15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Sabiha Gökçen Havalimanı'nı ele geçirmeye çalıştıkları gerekçesiyle 28'i tutuklu 62 askerin yargılanmasına devam edildi.
Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun karşısında yapılan binadaki salonda, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmada, tutuksuz sanıkların ifadeleri alındı.
Tutuksuz sanık Berat Gökdemir, savunmasında, cuma günleri sabah erken kalktıklarını ve araç bakımlarını yaptıklarını, kahvaltıdan sonra içtimaya geçtiklerini belirtti.
Kendilerine tatbikat olacağının söylediğini, depodan sırt çantalarının alındığını ve daha sonra tekrar araç bakımına geçtiklerini ifade eden Gökdemir, şöyle konuştu:
"15 Temmuz günü öğleden sonra bölük komutanları bize silahları almamız konusunda emir verdi. Herkes farklı silah aldı. Benim silahım başkasındaydı. Başkasının ki bendeydi. Bana MG3 verdiler. Akşam saatlerinde 'araçlara bin' emri verildi. Bölük komutanı yarın çarşı ve ev izinlerinin iptal olduğunu söyledi.
Biz büyük ihtimal atış alanına gideceğimizi sandık. Kendimizi cephanede bulduk. Araçtan inmeyin emri verdi. Kutu kutu büyük büyük mühimmatlar verdiler. Daha sonra karanlık bir yere gittik. Biz gittiğimizde kalabalık vardı. Üst rütbeli komutan bir konuşma yapıyordu. Herkes araçlarına binmeye başladı. Terör saldırısı olacağı, polis ile jandarmanın iş birliği yapacağı söylendi.
Sabiha Gökçen Havalaalanı'na gittik. Halkın bize 'En büyük asker' diye bağırdığını duydum. Kalabalıklaşınca araca saldırmaya başladılar. Çok korkmuştum. Halk aracın üstüne çıkmaya başladı. Halk bize dışarı çıkın kimse size zarar vermeyecek dedi. Silahlarımızı aracımızda bıraktık. Halk bize su verdi, yemek getirdi. Hava aydınlanmaya başlayınca polis geldi. Emniyete gittik.''
"Bize yol denetimi yapacağımız söylendi"
Diğer tutuksuz sanık Muhammet Yahya Erdoğan da 15 Temmuz'dan önce 2 ay boyunca nöbet tutuğunu, o sabah nöbet istirahatinin olduğunu ancak gönderilmediğini ifade etti.
Öğleden sonra 3-4 gibi çağrıldığını, tatbikat için silahını aldığını, arkadaşlarına ne olduğunu sorduğunu ancak kimsenin bir şey bilmediğini ifade eden Erdoğan, Sabiha Gökçen Havalaanı'na nasıl gittiklerini bile bilmediğini savundu.
Silahlarının dolu olmadığını, sabaha kadar beklediklerini, halkın etrafına çember oluşturduğunu, nefes almak için mazgalları açtıklarını ve halkla sohbet ettiklerini dile getiren Erdoğan, sabaha karşı 04.00 sularında polisin geldiğini ve teslim olduklarını anlattı.
Tutuksuz sanık Ali Kaya da 15 Temmuz'da denetime gelineceğinin söylenerek hazırda beklemelerinin istendiğini belirterek, şu savunmayı yaptı:
''İstanbul'da terör saldırı olacağını duyduk. Yol denetimi yapacağımız söylendi. Nizamiyeden çıktık. Yol açıktı. Önümüzdekileri takip ettik. Etrafımızdaki insanlar bize el sallıyordu. Herhalde önümüzdeki araçlar bariyerleri ezdi. Karşı şeride geçtik. Sabiha Gökçen Havaalına'na 200 metre kala yol tıkandı. Halk tepki göstermeye başladı.
Halk, 'Sizin burada ne işiniz var, asker darbe yapıyor' diye söyledi. Hareket yapmış olsaydım halka zarar verirdim. Aracı durdurduk. Er olduğumuza, kandırıldığımıza inanan bir kısım halk bizi korudu. Tankın üstüne çıkan halk, bizi sarıp, kolladı. Bizim hiçbir şeyden haberimiz yok, polis gelsin bizi alsın diye halkla bekledik. Bir polise silahlarımızı, hücum yeleklerimizi verdik. Polis aracına bindik, karakola gittik.''
Duruşma, tutuksuz sanıkların talimatla ifadesinin alınması için yarına ertelendi.