Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine yönelik olarak düzenlenen saldırı sonrası tutuklanan 3 kişinin, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) yapılacak referandumdan önce "serbest bırakılmaması" gerektiğini belirtti. "Eğer bu topraklarda bir 'Devlet aklı' varsa Türkiye'nin aleyhine olacak böyle bir 'serbest bırakma' durumu karşısında gereken önlemleri almalı" diyen Kütahyalı, sözlerinin devamında 'hükümete yakın medya'ya yönelik olarak birtakım uyarılarda bulundu.
"Hükümete yakın medyada Kürt kardeşlerimize karşı faşizan bir dille yazılan kimi yazılar asla kabul edilemez. Soylu ile bu konuyu da konuştuk" ifadesini kullanan Kütahyalı, "Bu konuda hükümete yakın bilinen medyanın tüm organları ve yazarları hassas olmak zorundadır. Aksi halde gereken cerrahi müdahale yapılır" diye yazdı.
Rasim Ozan Kütahyalı'nın "Süleyman Soylu ve Kürt yurttaşlarımız" başlığıyla yayımlanan (19 Eylül 2017) yazısı şöyle:
Aysel Tuğluk'un merhum annesinin cenazesine yapılan saldırı hiçbir şekilde "3-5 kendini bilmezin işi" değildir. Bu olay Barzani referandumu öncesi yapılmış Türkiye'ye zarar verme amacında bir organizasyondur. Güvenlik ve yargı bürokrasisi içinden bu olayı küçümseyerek bu dosyanın üstünü kapamak isteyenlere aman dikkat...
***
Pazar günü yaptığımız uzun konuşma öncesinde Süleyman Soylu şehit Adnan Menderes'in mezarından dönüyordu. Menderes'i 56 sene önce kendisinin büyük ihmalleri neticesinde öldürebildiklerini asla unutmayalım. Darbeci çeteleri bitirme fırsatı defalarca Menderes'in eline geçmesine rağmen hep önemsemeyen ve geçiştirici davranarak sonunu hazırladı. Samet Kuşçu olayının hatta 21 Mayıs 1960 Harbiye yürüyüşü rezaletinin bile üstüne gidilse bu alçak darbe başarılı olamazdı...
***
O yüzden hiçbir kritik meselenin ve dosyanın üstü "devlet menfaatleri" gereği kapatılmamalıdır. Aynı şekilde Rahmetli Özal 1988'deki suikast dosyasının üstünü kendi kapadı ve nasıl öldüğü hâlâ meçhul durumda. Recep Tayyip Erdoğan, Menderes ve Özal'ın bu yanlışlarını yapmadığı ve büyük cesaret sahibi olduğu için tüm taarruzları püskürtebilmiştir...
***
Süleyman Soylu da hem Menderes hem Özal deneyimini çok iyi etüt etmiş müteyakkız ve zeki bir İçişleri Bakanı olduğu için gönlüm rahat ama bürokrasinin ve yargının bir kısmı konusunda şüphelerim ve tereddütlerim var. Barzani referandumu öncesi böyle bir provokasyon asla normal değil. Hele bu faşistlerin tam da 25 Eylül öncesi serbest bırakılması gibi bir ikinci provokasyon asla yaşanmamalıdır. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman'ın bu konuda hassas olacağına eminim. Eğer bu topraklarda bir "Devlet aklı" varsa Türkiye'nin aleyhine olacak böyle bir "serbest bırakma" durumu karşısında gereken önlemleri almalıdır...
***
Türkiye'nin 12 Eylül ve 16 Nisan referandumu gibi tüm kritik süreçlerinde her zaman değişimden yana olmuş Kürt yurttaşlarımız hakkında da Süleyman Soylu ile ayrıntılı konuştuk. PKK terörü ile mücadele sürecinde Kürt yurttaşlarımızın hakları ve özgürlükleri noktasında sonuna kadar özen gösterildiğini, Kürtlerin bu ülkenin Türklerle eşit yurttaşı olduğunun altını çizdi. Kürtçe tabelaları indirmeye kalktı diye Soylu'nun bir kaymakama nasıl fırça çekip "Kürtçe bizim dilimizdir" diye attığı tweet hafızalarda. Yüksekova'da polis panzerinin yaptığı bir kaza üzerine hemen Yüksekova'ya giden, sorumluları yargıya teslim eden ve mağdur Kürt yurttaşlarımıza sahip çıkan yine Soylu'ydu. Hatta o vatandaşlardan biri Pervin Buldan'ın bir akrabasıydı. Tuğluk'un cenazesine saldırı olayından sonra da Soylu'yu ilk arayan Pervin Hanım'dı. Soylu olay yerine anında intikal edince de Aysel Tuğluk ile baş başa 45 dakika konuştu...
***
25 Eylül Barzani referandumu konusunda Türkiye'nin tavrı nettir ve bu tavır sonuna kadar doğrudur. Bu konuda haklı uyarılarımızı Barzani yönetimine ısrarla yapıyoruz. Öte yandan bu olay vesilesiyle hem muhalif medyada hem de maalesef hükümete yakın medyada Kürt kardeşlerimize karşı faşizan bir dille yazılan kimi yazılar asla kabul edilemez. Soylu ile bu konuyu da konuştuk. Hadi AK Parti karşıtı medyanın çoğunluğu faşist ve Kürt düşmanı. Onlardan bu tavır beklenir de bizim tarafta birilerinin içine Veli Küçük-Kemal Kerinçsiz mi kaçtı? Hayırdır birileri Ertürk Yöndem olmaya mı özeniyor? Bu saçmalıklar Kürt yurttaşlarımızı incitmektedir. Bu konuda hükümete yakın bilinen medyanın tüm organları ve yazarları hassas olmak zorundadır. Aksi halde gereken cerrahi müdahale yapılır...