Gündem

Sabah yazarı Uluç: Bu ülkede bir Spor Bakanı var, güya, bakan da "güya" bakan, bakıyor sadece

"Bu ülkede bir Spor Bakanı var, güya"

08 Şubat 2022 09:20

Sabah yazarı Hıncal Uluç, "Bu ülkede bir Futbol Federasyonu var, güya.. Yok.. Başında sanki bir kukla olan bir 'devlet' kurumu üstelik. Ama sadece seyrediyor. Sahtekârı ödüllendiren bu rezilliği seyrediyor. Bu ülkede bir Spor Bakanı var, güya.. Anayasal olarak bu 'özerk' Federasyon üzerinde 'idari vesayet' hakkı var. Yani o federasyonu feshedebilir ve yeni başkan ile arkadaşlarını seçecek Futbol Genel Kurulu'nu toplantıya çağırabilir.. Ama bakan da "güya" bakan.. Adını yanlış yorumlamış. Bakıyor sadece.. Dahası.. Bu ülkede, ona buna ceza kesen, yayın özgürlüğüne gölge düşürdüğü tartışılan bir RTÜK var, hatta.." görüşünü savundu. 

Uluç yazısında, "Tam 10 maç vardı, üç günde.. Üç büyükler(!)in maçlarını nerdeyse tam, çakışan ötekileri, ara ara bakarak izledim. Yaklaşık 12 saatten fazla ekran başında kaldım, cuma, cumartesi ve pazar günleri.. Bana, 'Bu izlediklerinden güzel bir şey söyle' dersiniz diye aklımı yokladım.. Aslında yoklamaya gerek yok. Güzel şey akılda kalır zaten.. Ama ben zorladığım halde bulamadım.. Gözümün önüne gelenlerin hepsi kötü şeylerdi.. En başta da "sahtekârlık" değerlendirmesini yaptı.

Uluç şu ifadeleri kullandı: 

"Bütün hızıyla devam ediyor. Bir ülkede bir suç, durmadan işleniyorsa, kabahat suçluda değil, o suça "engel olacak" cezalar getirmeyenlerdedir. İkili mücadelede topu kaybeden adam kendini çığlıklar içinde yere atıyor. Yerde üç tur dönüyor. Durunca bir eli ile çimleri dövüyor. Hakeme yutturdu mu, serbest vuruş kazanıyor takımı. Masum rakip oyuncu ise kart, hatta ikinci ise kırmızı kart görüyor.. Bu kaç sezondur böyle.. Sahtekârlığın ödüllendirildiği bir futbol oynanıyor ülkemizde.. Tabii futbol demek mümkünse.. Her temasta oyun durursa, oyun dakka başı durursa, nasıl göze hoş gelen oyun kurulabilir ki?..

"Bu ülkede bir Futbol Federasyonu var, güya"

Ve bu ülkede bir Futbol Federasyonu var, güya.. Yok.. Başında sanki bir kukla olan bir "devlet" kurumu üstelik. Ama sadece seyrediyor. Sahtekârı ödüllendiren bu rezilliği seyrediyor. Bu ülkede bir Spor Bakanı var, güya.. Anayasal olarak bu "özerk" Federasyon üzerinde "idari vesayet" hakkı var. Yani o Federasyon'u feshedebilir ve yeni başkan ile arkadaşlarını seçecek Futbol Genel Kurulu'nu toplantıya çağırabilir.. Ama bakan da "güya" bakan.. Adını yanlış yorumlamış. Bakıyor sadece.. Dahası.. Bu ülkede, ona buna ceza kesen, yayın özgürlüğüne gölge düşürdüğü tartışılan bir RTÜK var, hatta..

Futbol maçlarının önünde, 7'den 17'ye çocuklar var yoğunlukla.. O çocukları geri zekâlı zanneden RTÜK yüzünden, adam cebinden bir paket çıkarıyor. Buzlanmış. O paketten ince uzun bir şey çıkarıyor. O da buzlanmış.. Sonra elindeki çakmakla ağzındaki sivri şeyi yakıyor. O da buzlanmış ve o buzlar arasından bir duman dönerek yukarı çıkmaya başlıyor.. Ama merak etmeyin. Çocuk geri zekâlı ya.. Adamın "sigara" içtiğini anlamıyor ve RTÜK, o geri zekâlı çocuğun sigaraya imrenmesini önlemiş oluyor. Tabii büyükler de geri zekâlı ya.. Sigara içen birini görmedikleri için o buzlanmış sahnede, "Bir de ben yakayım" diye özenmiyorlar.

Bu RTÜK bu ülkede niye bir "zekâ testi" yaptırmaz acaba?.

Neyse.. Ekran başındaki 7-17 yaş arası çocuklar senelerden beri her ama her futbol maçında öğreniyor ve ezberliyorlar..

"Bu ülkede sahtekârlık cezalandırılmaz, tersine ödüllendirilir"

Bu ülkede sahtekârlık cezalandırılmaz, tersine ödüllendirilir. Yutturan kazanır.. Yutturamayan bir şey kaybetmez.. Yutturana dek devam eder, spor ahlakının içine sıçmaya (Hayır özür dilemiyor, aynen yazıyorum. Sıçanların ve bakanların payidar olduğu ülkede, ben yazmaya mı utanacağım).. Evet, ne diyorduk. Spor ahlakının ve milyonlara yayınlanan maçın içine sıçanların ödüllendirildiğini göre göre büyüyen çocuk, bu gördüklerinden etkilenmez mi?. Bir yandan her şeye buzlama, bir yandan yayının başına işaretler ve yazılarla "Çocuklara yasak" olduğunu yazmak, yasa..

Peki sahtekârlığı özendirmek serbest mi çocuklara RTÜK?. Size soruyorum, RTÜK üyeleri.. Bu "Türkiye sahtekârların payidar olduğu ülkedir" pazarlamasını her futbol günü yapmak, suç değil mi, kurulunuza göre, ha?. Suç değil mi, bu maçları yayınlamak.. Hem de o suçun altını çizmeden ve elindeki tüm malzeme ile özel program yapıp savaşmadan pazarlamak suç değilse, ey RTÜK; siz niye varsınız ha?. Hadi hakeme yutturdun.. Bir VAR diye bir şey var bu ülkede.. Kuran FIFA.. Ama kullanma şekli federasyonlara verilmiş.. O VAR, rakibin sahtekârlığı yüzünden ikinci sarıyı görüp atılan oyuncunun pozisyonu için hakemi çağırmaz mı?.

Yapılacak bin şey var. Ama Nihat adlı zat-ı muhterem önce kendine sormalı.. "Niye mesela İngiltere, Almanya, Fransa liglerinde bu rezillik yok ve bu ligleri Sydney'den Los Angeles'a dünya izliyor da, Türkiye'de niye millet kutusunu iade etmeye başladı." Zarara giren yayıncı Katar şirketi bırakıp gitme kararı verdi, yahu!.

O parayı verecek başka "kaz" şirket olmadığını bilen Nihat Efendi de yayınları üçe bölüp, üçün her birini ayrı ayrı ihale çareleri arıyor?. Her şeye rağmen, "Belki devlette benim haklarıma sahip biri çıkar, o bakanı da, o federasyonu da değiştirir, işleri düzeltir" umudunu yitirmeyenler ve bizim gibi mecburen izleyenler, "Şimdi bir de üç kutu mu alacak, çatıya üç anten mi koyacağız, bir lig için" telaşına düştük. Federasyon Başkanı "bakar kör, görmez!." Bakan sadece "bakar!" O hiç görmez.. MHK, yani Merkez Hakem Komitesi mi?. Güldürmeyin beni!. Bizde öyle bir kurum var mı ki?. Olsa bu yazının yazılmasına imkân tanır mıydı bu ülkede.."