denetlemelerle emek sömürüsünün önüne geçmek gerekiyor."

Altıntaş, Halk Eğitim ya da Milli Eğitim Müdürlüğü onayıyla açılan birkaç aylık kurslarla sertifikalı sağlıkçıların yetiştirildiğini ve taşeron şirketler üzerinden ucuz iş gücü olarak çalıştırıldıklarını anlatıyor:

"470 bin işsiz diplomalı sağlıkçı yetmezmiş gibi, şimdi de sertifikalı sağlıkçılar türedi. Gittikleri birkaç aylık kurslarla sertifika alıyorlar ve kamuda bile çalışabiliyorlar. Bugün hangi hastaneye giderseniz gidin mutlaka sertifikalı bir sağlıkçı bulacaksınız. Ben temizlik işçisinin aynı zamanda röntgen çektiğine şahit oldum."

Altıntaş, taşeron alımlarına diplomalı personel şartı getirilerek bu sorunun bir nebze çözüleceğini söylüyor.

Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği Başkan Barış Cavlı, her yıl mezun olan 7 bin radyoloji uzmanının yüzde 90'ının işsiz kaldığını anlatıyor:

"2004/2005 yıllarında radyoloji teknisyeni açığı vardı ve istihdam alanı yaratılmadan planlananın çok üstünde bölüm açıldı. 2010 yılından itibaren de alımların iyice düşmesi ve mezun sayılarının artmasıyla bu alanda ciddi bir işsizlik sorunu ortaya çıktı. 2012'den beri yıllık ortalama 7 bin mezun veriyoruz. Son beş yılda yaklaşık 35 bin mezun varken, yapılan alım sayısı 5 bin bile değil."

Cavlı'ya göre radyoloji alanında taşeron sorunun yanı sıra, istihdama yönelik planlama hataları mevcut:

"890 tane devlet hastanesi var ve bunların yüzde 90'ının MR ve BT bölümü taşerona ait. Ayrıca ciddi bir kontrol olmadığı için bu taşeron şirketlerde diplomasız personel çalıştırılması yaygın olarak karşımıza çıkıyor."

Türkiye Diyetisyenler Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhittin Tayfur ise, her yıl ortalama 5 bin diyetisyenin mezun olduğunu ancak 50'de 1 oranında atandıklarını söylüyor:

"2017 yılında beş bin diyetisyen mezun oldu ancak Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesine 107 kişi atandı. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde toplamda ise 500 civarında diyetisyen çalışıyor."

"Öte yandan 851 tane kamu hastanesindeki diyetisyen sayısı ise 650. 81 milyona oranladığımız zaman sayının son derece düşük olduğunu görüyoruz. Oysa ki gelişmiş ülkelerde 100 bin kişi başına düşen diyetisyen sayısı 25'e yakın."

Paramedik Derneği Başkanı Gürkan Özel de, ambulanslarda çalışan paramedik personeli alımlarının mezun sayılarıyla orantılı ilerlemediğini anlatıyor ve önümüzdeki yıllarda bu alanda ciddi bir meslek enflasyonu görüleceğini söylüyor:

"Yaklaşık 20 bin paramedik mezunumuz var. Her ambulansa en az iki paramediğin olması gerektiği düşünüldüğünde istihdam ihtiyacı da rahatlıkla 20 bini buluyor. Fakat son atamalarla birlikte toplamda sadece 7 bin paramedik atandı."

Fizyoterapistler Derneği Başkanı Prof. Dr. Tülin Düger'e göre, YÖK ve Sağlık Bakanlığı'nın bir araya gelerek sağlıkta iş gücü planlaması yapması gerekiyor.

"Özel üniversitelerin hızla artışı ile birlikte özellikle sağlık alanında her hangi bir iş planlaması yapılmaksızın çok sayıda lisans ve önlisans programı açıldı. Sağlık dernekleri olarak yaptığımız hesaplamaya göre, son beş yılda 10 sağlık profesyonelinden sadece 1'i atandı."

"Şu an Türkiye'de mezun 17 bin 500 fizyoterapist var ve bunların yarısından fazlasının işsiz olduğunu biliyoruz. Buna rağmen, hali hazırda fizyoterapist yetiştiren 54 tane okul harici 98 yeni okula da YÖK tarafından izin çıkmış durumda. Bunların hepsi öğrenci alıp mezun vermeye başladığı andan itibaren bu 10'da 1 oranı katlanarak artacak."

Uzmanlar sağlık alanındaki işsizlik sorununun çok yönlü ele alınıp, çözümlerin ise ilgili kurumlarla iş birliği içinde üretilmemesi halinde, 2018 için sunulan hedeflerin en iyimser şekliyle 'iyileştirici' olamayacağı kanaatinde birleşiyor.