Sabancı Üniversitesi’nde bir öğretim üyesi, öğrencisinin saldırısına uğradı, burnu kırıldı.
14 Aralık Pazartesi günü öğretim üyesi A. E., öğrencisi Ç. Ç.’yi geç kaldığı için derse almadı. Öğrencisi Ç. Ç. tarafından "Ders çıkışında görüşürüz" tehdidi alan öğretim üyesi, ders sonrasında ofisinin önünde saldırıya uğradı.
Saldırı sonucu burnu kırılan öğretim üyesi A. E. hastaneye kaldırılırken Sabancı Üniversitesi Rektörü Nihat Berker, olaydan dört gün sonra bir açıklama yaptı. Üniversite öğrencileri, öğretim üyeleri ve bazı çalışanlarına açık olan üniversitenin iç portalında yayımlanan açıklamada disiplin sürecinin başlatıldığını belirten Berker, “Konuyla ilgili kesin önlemler olaydan hemen sonra alınmıştır ve disiplin süreci hemen başlatılıp en hızlı şekilde sürdürülmektedir. Konuyu yakından takip etmekteyim” dedi.
Üniversitedeki bazı öğretim üyeleri ve öğrenciler okul yönetiminin tavrını yetersiz bulurken, gerekli yaptırımın uygulanmamasının üniversitede bu tür saldırıları artırmasından endişe duyuyor.
Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’ne göre, öğrencilerin kurum personeline fiili saldırıda bulunması bir yarı yıl için uzaklaştırma cezası gerektiren disiplin suçlarından. “Yükseköğretim kurumu görevlilerine karşı cebir ve şiddet kullanarak görevin yapılmasına engel olmak” suçunun cezası da iki yarı yıl uzaklaştırma.
Rektör Nihat Berker’in açıklamasının tam metni şöyle:
“Sevgili Arkadaşlar,
“Bu hafta bir öğretim üyemize karşı yapılmış çağ dışı hareketin etkilerini hepimiz hissetmeğe devam ediyoruz. Tabii en çok etkilenen sevgili arkadaşımıza, ailesine ve yakınlarına düşüncelerimiz ve duygularımız hep gidiyor ve sevgili arkadaşımıza tekrar acil iyileşmeler diliyoruz.
Konuyla ilgili kesin önlemler olaydan hemen sonra alınmıştır ve disiplin süreci hemen başlatılıp en hızlı şekilde sürdürülmektedir. Konuyu yakından takip etmekteyim.
Karşılıklı hoşgörü, iyi niyet, medeni diyalog ve empati üzerine hep işleyen Sabancı Üniversitesi ailesi, bu şekilde hep devam edecektir. Bunun garantisi hepimiziz.”
Vakıf üniversitelerinde öğrencilerin hocalarla ilişkisi nasıl?
Türkiye’deki vakıf üniversitelerinin durumunu öğretim verenler açısından araştıran akademisyenler Aslı Vatansever ve Meral Gezici Yalçın, “Ne Ders Olsa Veririz/Akademisyenin Vasıfsız İşçiye Dönüşümü” adlı kitaplarının İletişim Yayınları’ndan çıkması ardından T24’e verdikleri söyleşide öğretim elemanları ve öğrenciler arasındaki ilişkiyi şöyle anlatmışlardı:
Vatansever: Öğrencilerin hocaya “Senin maaşını ben ödüyorum, sen kimsin ki varoş!”, “Dışarıda görüşürüz” gibi tehditlerde bulunduğunu duyduk. Ben şahsen böyle bir şey yaşamadım, ama benim öğrencilik dönemimde bir hocayla iletişime giremeyeceğim şekilde benimle iletişime girdiklerini gördüm. Son derece iddialı bir şekilde söylenen “Benim notum niye böyle ki, ben daha yüksek bekliyordum” sözlerinde, sınavı sizden daha iyi değerlendirebileceklerine dair örtük, şişmiş benliğin izlerini görüyoruz. Her şeyi kendine hak gören bir tavır var. Hocası olarak, onun peşini bir yuva öğrencisi gibi kovalaman gerektiği ve bunu yapmadığında iyi hoca olmadığın gibi imalarla karşılaşıyorsunuz.
Gezici Yalçın: Ben birçok öğrenciyi sadece sınavlarda ve kayıt zamanlarında görüyordum. Derslere devam pek önemsedikleri bir konu değildi. Bir de sizinle ilişkilenirken mesafesini korumayı bilmeyenler var. Arkadaşından bir şey ister gibi sizden not isteyebiliyor bazıları.
Vatansever: Bu çocuksu bir şımarıklıktan da kaynaklanıyor. Türkiye’de insanların ısrarla yetişkin olmama gibi bir diretmesi söz konusu. Bunu da körükleyen bir aile yapısı var. Üniversiteye gelmiş, kanunen rüştünü ispat etmiş öğrencinin hâlâ velisinden söz edilebiliyor mesela.