Gündem

"Sağ-sol bilmem, eline kim silah alırsa karşısında bizi bulacak” diyen Cevat Yurdakul, 40 yıl önce bugün öldürüldü

28 Eylül 2019 13:32
 
"Sağ-sol bilmem, eline kim silah alırsa karşısında bizi bulacak" ifadesiyle tanınan eski Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, 40 yıl önce bugün makam otomobilinin içinde otomatik silahlarla taranarak öldürüldü. Görev yaptığı dönemde "Türkiye'nin en genç emniyet müdürü" olan Yurdakul, henüz altı ay önce geldiği Adana'da henüz 37 yaşındayken hayatını kaybetti.

Yurdakul'un Hatay'daki başarıları nedeniyle Adana Emniyet Müdürlüğü'ne atandığı dönem Kahramanmaraş Katliamı davası Adana Sıkıyönetim Mahkemesi'nde başlamıştı. Yurdakul'un göreve başlamasıyla kentte çok sayıda ülkücü yakalanmış, dönemin MHP milletvekilleri Cengiz Gökçek ve Ali Gürbüz düzenledikleri basın toplantısında “Cevat Yurdakul görevi bıraksa da, yurtdışına kaçsa da yakasını elimizden kurtarılamayacak” demişti.

TIKLAYIN: Doğan Akın'ın yazısı | Mümtaz'er Türköne ve silah arkadaşları için 12 Eylül notu...

Kardeşi Necip Yurdakul, T24 için ölümünün 37. yıl dönümünde Cevat Yurdakul ile ilgili şu yazıyı kaleme almıştı:

28 Eylül 1979 Adana.

Adana Emniyet Müdürü katledildi. Aradan yıllar  geçti. Acısı hâlâ içimizde bir kor ateş gibi duruyor. 

Neden kıydılar Cevat Yurdakul'a?

Neden öldürüldü, bilen var mı?

Cevat Yurdakul,''Barış içinde, esenlik ve başarı önce halkımın, toplumun sonra benim olsun'' diyen bir düşünce adamıydı. Onun için katledildi. Barıştan ve esenlikten korkanlar yok ettiler.

1979 yılında ülke genelinde ''Ölüm kol geziyordu'' dediğimiz bir süreç yaşanıyordu. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere 16 ilde sıkıyönetim uygulanıyordu. Adana da bu sıkıyönetim uygulanan illerdendi. Devlet, normal koşullarda ülkeyi ve ulusu idare edemiyordu. Onun için sıkıyönetim ilan etmişti. En yoğun terör olaylarının yaşandığı il olan Adana'ya, sağ ve sol eylemcilere ayrımı yapmayacak bir emniyet müdürü göndermek için Hatay Emniyet Müdürü olan Cevat Yurdakul görevlendiriliyor.

Cevat Yurdakul'un Adana’ya gelmesinden sonra kimi çevreler rahatsızlıklarını açık açık dile getirdiler. Cevat Yurdakul'u direkt hedef aldılar. Ama Cevat Yurdakul, hiç ödün vermeden kararlılıkla olayların üzerine gidiyordu. Özellikle stokçuların da hedefine girmişti bu süreçte. Kimi margarin yağ depolarına baskınlar düzenlemişti. Tonlarca stok yağ ele geçirilmişti. Şimşekleri üzerine çekmesine yetiyordu.

Bunun yanında, sıkıyönetim komutanlığı emniyet müdürlüğüyle ortaklaşa iş yapmak yerine Cevat Yurdakul'u takip ediyordu. Ne acı bir durumdu bu..' Devletin kendi birimine güvenmediğinin en güzel kanıtıydı. Öyle ileri gitmişti ki sıkıyönetim komutanlığı, Cevat Yurdakul'u takip eder konuma gelmişti. Ve bu durum aslında 12 Eylül 1980 faşist darbesinin ön hazırlıklarıydı. Öte yandan, Kahramanmaraş katliamının davaları Adana'da sürmekteydi. Onun için Adana gerçekten kaynayan bir kazandı.

Dönemin Adana Valisi Aydemir Ceylan'a, ''Sayın valim, ister sol , ister sağ olsun eline silah alan, yasalara karşı gelen herkes beni karşısında bulacak. Cumhuriyetin, devletin ve halkın polisi olduğumuzu kabul ettireceğiz, söz veriyorum size'' diyen bir insandı. İşte bu özelliğinden rahatsız olanlardan biri de aşırı sağcı Yunus Uzun'du.

Yunus Uzun, o dönemde cezaevinde yatmaktadır. Ama ne hikmetse sıkıyönetim kontrolündeki cezaevinden telefonla Cevat Yurdakul'u tehdit edebiliyordu. Bu kişinin daha sonra cezaevinden gardiyan elbisesi giyerek dışarı çıkarak eylem yaptığı biliniyordu.

Şimdi sormak gerekiyor dönemin Adana sıkıyönetim komutanı olan Nevzat Gölügıray'a; bunları biliyor muydun? Ne gibi işlemler yaptın? Hiçbir işlem yapmadı. Aksine Cevat Yurdakul'u soruşturuyordu , nasıl bir insan diye.

Türkiye'ye özgürlük mü geldi? Daha uygar bir ülke mi olduk?

12 Eylül öncesinde insanlar asılsız ihbarla içeri tıkılıyordu. İşkenceden geçiliyordu. Şimdi de tıkılmıyor mu? Ne farkı var. Değişen ne oldu ?

Ne çok insanımıza kıydık. Necdet güçlü, Orhan Yavuz, Bedri Karafakioğu, Bedrettin Cömert, Doğan Öz, Necdet Nulut, Ümit Doğanay, Cavit Orhan Tütengil, Abdi İpekçi, Ümit Kaftancıoğlu, Kemal Türkler, İlhan Erdost, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Adnan Ersöz, Çetin Emeç, Musa Anter, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Metin Göktepe, Ahmet Taner Kışlalı, Gaffar Okkan, Necip Hablemitoğlu ,  Hrant Dink  ve Tahir Elçi . 1 Mayıs 1977 katliamı, 23-24 Aralık 1978 Kahramanmaraş katliamı, 1980 Çorum katliamı, ve 2 Temmuz Sivas katliamı., 28 Haziran İstanbul  Atatürk Havalimanı: 42 ölü 239 yaralı , 7 Haziran  İstanbul Vezneciler: 11 ölü 36 yaralı, 12 Ocak İstanbul  Sultanahmet : 13 ölü 16 yaralı, 17 şubat Ankara askeri lojmanlar: 28 ölü 61 yaralı, 10 ekim 2015 Ankara Garı: 103 ölü 500  yaralı, 20 Temmuz Suruç: 34 ölü ve 100 yaralı,  13 Mart 2016 Kızılay: 34 ölü 120 yaralı, 19 Mart İstiklal Caddesi 5 ölü 37 yaralı ve 15 Temmuz 2016 darbesi : 240 ölü ve 1.535 kişi yaralı. Yeterrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr..!

Cevat Yurdakul'un torunları kollarını iki yana açarak; ''Dedeciğim'' diyebildi mi?.. Bu duyguyu yaşamalarını kim engelledi?

Sen hiç oğul emzirdin mi kör kurşun?