Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, şarkıcı Gülşen'i hedef aldı. Tuna, "Futbolcu futboluyla, aktör veya aktris oyunculuğuyla, şair şiiriyle, romancı romanıyla, müzisyen müzisyenliğiyle, şarkıcı şarkıcılığıyla, Gülşen bacımız da hangi konserde kimin kucağına oturmuş olmaklığıyla konuşulmalı." görüşünü savundu.
Tuna, yazısında, "Hülasa, herkes 'sanatıyla' konuşmalı. Futbolcuyu bile 'sanatçı' kategorisinde saymama şaşmayın. Oryantal veya dansöz için 'Sanatını konuşturdu' denilince şaşıyor musunuz? Benim canım memleketimde zanaatçı kalmadı zaten, herkes 'sanatçı.' Son zamanlarda kimsecikler icra ettiği 'sanatla' gündeme gelmiyor. Hele ki tiyatrocu esnafı, sadece 'muhalifliklerini' konuşturuyor. Eski bir eşya gibi bir köşeye atıldığını hisseden kimi tiyatrocu eskilerinin 'muhaliflik' yoluyla kendilerini hatırlatmaya çalışmalarını acıklı bulsam da anlarım. Ya diğerleri? Hele ki o yukarıdan bakışları yok mu? 'Bu millet adam olmaz...Bunlar koyun... Bunlar cahil...' deyişleri... Yanlış anlaşılmasın, tiyatrocular özünde saf, naif, kırılgan, iyi insanlardır." ifadesini kullandı.
Tuna yazısında şunları kaydetti:
"Fakat herkese akıl vermeye çalışan hamakatla malul cehalet sarhoşlarıdırlar. Kaldı ki allame de olsalar bir şey değişmez. Rolünü iyi oynuyor diye başımıza neden ekonomi uzmanı kesilsinler ki? Hayır yani, bir futbolcu gol kralı olduğu için dış politikadaki görüşlerini merak ediyor muyuz? Tiyatrocunun da mesleğinin dışındaki lakırdıları neden umurumuzda olsun? Bir kısmı da mahalle baskısı yüzünden anneleri tarafından kurutulmadan sokağa atılan çocuklar gibi fırlıyorlar siyaset sahnesine.
İnsan bir durur, acaba bana ihtiyaç var mı diye, etrafına bir bakar. Aslanlar gibi Engin Özkoç dururken beni kim ne yapsın diye şöyle bir sorgular.
Türkiye'yi "sen ben bizim oğlan" veya içine doğdukları mahallelerinden ibaret sandıkları için alkış belasına şavulluyorlar. Yazık ki yazık, Türkiye'nin mahallelerinden ibaret olmadığını fehmedebilecek yetenekleri yok."